BURAK ABATAY / @abatayburak

Papirüs dergisi 17. sayısında Türkiye’de edebiyat dergiciliğinin mihenk taşlarından biri olan Yelken dergisini konu aldı. Bu anlamda ilk olarak karşımıza çıkan sayı çok kıymetli bir çalışma olmakla beraber dergi içeriği bakımındansa çok zengin. Yazar ve şair Nükhet Eren ile Papirüs’ü ve Yelken dosyasını konuştuk; edebiyatın geleceğine dair düşüncelerini almadan da edemedik.

» Bir süredir NEYYA tarafından hazırlanan Papirüs dergisi 17. sayısında Yelken dergisine kapılarını açtı. Dosya konusu itibariyle gün yüzüne çıkmamış bir işe imza attınız.
Papirüs 17, Yelken dergisi özel sayısıyla çıktı. Edebiyat kazıları yapmayı seviyoruz. Atölye olarak bir yıldan bu yana, öteki çalışmaların yanında Yelken dergisini masaya yatırdık. Yaptığımız araştırmaları “Edebiyat kazıları” diye nitelemenin mecazdan uzak bir nedeni var. İncelenecek konuya ilişkin okunacak metinler, sadece sahafların tozlu raflarında ya da Beyazıt Kütüphanesi’nin nemli ciltlerinde bulunabiliyor. Yelken konusunda yaptığımız ilk taramalarda üniversitelerde hazırlanmış bir tez ya da başka bir çalışmaya rastlamadık. Herhangi bir edebiyat dergisinde ya da kitapta Yelken üzerine bir dosya ya da geniş bir yazı göremedik. Bugün çok iyi tanıdığımız çoğu yazar ve şairin özgeçmişinde, ilk şiir ya da ilk öykülerinin yayınlandığı yer olarak Yelken dergisinden söz edilirken, Yelken’in geçmişini kimse merak etmemişti.

1957 yılında Trabzonlu işadamı Rüknettin Resuloğlu tarafından Karadeniz dergisi olarak çıkarılan Yelken’e ilk yazı, şiir ve desenler Resuloğlu’nun mektep arkadaşı Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan gelir. Sabahattin Eyüboğlu’nun çeviri, edebiyat kuramı yazıları ve dönemin bazı değerli edebiyat insanlarının yazılarıyla varlığını sürdüren derginin yönetimine bir süre sonra Şükran Kurdakul gelir. Böylece Yelken genç şair ve yazarlara açılan, onların yazdıklarını yayınlayan hatta onların yönettiği bir edebiyat sahasına dönüşür. Yelken dergisini 60 kuşağı şairleri için bir çeşit tırmanma ipi olarak görebiliriz.

» Papirüs 17 içinde Yelken dergisiyle ilgili neler bulacağız?
Yelken dergisinin 1957-1964 döneminde yazmış ve “Yelken Şairi” olarak adlandırdığımız şairlerle, Yelken’i yönetenler, yani kaptanlar, Papirüs 17’de özel dosya konusu oldu. Bugün edebiyatseverlerin yakından tanıdığı, şiirlerini okuduğu, en seçkin edebiyat ödüllerinin sahibi şairler, Yelken’in çiçeği burnunda, ilk şiirlerinin yayınlanma heyecanını taşıyan gençleriydi. Onlarla, ilk şiirlerini, edebiyata ilgilerini, Yelken dergisi sürecini, dergiyi yöneten Şükran Kurdakul ile ilişkilerini, dönemin siyasi ve edebi iklimini, hocaları Behçet Necatigil’e sevgi ve hayranlıklarını, bugüne dek devam eden dostluklarını konuştuk. Yeniyetme şairlikten ustalığa geçiş yıllarını, onların neşeli, nükteli, özlem dolu cümlelerinden Papirüs’ün sayfalarına aktardık. İçtenlik dolu bu söyleşilerin, yakın dönem edebiyat tarihi için çok önemli olmasının yanında, günümüz edebiyatına yönelik ciddi bir karşılığı olduğunu düşünüyorum. Siyasi özgürlüğün sanat ve edebiyat üretimine kapıları nasıl arala dığı gözümüzden kaçmadı. Vefat etmiş Yelken şair ve yazarlarını ise, hem Yelken’de yazdıklarını hem yayımlanmış diğer eserlerini okuyarak değerlendirdik.

Papirüs 17’nin içeriğinden kısaca bahsedelim. Yelken çalışmasına başlama nedenimizin açıklanmasından sonra dergi hakkında genel bir bilgilendirme mevcut. Ardından Egemen Berköz, Eray Canberk, Güven Turan, Afşar Timuçin, Gürol Sözen, Ömür Candaş, Aydın Ayan, Yavuz Ergün, Sıtkı Salih Gör, Turgay Gönenç, Özkan Mert ile yapılan söyleşiler ve Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabahattin Eyüboğlu, Şükran Kurdakul, Aydın Hatipoğlu, Oben Güney, Abdullah Rıza Ergüven yazıları.

