SERBAY MANSUROĞLU [email protected] @serbaymansur

Emekli albay ve CHP Milletvekili Dursun Çiçek, Fethullah Gülen Cemaati’nin yıllarca Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) sızmada kullandığı yöntemleri dört başlıkta anlattı.

Dursun Çiçek, 1976’da Harp Okulu’na girdi. Uzun yıllar TSK’de çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 2011 yılında Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısında alınan karar üzerine emekli oldu. 5 Ağustos 2013’te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Ergenekon Davası’nda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Karar, Yargıtay tarafından bozuldu. Çiçek, Gülen Cemaati’nin TSK’ye sızmasının bilinçli olarak engellenmediğini vurgularken sızma yöntemlerini şu dört başlıkta anlattı:

1 Soruları çaldılar
“Cemaat’in birinci sızma yöntemi soruları çalıp militanlarına dağıtmak” diyen Çiçek, “Öğretmen okulundan Harbiye’ye girdim. Sızıntılar her dönem olurdu. Ancak bunlar tespit edilir önemli bir kısmı ayıklanırdı. Yaşar Büyükanıt Paşa, Kuleli’de kurmay albayken 60-70 kişilik bir Cemaat mensubunu attı. Kendisi daha sonra hedef oldu. İlker Bağbuğ Paşa aynı şekilde bunları fark edip tasfiye etmek istedi. Daha sonra kendisi hedef oldu. İlker Başbuğ bunları fark ettiğinde düzmece ‘irtica ile mücadele eylem planı’ hazırlayarak kendilerini korumaya aldılar.”

2 Kumpas ve yükseliş dönemi
“İkincisi özellikle 2007 sonrası dönem. İrtica ile mücadele etmek isteyen paşalara ardı arkası kesilmeyen kumpaslar. Egenekon, Balyoz, Sarıkız, Ayışığı… Atatürkçü, Cumhuriyet, laiklik, aydınlanma taraftarı paşaların tasfiye süreci devreye sokuldu.

Komutanların öğrencilerini, altlarını araştırması, soruşturması suç oldu. İrtica, sızma vs. gibi faaliyetlerle mücadele eden komutanlar çeşitli suçlamalarla yargılama konusu oldu.”

3 Medyayı kullandılar
“Bu süreç Taraf gibi yayın organları başta olmak üzere çok güçlü bir şekilde medya ayağıyla meşrulaştırıldı.”

4 Siyasi iktidar desteği
“En önemlisi siyasi iktidar desteği. 2002’de oluşan siyasi iktidar ve Cemaat ittifakı 2007-2010 arasında altın yıllarını yaşadı.

Operasyonlar bu işbirliği içinde yürüdü.

2010 Anayasa referandumunda işbirliği zirve yaptı. Fethullah Gülen, ‘ölüleri mezardan çağırıp evet oyu’ vermeleri çağrısı yaptı. 2002’de kritik bir görev için bir koltuk isteyen Cemaat 2010’da artık 10 koltuk istiyordu. KCK ve bir takım politik noktalarda da ayrışmalar rahatsızlık yaratmaya başladı. Cemaat bu dönemde Erdoğan ve çevresindeki ekibin tasfiye edilerek Bülent Arınç ve Abdullah Gül’ün partinin başına geçmesi taktiğine geçti. ‘Ne istediler de vermedik’ diyen Erdoğan, 2010 sonrası dönemde Cemaat’in bitmek bilmeyen kadro talepleriyle şunu anladı: ‘Cemaat ülkeyi bizimle birlikte değil tek başına yönetmek istiyor.’ Temel ayrılık noktası orada oluştu. Yani mesele bir iktidar ve ülkeyi yönetme meselesi olduğu taraflar arasında anlaşılıyordu.
2013’e gelirken iktidar çevresinde oluşan hırsızlık, yolsuzluk gibi gerçekler Cemaat tarafından iktidar partisi içinde yönetim değişikliği için operasyonel amaçla kullanıldı.”

***

‘Temizlendi diyemeyiz’

Çiçek, TSK içindeki Cemaat unsurlarına yapılan operasyonları değerlendirirken şu çarpıcı ifadeleri kullandı: “Bugün için Türk Silahlı Kuvvetleri temizlendi diyemeyiz. Darbe tehlikesi atlatıldı. Bunu kabul edebiliriz. Ancak sızıntının temizlenmesi uzun yıllar alacak. 40 yıllık sızıntıyı bir ayda yapılan tutuklamalarla bitiremezsiniz. Sınavların güvenli ve tarafsız şekilde yapılması gerekiyor.”

Kaynak: Birgun.net