BARIS AKPOLAT / [email protected]

Eskiden böyle deneyim festivali filan bilmezdik. Festival dediğin zamanında kalmalı olurdu. En az 2 gün pek çok grubu izlerdik. Pek çok sebepten deneyim festivali diye bir terim türedi. Çok kabaca şöyle bir şey bu deneyim festivali: Aynı ortamda güzel bir et dürümü ve glutensiz ekmeğe vegan sandviçi de bulurken alternatif, tam headliner olamayacak ama anca o ayarlanmış gibi bir sanatçı izleyebiliyorsunuz. İçeride el yapımı masa örtüsü de grup/ sanatçı tişörtü de satılıyor. Ya da sabun... Bir de 3. nesil bir kahveciyi unutmamak lazım. Ben artık kahveyi herhangi bir başka içeceğe tercih ediyorum son yıllarda. Dolayısıyla içeride bu tarz gelişmeler hoşuma gidiyor.
Neden böyle oluyor?
Hatırlarsanız geçen yaz güzel grupları butik festivallerde izledik. Dev bir festivalde alt sıralarda sahne alacak isimler bu butik festivallerde daha üst sıralarda izlenebiliyordu. Parkfest mesela bunlardan biri. Azaelia Banks bu yıl ana isimdi festivalde. Mesela bu festivalin benim gözümde asıl olayı baharın gelişi ve festival sezonunun açılışını müjdelemesi oldu. Önümüzdeki yıllarda aynı kafada devam edip bu yoldan ilerlerse “yazın açılış festivali” namıyla rahat yürürler. Ferah ferah bir festival.
Büyük grupları getirmeyi uçan döviz kurlarının sabit olmaması çok etkiliyor. Mesela bir grupla dolar 2 lirayken anlaştınız fakat konser dönemi dolar 3 lira oldu. E sonuç ne? Grubu 200 bin liraya getirecekken grubun ücreti oluyor 300 bin. Bütçede dev bir delik ve zarar… Bazı gruplar çok büyük, bazılarıysa çok ufak ve bilet kestirmiyor. Yerli gruplar bilet kestirmiyor mu? Bunun sebebi sensin sevgili organizatör. Neden? Öyleyse aşağıdaki maddeleri bir okuyalım.


Festivalciler ne yapmalı?
* “Yerli ve küçük grup kitlesini Peyote’de, ArkaOda’da oluştursun öyle çıkartırız” demek büyük yanlış. Kitle oluşturmalarına imkan verin.
* Eğlenceli grupları alternatif sahnelerde harcayıp ana sahneyi sakin ama büyük isimlere verirseniz festivali öldürürsünüz.
* Ateşleyici grubu akşamüstü koyup üstüne genele göre sıkıcı bir isim eklerseniz ana grup öncesi mayışık bir kitleniz olur.
* Yerli gruplara “sırf yer verdik” demek için kapı açılış saatine koyarsanız grup da seyircisi de sıcak altında ölür, size de küser.
* Artık şu “Dışarı çıkarsan içeri giremezsin” yasakçı güvenlik zihniyetinden kurtulun. Öğle saatlerinde 150 lira verip içeri giren insanı oraya hapsetmeye hakkınız yok.
Çölde bir festival
Geçen yıl gidemediğim için çok pişmandım ama bu yıl Cappadox’a gidebildim. Gerçekten ortam müthiş. Kapadokya ve çevresi festivale çok iyi entegre edilmiş. Uçhisar Kalesi, Perili Ozanlar Vadisi muazzam konser alanları. Hatta Büyülü. Perili Ozanlar’da Babylon’un şahane ışıkçısı Sadık Avcı’nın çalışmaları ortamın havasını değiştirdi.
Festival Kapadokya’ya resmen can vermiş. Bakkalından otelcisine kadar herkes mutlu. Ev yemekleri yapıp satan teyzelerin yüzü gülüyor. Kale’de Sun Ra Arkestra ve Dhaffer Youssef izlemek müthişti. Festivali kapatan jam session ise gayet güzeldi. Festivale paralel yürütülen sanat eksenli geziler başarılı. Seneye esas onlara eğileceğim. Ortamın yarattığı bir büyü var hazırda. Bu büyüyü de çok zorlamamak gerekiyor, müziği doğaya bırakın o gerisini halleder. Bu anlamları çok şişirmemek lazım.
Festivalin daha ilk yıllarından yabancı basını mekana getirmek mantıklı. Fakat bu büyük bütçe ayrılması gereken kalem, memleket içi tanıtıma da harcanabilir. Ortamın da buna etkisi çok büyük. Farklı mekanlara yürüyerek gidebilmek deneyimi organikleştiriyor.

Fotoğraf: Cappadox Gündoğumu Konseri: Adam Hurst

Kaynak: Birgun.net