» Papirüs ve Cemal Süreya yan yana duran iki isim. Sizin Cemal Süreya’nın Papirüs dergisiyle organik bir bağınız var mı?
Papirüs Cemal Süreya’nın Haziran 1966’da çıkarmaya başladığı bir dergi. Zaman zaman Artshop Yayınevi tarafından tıpkı basımları yapılıyor. Yayınevi sahibi Vedat Akdamar yeni bir edebiyat dergisi çıkaracağı zaman kendisine Zuhal Tekkanat tarafından Papirüs adının kullanılması önerilmiş. Bu nedenle 2011’den bu yana güncel Papirüs diyebileceğimiz bir dergi var. Eylül 2015’ten itibaren tüm içeriği atölyemiz tarafından hazırlanıyor, dağıtımı destekleniyor. Tek hedefimiz iyi bir edebiyat dergisi çıkarabilmek. Bunun dışında beklentimiz yok. Edebiyat için buradayız. Hazırladığımız derginin iz bırakan dergiler arasında olması için onlarca kişi canla başla gayret sarf ediyor.

» Önümüzdeki sayılarda okurları neler bekliyor?
Papirüs dergisi okurlarına dosya konularıyla ulaşıyor. Bugüne kadar Don Quijote, Latin Amerika Edebiyatı, Mahmut Yesari, Edebiyatta “Baba” ve Yelken dosyaları hazırlandı. Ayrıca “başka edebiyat” başlığı altında Ermeni, Laz, Kürt dili ve edebiyatları farklı yazarların katkılarıyla hazırlandı. Dosya konuları edebiyat atölyemizin uzun soluklu çalışmalarının sonucunda ortaya çıkıyor. Ayrıca atölye içinden ya da dışından gelen öykü ve şiirler de yayımlanıyor. Bundan sonraki ilk dosya konusu, Sürgün-Göç olacak. Başka edebiyat dergilerinde bu konunun dosya olarak ele alındığını biliyorum. Papirüs’ün yaşanan acılara doğru uzanması yine kendi üslubunda olacak. Ardından Shakespeare dosyası geliyor. 9 aydan bu yana devam eden ana çalışma konumuzdu Shakespeare. Sonrasında “edebiyatın aynasında iktisat”ın iki yıldan bu yana okumalarını yapan beş farklı çalışma grubunun Ortaçağ’dan bu güne kadar gelen tematik incelemelerini taşıyacağız Papirüs’e. İki ya da üç dosya halinde. Ayrıca Çingene dili ve kültürüne yönelik okumalar, hazırlıklar başladı. Bildiğiniz gibi Papirüs iki ayda bir yayımlanıyor, Size gelecek bir yıl içinde Papirüs’te nelerin yer alacağını söylemiş oldum. Papirüs’ün nasıl oluştuğu zihinlerde daha iyi canlanmıştır diye düşünüyorum.

» Günümüz edebiyat dergiciliği hakkında ne düşünüyorsunuz.
Geçen günlerde yaptığımız bir görüşmede, atölye çalışmalarının kitap halinde yayınlanmasının daha doğru olacağı söylendi. Neyya’nın Papirüs’ü, içinde bulunulan zamanı, geçmişin bugüne yansımalarını içerdiği metinler yoluyla şimdiye ve geleceğe taşımaya çalışıyor. Bu nedenle kitaptan daha dinamik bir yapıya sahip. Tarihlere bağlı olarak ilerleyen edebiyat olayları ya da hareketleri bugüne kadar Papirüs’ün içeriğinde olmadı. Güncel bilgi ve olayların internet edebiyat sayfalarında ya da günlük-haftalık yayınlarda olması daha doğru geliyor bana. Son yıllarda çıkan geniş boyutlu gazete tarzı dergileri beğeniyorum. Değerli bulduğum yazarların daha fazla insana ulaşmasını önemsiyorum. Benim edebiyat dergilerine yakınlığım Varlık dergisiyle başladı. Militan adlı derginin çıkacağı zamanı iple çekerdim. Ardından Sanat Emeği, Yazko’lar. Eski yazıyı öğrenmemle birlikte Meşrutiyet dönemi kadın dergilerine merakım arttı. Sonra Yesari ve Güntekin’in Kelebek dergisi, Cumhuriyet Döneminde ilk aklıma gelen isimler Resimli Ay ve Yedigün. Bugün Newyorker ve farklı “Review of Books” gibi bazı dergileri internet üzerinden okumaya çabalıyorum.

Kaynak: Birgun.net