AP’de (Avrupa Parlementosu) devam eden Kürt konferansı, “Türkiye’de modelden soruna” konulu oturumda Cengiz Çandar, Prof. David Romano, Prof. Susan Breau, AP milletvekili Takis Hadjigeorgoui ve HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş birer sunum yaptı.

Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan Avrupa Parlamentosu’nda (AP) bugün başlayan ve yarın akşam sona erecek olan 12’nci Uluslararası Kürt Konferansı’nın ikinci oturumu “Türkiye’de Modelden Soruna” başlığıyla gerçekleşti. Gazeteci Cengiz Çandar, Prof. David Romano, Prof. Susan Breau, ABD Hırvatistan eski Büyükelçi Peter Galbraith, AP milletvekili Takis Hadjigeorgoui ve HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, katılarak birer sunum yaptı.

Gazeteci Cengiz Çandar, Türkiye'nin Kürtlere felaket yağdırdığını söylerken, Demirtaş ise, Cizre’de yaşananlara dikkat çekti. Prof. Susan Breau ise Kürtlerin Ortadoğu’da kendisini korumak için silaha başvurduğunu söyledi.

GALBRAITH: TÜRKİYE PKK İLE MASAYA OTURMALI

İlk sunumu ABD’nin Hırvatistan eski Büyükelçisi Peter Galbraith, “Cenevre’ye katılmayı en çok Kürtler hak ediyor. Çünkü terörizme karşı onlar savaştı” diyerek, Kürtlerin Cenevre 3 toplantısında yer alması gerektiğini söyledi. Galbraith, Türkiye’nin de PKK ile masaya tekrar oturup barış görüşmelerine başlaması gerektiğini belirterek, “İster beğenin ister beğenmeyin PKK güçlü bir harekettir. Barış istiyorsanız, PKK ile barış yapmak zorundasınız. Barış isteyen güçlü bir hareketiniz var. Bu işinizi kolaylaştırır” diye konuştu.

ÇANDAR: TÜRKİYE, KÜRTLERE FELAKET YAĞDIRIYOR

Gazeteci Cengiz Çandar ise, Türkiye’nin büyük bir felaket ile karşı karşıya olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Türkiye seçimlerden sonra faşist bir rejime evrildi. Ülkem için kaygılıyım. Türkiye de Kürt halkı üzerine bir felaket yağıyor. Türkiye’de hiçbir zaman şehirler bombalanmadı, sokaklara çıkma yasağı, cenazelerin kaldırılamadığı küçük bedenlerin buzdolabında saklandığı, şehirlerin harabeye çevrildiği bir durum yaşanmadı. Bu duruma karşı çıkan 1128 akademisyen ülkeyi yöneten hükümet tarafından ‘terörist’ ilan edildi. Kürt siyasi hareketine terörist etiketi yapıştıran zihniyet, akademisyenlere de terörist diyor. Bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız.”

Türk başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun ''PYD’yi Cenevre’de istemiyoruz'' sözlerini eleştiren Çandar, “Davutoğlu’nun istemediği bu insanlar Kobanê’de DAİŞ’e karşı savaşan kahramanlardır. Bu insanlar Kobanê’de savaşırken, Davutoğlu, bu iktidarın başındaydı. ‘Kobanê düşecek’ diyorlardı ama Kobanê düşmedi. Ve sonrasında ne oldu hepimiz birlikte gördük. Bugün Türkiye’nin Erbil’den başka hiç bir dostu kalmamıştır. Bugün askeri yöntemlerle Kürt sorununda çözüm arıyor. 32 yıldır acı sonuçlarla bunun çözülmeyeceğini görüldü” diye konuştu.

Konuşmasında Avrupa Birliği’ni Türkiye’ye desteklemekle eleştiren Çandar şunları söyledi: “AKP, sadece seçim sonuçlarından yola çıkarak bunları yapmıyor. AB’den destek alıyor. Türkiye Suriyeleşiyor. AB çıkarları doğrultusunda davranmaya devam ederse çok kötü durumlar olur. AB, Türkiye’nin ahlak dışı uygulamalara karşı sessizliğini korursa daha büyük bir göç dalgası olur, Avrupa’ya.”

ROMANO: TÜRKİYE BÖYLE GİDERSE KARANLIK BİR GELECEK BEKLİYOR

Prof. David Romano da Türkiye’de yaşananları 1980 yıllarını aratamadığını vurgulayarak, “Gazeteciler, akademisyenler büyük baskı altında, bir çoğu cezaevinde. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı olan herkese davalar açılıyor. Sosyal medya ağı kapatılıyor, yasaklanıyor. Bu konuda bir çok dava söz konusu. Engel ve sansür AKP’nin yaptığı bir işlemdir. Kürt illerinde askeri operasyonlar yapılıyor. Böyle devam ederse Türkiye’yi karanlık bir gelecek bekliyor” şeklinde konuştu.

