ONUR KILIÇ

Uluslararası Börklüce Mustafa Sempozyumu İzmir’de gerçekleştirildi. Börklüce’nin ayaklandığı topraklarda, ölümünden 600 yıl sonra düzenlenen sempozyuma yerli ve yabancı çok sayıda akademisyen katıldı. Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İzmir Akdeniz Akademisi tarafından organize edilen ve üç gün süren sempozyumda on üç oturumda pek çok başlık üzerine sunumlar yapıldı.

Börklüce Mustafa’nın 1415-1416 yılları arasında Osmanlı Devleti’ne karşı Karaburun Yarımadası’nda Türk köylüler, Rum denizciler ve Yahudi tüccarlarla örgütlediği 10 bin kişilik bir ayaklanmanın nedenleri, ortaya çıkardığı olgular ve sonuçları sempozyumda derinlemesine tartışıldı. Ayaklanmanın olduğu dönemde Osmanlı’nın sınıfsal, idari, sosyolojik ve hatta ekolojik yapısı irdelenirken Börklüce Mustafa’nın bugüne dek kamuoyu tarafından bilinmeyen yönlerine de ışık tutuldu.

Şeyh Bedrettin ve Börklüce Mustafa’nın isyanının sınıfsal nedenleri üzerinde duran Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Erdem Çevik, Osmanlı merkezi bürokrasisinin yerel inisiyatifler üzerinde hakimiyetini artırmaya çalışmasının isyanın oluşumdan önemli rol oynadığını söyledi. Çevik, Osmanlı’nın bu donemde uyguladığı iskan politikasının göçerlerden emek gücü yaratmak üzerine kurulu olduğunu, bunun da yerleşikler ile göçerler arasında bir çatışma zemini ortaya çıkardığını ifade etti. Toprağını korumak isteyen yerleşik köylü ile hayvanını otlatmak isteyen göçerin mülkiyet üzerinden bir çatışma yaşadığının söyleyen Çevik, ayaklanmanın temelinde bu tip olguların da bulunduğunu kaydetti.

‘İhtilalci dervişler’
Girit Üniversitesi’nden Doç. Dr. Elias Kovolos Anadolu’da köylülüğün tarih yazımına girmesinin bu ayaklanma sayesinde olduğunu kaydetti ve ayaklanma öncesinde köylülere yokmuş gibi davranıldığını, sadece rakam olarak görüldüklerini ifade etti. Börklüce’nin fikirlerini proto-komünizm olarak nitelendiren Kovolos, onların ihtilalci göçebe dervişler olduklarını söyledi. Ayaklanmanın anahtar kelimelerinin ortak mülkiyet, toprağı ortak kullanmak ve bölüşmek olduğunu söyleyen ODTÜ’den Doç. Dr. Atilla Aytekin, 1500’lü yıllarda başlayan ve yüz yıla yakın süren Celali isyanlarıyla Börklüce ayaklanmasının nedenlerinin benzer olduğunu ifade ederek, nedenleri şöyle sıraladı: Merkezi devletin kır ekonomisi üzerindeki tahakküm çabası, nüfus artışı, iklim, kırda silahlanmanın yaygınlaşması, adalet duygusunun ortadan kaldırılması, ortak toplum duygusunun ihlali.

Hayallerine ulaşamadık
Sempozyumda ‘Börklüceler’den Gezi’ye’ başlıklı sunum yapan çevirmen Barış Yıldırım ise, iki ayaklanma arasında en geniş cepheyi kurma ve kolektivizm acısından çarpıcı benzerlikler bulunduğunu söyledi.

