Başbakan Davutoğlu Cizre'deki ambulans tartışmasına ilişkin "Önce Sağlık Bakanlığı, arkasından belediye ambulansları gönderildi. Ama bir yeri geçtikten sonra keskin nişancıların saldırısı başlıyor" yanıtını verdi ve çok sayıda 'yabancı keskin nişancı' tespit edildiğini açıkladı. 'Sur’u öyle inşa edeceğiz ki aynen Toledo gibi mimari dokusuyla herkesin görmek istediği bir yer haline gelecek' açıklamasında bulunan Davutoğlu, Mahsun Kırmızıgül'ün Twitter mesajlarına ilişkin ise 'Bizim merhametimize dünya âlem şahittir. Zulmümüze kimse şahit değil ama merhametimize herkes şahit'' yorumunda bulundu.

Suudi Arabistan’ı ziyaret eden Başbakan Davutoğlu, başkent Riyad’da ikametine ayrılan devlet misafirhanesinde, beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtladı. Davutoğlu, Gündemdeki konularla ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:

"23 Temmuz’da operasyonların başlaması doğru bir karardı. Şimdi yakalanan malzemelere baktığımızda Sur’da 11 ton mühimmat, Cizre ve Silopi’de yakalananların niçin buraya sokulduğu aşikar. Amaçları Türkiye’yi de bir ateş çemberinin içine sürüklemek. 23 Temmuz’da aldığımız kararda hedef 4 halkadan oluşan terör zincirini kırmaktı. Önce Kuzey Irak’taki teröristlere ağır bir darbe vuruldu. Aynı zamanda DEAŞ’a yönelik operasyon yapıldı. Ardından kırsalda etkili bir mücadele başlattık. Sonra şehrin etrafında mezarlık görüntüsü ile halkın üzerinde baskı kurulan yerler tümden yıkıldı. Sona doğru yaklaştıkça terör olaylarını organize eden çekirdek kadroya yaklaşıyorsunuz. Burada bir çok yabancı keskin nişancı da tespit edildi. 80’li yıllardan itibaren Cizre’de ilk kez mahallelere giriliyor. Bu çapta bir operasyon yapılıyor. Burada kararlı durmak gerekiyordu. Bütün şehirler temizleninceye kadar bu silahların tümü yakalanıncaya kadar bu mücadele sürecek.

'Öyle bir algı oluşturuldu ki sanki gidilebildiği halde gidilmiyor'

Son zamanlarda tartışılan ambulans meselesini Genelkurmay Başkanı ve sağlık Bakanımız’la konuştuk. Her türlü kolaylık gösterildi. Ambulanslar bizim güvenlik alanımızdan çıkıp teröristlerin yoğunlaştığı yere gittiğinde, ki bu yaralıların kimlikleri de meçhul. Bunları tespit etmek için oraya gitmek gerekiyor. Öyle bir algı oluşturuldu ki sanki gidilebildiği halde gidilmiyor. Önce Sağlık Bakanlığı, arkasından belediye ambulansları gönderildi. Ama bir yeri geçtikten sonra keskin nişancıların saldırısı başlıyor. Cizre’deki doktorların hepsi kahramandır. Cizre Devlet Hastanesi 20 roketatılmıştır. O şartlarda doktorlar hizmet ediyorlar.

'Masayı çok denedik'

(Yeni operasyonlardan bahsediliyor) Gerekirse operasyon yapacağız. Türkiye’nin Irak veSuriye sınırı yok şu anda. Her an yeni bir risk oluşabilir. Eskiden terörle mücadele edilir diğer boyutlar unutulurdu. Şimdi ikisini birlikte yapacak bir strateji gerçekleştiriyoruz. Silahlar sustuğunda, zaten Türkiye özgür bir ülke. Herkes fikrini söyleyebilir. Ama silahlar bütünüyle bu ülkeden gidene kadar terörle mücadeleye ara vermek yok. Yani masaya dönülsün, konuşulsun vesaire. Bunları çok denedik daha önce. Bütün bu silahlı gruplar Türkiye’yi terk edene ve bütün bu mühimmat yok edilene kadar mücadele sürecek. Türkiye’de silahlı bir yapı var oldukça terörle mücadeleye ara vermeyeceğiz.

Rus uçağı

Başbakan Davutoğlu’na uçak krizinin ardından bir başka Rus savaş uçağının Suriye sınırında Türk hava sahasını ihlal ettiği iddiasıyla ilgili değerlendirmeleri de soruldu.

