ZEYNEP KURAY

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde akademisyenler için 1 aydır sürdürülen "Özgürlük Nöbeti"ni ziyaret etti. HDK Gençlik Meclisi, Cumartesi Anneleri, Suruç ve Gezi gazileri ve şehit ailelerinin hazır bulunduğu nöbette söz alan Demirtaş, AKP’nin sapkın bir tahrikata dönüştüğünü vurguladı. Demirtaş, “Sizin tarikatınız da çocukları istismar etmek, taciz mubah. Hırsızlıkla, yolsuzlukla ilgili tek bir eleştiriniz yok. Cenazeleri yakmak sizin tarikatınız da mubah. İşkence yapmak mubah. Türkiye toplumunun hala bunlara pirim veriyor olması acı verici. İnsanların dini duygularını sömürerek sapkın bir tarikat oluşturdular” dedi.

HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, barış bildirisine imza attıkları gerekçesiyle tutuklanan 4 akademisyenin serbest bırakılması için akademisyenlerden Esra Mungan, Meral Camcı’nın tutuklu bulunduğu Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde süren “Özgürlük Nöbetié ni ziyaret etti. HDP Milletvekilleri Hüda Kaya, Garo Paylan, Berkin Elvan ‘ın anne ve babası Sami ve Gülsüm Elvan, Cumartesi Anneleri, Suruç ve Gezi gazileri ve şehit aileleri, sanatçı Pınar Aydınlar ve çok sayıda akademisyenin hazır bulunduğu nöbette, Demirtaş‘ı HDP Gençlik Meclisi tarafından karşılandı.

HDK Gençlik Meclisi adına yapılan açıklamada, barış ve özgürlükte ısrar edeceklerini, silahlar susuncaya, Kürt halkının eşitlik, özgürlük hakları verilene kadar direnişi ve mücadeleyi devam edeceklerini altını çizdi. Akademisyenler adına açıklama yapan Latife Akyüz ise, 22 Nisan’da görülecek duruşmanın barış isteyen herkesin yargılandığı bir duruşma olacağını belirterek herkesi duruşmaya katılıp tutuklu akademisyenlere destek vermeye çağırdı.

BARIŞ ÖDÜLÜ ALMASI GEREKENLER CEZAEVİNDE!
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “ 2016 yılı Türkiye’sinde bir cezaevi önünde akademisyenlerin tutuklu olduğu bir ortamda burada açıklama yapıyor olmak herhalde başı başına ne kadar acı ne kadar bir durumda olunduğunu gösteren bir tablo” diyerek sözlerine başladı. Hukukun ve adaletin işlediği bir sistemde topluma karşı suç işleyenlerin yargılanması, tutuklanırken, Türkiye ‘de bir akademisyen “çocuklar ölmesin, akan kan dursun dediği için tutuklandığını hatırlatan Demirtaş, “ Şu anda cezaevinde olması gerekenler dışarda dışarıda barış ödülü alması gerekenler cezaevinde .İçeri atmakla da yetinmiyorlar tutuklanan 4 akademisyenle birlikte tüm akademisyenlere korku salınmak isteniliyor. Mesaj budur. Düşünce özgürlüğü basın özgürlüğü bütün temel hakların anasıdır. Bir ülkede eğer düşünce özgürlüğü yoksa diğer hak ve özgürlüklerin hepsi ihlal ediliyordur ülke de demek ki hükümetin korktuğu ve saklandığı bazı şeyler vardır. Bir ülkede eğer düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü yoksa, insanlar fikirlerini açıklamakta , yaymakta özgür değilse, baskı görüyorsa diğer hak ve özgürlükleri konuşmaya gerek yok demek ki hepsi ihlal ediliyordur demek. Düşününki saraydaki zat öksürse 30 tv kanalı aynı anda padişahımız öksürdü diye yayın yapar. Fakat bu ülkenin onurlu, cesur, barıştan yana hiçbir gücü medyada yer alamaz. Artık medya saraya yağ çekmekle, övgü dizmekle meşgul bir medyaya dönüştü. Böyle bir ortamda barışı konuşmak kolay değil. Daha bir buçuk yıl önce çözüm süreci devam ederken, havuz medyası da dahil olmak üzere hükümet yanlılarının ağzından barış düşmüyordu. Ama bugünlerde barışı konuşmak önemlidir. Bugün tam da çocuklar ölmesin diyebilenlerdir gerçek barış savunucuları”.



"TECAVÜZCÜLERE NEREDEYSE MADALYA TAKACAKLAR"
TBMM barış konusunda uzlaşma sağlayabilseydi bugün biz savaşı konuşmuyor olacaktık” diyen Demirtaş, “ Cizre’de Nusaybin’de Sur’da katliamlar yaşanmıyor olacaktı. Türkiye’nin her yerine gencecik cenazeler gitmiyor olacaktı” dedi. Dokunulmazlığın kaldırılmasına da değinen Demirtaş, barış konusunda birleşmeyen 3 partinin dokunulmazlıkların kaldırılması için birleştiğine dikkat çekti. Demirtaş,” HDP’ye karşı 3 parti birleştiğini hatırlatarak, Barış konusunda 3 parti birleşsin dediğimizde şu 3 partiden 3 kişi bir araya gelmez. Ama sıra savaşa geldiğinde görüyorsunuz ki her biri kağıttan kaplan oluveriyor. Akademisyenler, öğrenciler, gazeteciler tutuklu ama tecavüzcüler neredeyse madalya alacak noktada. Bu ülkenin muhalif partileri, akademisyenleri terörist ilan ediliyorlar. Saray’daki zatın konuşmadığı konu yok. Bilmediği hiçbir şeyi yok. Dünyanın sayılı entelektüellerinden zannedersiniz. Ama çocuk istismarı konusunda tek kelime etmiş değil. Ülkenin her yerinde çocuklara dönük ağır istismar iddiaları ortaya çıkıyor. Ki bu görünenin yüzde 10’udur.Kadına yönelik tecavüz, taciz, kadın cinayetleri her gün yaşanıyor. Fakat bu saraydaki zat bunlarla ilgili tek bir eleştiri cümlesi dahi kurmuyor” diye konuştu.

