Devrim”, şimdiye kadar “devrim”le ilgili hiç olumlu cümle kurmamışların da manşetlerindeydi dün. Karar gazetesi “Kışlada Sivil Devrim” demişti.

Demek devrimin sivil olmayanı da olurmuş ve 15 Temmuz Darbe Girişimi başarılı olsaydı “Askeri Devrim” diye manşet atacak olanları da görür gibiyim.

Yeni Şafak da “Devrim Gibi” demişti!

Şimdi “devrilenCemaat’in zamanında yaptığı her şeye devrim gözüyle bakanlar, kendi uyanmalarına tarihler verip, ya 17-25 Aralık 2013 ya da 15 Temmuz 2016 tarihinden sonra neyin ne olduğunu anladıklarını ilan ederek, o tarihten önceki “uyumayı” da mazur görüp “masum” sayıyorlar.

Başbakan Yıldırım, Pazar günü gazetecilerle yaptığı kahvaltılı toplantıda, Gülen’e 17 Aralık 2013’ten önce kendilerinin de destek verdiğini kabul ederek; “17-25 Aralık'tan sonra hâlâ uyanmamış olanları masum kabul etmiyoruz. 17 Aralık buranın bir terör yapılanması olduğunun ortaya çıktığı tarihtir. Ondan sonra bunlara verilen destek hiçbir şekilde masum görülemez. O masum gibi muamele edilemez. Önceden hepimiz verdik.

O önceden destek veren “hepimiz” içinde biz yokuz işte!

Bugün, önceden destek verenlerin ve “Hocaefendileri”nin yaptığı her şeye, yurtdışındaki okullardan tutun da “askeri vesayeti sonlandırmaya” dönük kumpaslarına “devrim” diyenlerin tümü, “masumiyet” için kendilerine uyan tarihten bir çizgi çekip dün parçası olduklarına “karşı devrim”, şimdi parçası olduklarına “devrim” demeye başladılar.

Peki, “devrim gibi” olan ne?

Yeni Şafak’ın manşetinden “devrim gibi” olanın 3. KKK’nin 36. maddesinin 2. bendi olduğunu anlıyoruz: “Cumhurbaşkanı, başbakan gerekli gördükleri kuvvet komutanları ile bağlılarından doğrudan bilgi alabilir, doğrudan emir verebilirler. Verilen emir herhangi bir makamdan onay alınmaksızın derhal yerine getirilir.

45 gün askerlik yapmış biri olarak bu konularda ahkam kesecek değilim. Ancak, yukarıdaki cümleden, cumhurbaşkanı ve başbakanın komutanlarını atlayıp bir astsubaydan da bilgi alabileceği, ona emir verebileceği ve o emrin de kimseye sorulmaksızın derhal yerine getirilmesi gerektiğinden başka bir şey anlamak mümkün değil. Böyle bir ordu işleyişi olamayacağını söylemek de uzmanlık gerektirmiyor.

Harp okullarını kapatmak; komutanları, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Savunma Bakanı'na bağlamak, kısacası Hürriyet’in manşetinde denildiği gibi “Askeri Düzen Sil Baştan” yapmak, bir darbe girişimi sonrası etkiye tepki olarak dar bir çevrede ve birkaç günde kararlaştırılırsa hangi derde deva olur? Yapısal dönüşümlere dair böylesi önemli kararlar, kongrelerde, konferanslarda ya da alışık olunan ifadeyle şuralarda bütün boyutlarıyla uzmanlarca tartışılıp, Meclis’te uzun uzadıya görüşüldükten sonra alınabilir ancak.

Kılıçdaroğlu’nun da dediği gibi, “Üç-dört kişinin kimseyle konuşmadan, kimseye danışmadan devleti yeniden yapılandırması kabul edilemez.” Haydi, kabul edildi diyelim, yarın bu yeni yapının doğurduğu çok daha ağır sorunlarla karşılaşılır.

Harp okullarını kapatıp yerine bir üniversite kurmak, “Gülen’in yanında bulunan büyük abilerin gece yattıkları istihare rüyalarında soruları görmesine ve askeriyedeki solcu, Atatürkçü ve dinsizleri temizlemek için” evlerine topladıkları öğrencilere vermesine engel mi olacak?

Amaçla araç arasında sıkı bir bağ vardır. Ürkütücü bir darbe girişiminden sonra bile, bir daha darbe olmasın diye darbecilere has araçlar kullanılarak demokratik bir sonuca ulaşmak olanaksızdır. Demokratik olmayan araç ve yöntemlerle demokrasi kurulamaz.

Bu anlayışla hareket edilmediğinde, “devrim gibi” denilen kararlarla sadece “devirir” fakat yerine daha iyisini koyamazsınız.

O yüzden, bugünlerde, herkesin eşit ve özgür yurttaşlar olarak bir arada yaşamasını isteyenlerin her zamankinden daha çok seslerini çıkarmaları gerekiyor. Herkes için insan hakları, herkes için hukuk ve adalet, kararların şeffaf ve katılımcı süreçlerde alınması, herkesin kendisini özgürce ifade edebildiği bir ortam…

Bunlar olmadan “devrim gibi” bir şeyler olması da mümkün değil!

Not: Her ne kadar bulunduğumuz yerden ayrılamıyor ve “tatil” yapamıyorsak da, üzerinde yoğunlaşarak bitirmem gerek bazı çalışmalar için sizden izin rica ediyorum. Bir süre gazeteden izine ayrılmış gibi yapıp, başka yazılara yoğunlaşacak ve köşe yazılarını aksatacağım. Hoş görün!

Kaynak: Birgun.net