Sempozyumun fikir babası olan ve ayaklanmaya ilişkin Börklüce Mustafa ve Tasvirü’l-Kulub adlı romanın yazarı olan Avukat Mehmet Işıktaş, BirGün’e şöyle konuştu: “2016 yılı, Börklüce Mustafaların direnişinin 600. yılıydı. Bununla ilgili çalışma yapmak, bir araya gelme fikri doğdu. Amacımız Börklüce’yi konuşmak, onun mirasını gelecek kuşaklara aktarmaktı. Bugüne dek herkes Bedrettin’i yazmış. Nazım Hikmet, Erol Toy, Radi Fiş, herkes ‘Bedrettin esastır’ düşüncesiyle konuyu ele aldı. Oysa bu hareketin taşıyıcısı Börklüce’dir. Karaburun’da pratiği üreten, savaşı yapan, komünü kuran, her şeyi yapan Börklüce’nin önderliğidir. Sol terminolojiyle konuşursak, Bedrettin teorik, Börklüce pratik önderliktir diyebiliriz. Bunun yanında Börklüce’nin kendine özgü teorik yaklaşımları da mevcut. Bu hareket anılacaksa mutlaka ama mutlaka Börklüce Mustafa ile anılmalıdır.



Onların hayal ettiği şeylere biz henüz ulaşamadık, hem ciddi emek koydukları hem de ortak bölüştükleri bir düzen kurdular. Dışarıya kimseye vergi vermiyorlar, bütün tarım aletlerini ortaklaştırıyorlar, sonra üzüm bağlarını zeytin bahçelerini ortaklaşıyorlar kimse aç açıkta değil ve en önemlisi kimse kimseyi ezmiyor. Bizim eşitlikçi ütopyaya ulaşmamızda bunlar önemli örnekler. Bugün 600 yıl sonra eşitsizlik, yoksulluk ve ötekileştirme devam ediyor. Bu hareket, bu ideal gerçekleşene kadar devam edecek. Bizim bu geçmişi bilmemiz ve deneyimlerden yararlanmamız lazım.”

Alman kaynaklarında Börklüce Mustafa Ayaklanması üzerine sunum yapan, yazar İlhami Yazgan sempozyumu şöyle değerlendirdi: “Bu sempozyumun zamanı açısından beni heyecanlandıran şey Haziran isyanının yıldönümünde yapılması. Haziran isyanının üçüncü yıldönümündeyiz. Bence Gezi’yi daha iyi anlamak ve değerlendirmek için insanlar daha geriye bakmak ve bir değerlendirme yapmak istediler. Börklüce’nin isyanını anlamak için Gezi’nin yarattığı ivmenin bize ilham yarattığını söyleyebilirim. Siyasal İslam’ın dibe vurduğu bir dönemde Börklüce Mustafa ayaklanmasına bakmak direnenler için bir ufuk sağlayabilir.

British Columbia Üniversitesi öğretim üyesi Saygın Salgırlı sempozyuma dair şu değerlendirmede bulundu: “İki alan üzerinden düşünmeliyiz. Birincisi Türkiye solunun tarihsel ve güncel durumu. Burada Bedrettin’in, Börklüce’nin, Torlak Kemal’in çok önemli rolleri var. İnsanlara ilham veriyorlar, harekete geçiriyorlar, muazzam siyasi etkileri var. Onun için bu rollerinin muhafaza edilmesi ve güçlendirilmesi gerekiyor.”

Sempozyumda ‘Osmanlı Siyasal Literatüründe İsyan Eden Kalabalık’ başlıklı bir sunum yapan Yunanistan’daki Araştırma ve Teknoloji Vakfı üyesi, doktor Marinos Sarıyannis ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Sempozyuma katılmak benim için çok büyük bir önemi var, aynı zamanda da gurur verici. Bedrettin ve Börklüce’yle tarihsel olarak bir ilişkimiz var. Bu tarih beni eskiden beri hep ilgilendiriyordu. Ayrıca bu topraklarda eskiden beraber yaşıyorduk. Börklüce’nin önderliğindeki 10 bin insanın yaptığı ayaklanmanın 600 yıl sonra anılması ve araştırılması bir borcun ödenmesi gibi görülebilir.”

Kaynak: Birgun.net