BREAU: KÜRTLER KENDİNİ KORUMAK İÇİN SİLAHA BAŞVURDU

Kürt halkının var oluşları için savaş için savaş zorunda kaldıklarını belirten Prof. Susan Breau şunları vurguladı. “Kendi insanlarını korumak için silaha başvurmak zorunda kalıyorlar. Kürt halkları insanlık suçlularına karşı savundukları için terörizm ile itham ediliyorlar. Onun için terörizm tanımı değişmesi gerekiyor. AB divanının bu konudaki çalışmalarını biliyorum. PKK ve pêşmergeler DAİŞ’e karşı savaşan gruplardır. Kendi hayatlarını ortaya koymalarına rağmen suçlu ve terörist ilan ediliyorlar. Türkiye DAİŞ’e karşı mücadeleyi zorlaştırıyor. Bugün insanlık dışı güçlerle savaşan tek güç Kürtlerdir.”

HADJIGEORGOUI: PKK’SİZ BARIŞ OLMAZ

AP Milletvekili Takis Hadjigeorgoui da yapılan konuşmalarda umudun dile getirilmediği eleştirisini yaparak, “Ben Kıbrıs’tan geliyorum, diyebilirler ki ‘sen Türkiye’ye karşı tepkilisin’. Evet Türkiye yöneticilerine karşı bir tepkim var, Erdoğan, Demirtaş’ın Kürtlerin oto determinasyon hakkına ilişkin yaptığı konuşmalardan sonra hukuki prosedür başlatılması için düğmeye bastı. Türkiye’nin AB’ye girmesi gerekiyor, ama Türkiye de kısa zaman içerisinde AB’ye gireceğini beklemiyordur. AB ve Türkiye’nin çıkarına üyelik süreci devam etmelidir. Sayın Demirtaş’a Şubat ayı başında AP’den bir heyetin Amed başta olmak üzere Kürtlerin yaşadığı diğer yerlere gideceğini söyledim. Böylece oradaki durum hakkında bilgimiz olacak ve mesajımızı iletebileceğiz. Kürt sorununun çözümü de PKK’siz olmaz” dedi.

DEMİRTAŞ: KÜRTLER YENİDEN TARİH SAHNESİNE ÇIKIYOR

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye’de yakın tarihin en karanlık siyasi atmosferinin yaşandığını vurguladı. Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Skyes-Picot’un yüzüncü yılı dolmak üzere yüzyıl boyunca dünya, bölge değişti, demokrasi, devlet yönetim biçimleri değişti, Kürtler değişti, bölgedeki aktörler değişti, ekonomik modeller, ticaret anlayışı değişti. Birçok alanda değişim yaşandı.

Dünya bu kadar değişirken, Türkiye değişmedi. Bölgedeki dengeler alt üst olurken, yüz yıl önceki statüler yıkılırken, Türkiye buna hazırlık yapamadığı için, düşünsel anlamda, ideolojik anlamda, yönetim modeli, dış politika anlamında hazırlık yapamadığı için kriz Türkiye’nin krizi haline geldi. Çünkü Kürtler artık bu sorunu aştılar, 21. Yüzyıla uyarlanabilecek değişimi yakalayabilecek bir anlayışa geldi. Kürtler, kendi Kürt sorununu çözdüler.”

Kürtlerin yeniden sahneye çıktığını belirten HDP Eşbaşkanı Demirtaş, ”Şimdi aslında ne Türk halkını, ne Türkiye’de yaşayan diğer kültürleri, kimlikleri, inançları tehdit etmeyen, onları yok saymayan bir Kürt siyasi perspektifi oluştu. Kürtler, Türkleri düşman olarak görmüyor, Türklük için Kürtler bir tehdit değil, laiklik için bir tehdit değil, İslam için de bir tehdit değil. Başka din ve inançlar için de tehdit değil. Peki, neden Türkler Kürtleri tehdit olarak görüyor, çünkü statükocu bir zihniyete sahipler. Ana muhalefetin, yönetim kadrosunun kendisini gözden geçirmesi lazım. Dünya değişiyor ve Türkiye bunun dışında kaldıkça fatura daha ağır oluyor. Bütün halklar daha ağır bedeller ödüyor” diye konuştu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın psikolojisinin iyi olmadığını belirten Demirtaş, şunları söyledi: ”Ben Cumhurbaşkanının kişisel psikolojik durumunun da az önce saydığım gerekçelere dahil edilmesi taraftarıyım. Kürtlere karşı güvensizlik durumu yaşıyor. Yakın zamana kadar, birkaç yıl öncesine kadar yakın koruma müdürleri ve koruma ekibi dahil olmak üzere, etrafındaki danışman ekibi, bürokratlar dahil olmak üzere, hepsi ile bir güven krizi ve bunalımı yaşadı. Tamamını paralel bir devlet olduğunu çepe çevre saran bir yapılanma olduğunu söyledi. Oysa yıllardır kendisini fiziki, düşünsel olarak koruyan, destek veren grup Gülen cemaatidir.“

Demirtaş, Türkiye’de PYD’ye gösterdiği tepkiyi ve Cenevre’ye katılmasını engelle çabalarını akıl tutulması olarak değerlendirdi.

Cizre’deki durumu da aktaran Demirtaş, “Oysa biz AB’ye üyelik sürecini yaşayan bir Türkiye’den bahsediyoruz. Bu aynı zamanda AB’nin kriterlerinden bahsediyoruz. Bu kriterler AB’nin değil, insanlığın kriterleri, insanlığın ortak yarattığı değerlerin kriterleridir” diye konuştu. (ANF'den alınmıştır)


Kaynak: Birgun.net