"SAPKIN BİR TARİKATA DÖNÜŞTÜLER"
AKP ‘nin sapkın bir tarikata dönüştüğünü vurgulayan Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siz nasıl sapkın bir tarikata dönüştünüz. Sizin tarikatınız da çocukları istismar etmek, taciz mubah. Hırsızlıkla, yolsuzlukla ilgili tek bir eleştiriniz yok. Cenazeleri yakmak sizin tarikatınız da mubah. İşkence yapmak mubah. Türkiye toplumunun hala bunlara pirim veriyor olması acı verici. İnsanların dini duygularını sömürerek sapkın bir tarikat oluşturdular. Bunu topluma enjekte etmeye çalışıyorlar. İstiyorlar ki biz de bütün bu ahlaksızlıkları kültür haline getirelim. Yavuz hırsızlar. Bütün suçu günahı bizim üstümüze atmaya çalışıp kendileri zeytin yağı gibi üste çıkmaya çalışıyorlar. Yüzlerce parayla yazı yazdırdıkları gazetecileri var. Bakın iki gün önce bir bakanın oğlunun nerede kumar oynadığı haberleştirildi. Benim olmayan oğlum Amerika’da kolej okuyor diye haber yapan kahraman gazeteciler nerede? Benim çocuğum ailemden biri kumar masasında görüntülense neler yaşanır biliyorsunuz. Nerede sizin haysiyetiniz. Sapkın bir tarikata dönüştünüz. Sizin inancınız da her şey mubah. Ölmüş katledilmiş bir kadının bedenini çıplak şekilde teşhir edip onun üzerinden propaganda yapacak kadar alçalmış bir zihniyet 4 akademisyeni içeri atmış şaşmamak lazım”.

"YÜZDE 50 OYLARI VAR AMA YÜZDE YÜZ GÜNAHLARI VAR!"
Barış çığlığının yayılmasından korktuklarını belirten Demirtaş, “O nedenle Ayşe öğretmen’den, Barış pankartı ile sahaya çıkan futbol takımından , Akademisyenlerin bir imzasından korkuyorlar. Güçsüzler çünkü. Yüzde 50 oyları var ama yüzde yüz günahı var. Yüzde yüz işlediği katliamlar, talanla, soygunla ilgili, İŞİD’e gönderdiği silahlarla ilgili suçları var” dedi. Korkunun ecele faydası olmadığını hatırlatan Demirtaş, “Her şeyin hesabı sorulacak. Görülecek ki AKP buzun üzerine yazılmış bir yazıdan ibaretmiş. Sadece zamana oynuyorlar. Yapmaya çalıştıkları şey anayasal güvenceyle kendilerini güvenceye almak istiyorlar. Anayasa’ya yetkiler başkandadır yazdırmadan kendisini güvende hissetmiyor. Hep birlikte bu yüzden üzerimize geliyorlar.Biz yapay bir parti değiliz. Koltuk için servet için mücadele eden bir parti değiliz. Halkın gücünü partinin üstünde tutan bir anlayışız. HDP’nin bir sonraki seçimlerde iktidar alternatifi olmasından korkuyorlar. Çin malı milliyetçiler neden bu kadar panikte? Koltuğu gidecek. Başbakan’ın Cumhurbaşkanı’nın teminatı kandır kan. Kan aktığında bunların yüzüne can geliyor. Şehit cenazelerindeki propagandadan besleniyorlar. Taş üstünde taş bırakmayın diye çağrılar yapıyorlar. Kim yaşıyor o yıktığınız evlerde. Cizre’de, Nusaybin’de Sur’da binlerce evi yıktınız. Bunlar PKK’lilerin evi miydi. Tanklar topla şehirleri harabeye çevirdiniz. 500 bin sivilin hayatını perişan ettiniz. Suçunu da HDP’ye yüklemeye çalışıyorsunuz. Camileri tankla bombaladınız be. Geriye dönüp bunları HDP yaptı dediniz” diye konuştu.

‘SENİN EVLADIN TABUTUN İÇİNDE, ONUN EVLADI KUMAR MASASINDA’
“Belini kırdık bitirdik diyorlar. Başbakan cesareti varsa çıksın başardık bitti bu iş desin halka da söz versin” diyerek sözlerini sürdüren Demirtaş, “ Eğer gerçekten bu savaşın sonuna gelindiyse çözüme geri dönün. Yok eğer yarın savaş daha da büyürse varsa siz de haysiyet istifa etmeniz lazım. Öyle halkı kandırarak bu işler yürümez. Türk toplumunu kandırıyorlar. Şehit edebiyatı yapan ‘keşke biz de şehit olsak’ diyenlerin evlatları neler yapıyor. Gemilerle götürmedikleri mal kalmadı. Senin evladın tabutun içinde onun evladı kumar masasında. Tablo bu kadar nettir. Siz kimin vatanı için öldüğünüzün farkında mısınız? Bu hırsızların vatanı mı yoksa bizim ortak vatanımız için mi ? Bunu iyi görmek lazım. Gelin hep birlikte barış sesimizi yükseltelim. Türk anası da Kürt anası da sesini yükseltsin” dedi.

Kaynak: Birgun.net