Davutoğlu şunları söyledi: "İhlalin olduğu yer bu sefer farklı. Bunu başka türlü değerlendirmeyi gerekli kılıyor. Burada önemli olan NATO’nun öne çıkması ki çıktı. Eşzamanlı açıklama koydu. İlk haber geldiğinde, ‘Bu NATO sahası ihlalidir öyle muamele görecek. Bunu NATO Genel Sekreteri’ne izah edin’ diye talimat verdik. Sayın Cumhurbaşkanımızla gece yarısı yaptığımız değerlendirme de bu yöndeydi. Bu konuda NATO’nun tavrı tatminkar. İhlalin olduğu yer, Mare-Cerablus hattına yakın. Burada koalisyon güçleri DEAŞ’a karşı Özgür Suriye Ordusu’na destek için operasyon yapıyor.Rusya’nın bulunmasına gerek yok. Aksine bulunması risk oluşturuyor. Orada bulunarak Suriye’nin bütün hava sahasında ben etkiliyim demeye çalışıyor. Bunu koalisyon çerçevesinde de değerlendireceğiz. (Bir kasıt mı var sorusuna) Öyle değerlendirseydik daha farklı şeyler yapardık. Uçak ihlali olduğu andan itibaren, çok yoğun bir diplomasi işlettik. Dışişleri Bakanları Lavrov’la Mevlüt Bey, yoğun temas içine girdi. İngiltere,ABD, Almanya, Fransa ile görüşüldü. Cumhurbaşkanımızın Putin ile görüşme talebine yanıt vermediler. İlişkilerin belirli bir raya oturması için elimizden geleni yapıyoruz. Ama bu alacağımız tedbiri almayacağımız anlamına da gelmiyor."

'Sur, Toledo gibi olacak'

"Sur’u öyle inşa edeceğiz ki aynen Toledo gibi mimari dokusuyla herkesin görmek istediği bir haline gelecek. Bu şehirler 90’lı yıllarda çarpık ve kontrolsüz bir şekilde gelişen şehirler. Bu olaylar yaşanmamış olsaydı bile kentsel dönüşümün yapılması gereken yerlerdi. Sur, Silopi, Nusaybin ve benzer yerlere insanca yaşanabilecek konutlar yapılabilecek. Özellikle Sur’da bir taş üzerine taş konsa haberim olacak dedim. Tescilli Diyarbakır evleri, camiler, kiliseler, hanlar Diyarbakır’ın mimari dokusuna hiç bir zarar vermeden restore edilecek.

(Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın Riyad heyetinde yer alması) Bu doğal kabul edilmesi gereken bir husus. Böyle şeylere Genelkurmay Başkanımız katılmıyor. Cumhurbaşkanımızın son ziyaretinde, Suudi Arabistan ile yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyi mekanizması kurulmasına karar verildi. Yoğun bir savunma sanayi işbirliği var.. O nedenle Genelkurmay Başkanımızın olmasını istedim. Daha önce bu kararı aldık. Kasım ayı gibiydi. Bundan sonra da Genelkurmay Başkanımız bu tür toplantılara katılacak. Bunu olağanüstü bir gelişme olarak görmemek lazım."

Mahallekollar mı kurulacak?

Yeni bir güvenlik planlamasına gidiyoruz. Detaylarını Mardin’de (cuma günü) açıklayacağım. Var olan güvenlik yapılanmasıyla bu şeylerin aşılamadığı ortada. Yeni bir güvenlik yapılanmasına ihtiyaç var. Ama bu güvenlik önlemlerinin arttırılacağı anlamına gelmiyor. Sadece şartlara uygun tedbirler geliştiriyoruz. Burada klasik güvenlik yöntemleri ile başarılı olmanız çok zor.

‘Genelkurmay Başkanı’nın geziye katılması normal’

Bu doğal kabul edilmesi gereken bir husus. Herhangi bir özel şey hamletmeye gerek duymuyoruz. Böyle şeylere Genelkurmay Başkanımız katılmıyor. Cumhurbaşkanımızın son ziyaretinde, Suudi Arabistan ile yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyi mekanizması kurulmasına karar verildi. Yoğun bir savunma sanayi işbirliği var. O nedenle Genelkurmay Başkanımızın olmasını istedim.

'PYD 3 şartı yerine getirseydi masada olmaları için en büyük ağırlığı biz koyardık'

PYD konusunda Türkiye’nin tutumu ilkeseldi. Biz onlara 2013’te çözüm süreci ile birlikte bir şans verdik. Tercih yapacaklardı, ya Türkiye ile birlikte yürüyeceklerdi ya da öbür tarafla birlikte yürüyüp Türkiye’ye tavır alacaklardı. Gezi eylemleri, arkasından da 17-25 Aralık’tan sonra Ak Parti’nin iktidarı geçici diye düşündüler, karşı tarafta paralel yapı da dahil kim varsa, dışarıda da Suriye, Rusya ve İran vardı, onlarla ittifak yapmaya karar verdiler. ’le 2013’te müsteşarımız görüştü. Masaya 3 şart koyduk: 1-Türkiye’yi rahatsız eden bir iş yapmayacaksınız. 2-Suriye rejimi ile işbirliği yapmayacaksınız. 3-Suriye muhalefeti içinde yer alacaksınız. Eğer bunları yapmış olsalardı bunların masada olmaları için en büyük ağırlığı biz koyardık. Cenevre’de masaya gelebilirler mi? Evet gelebilirler, rejimin içinde.

Mahsun Kırmızıgül’ün Twitter mesajlarına yanıt

Beni de hedef alan bazı ithamlarda bulunmuş. Bizim merhametimize dünya alem şahittir. Zulmümüze kimse şahit değil ama merhametimize herkes şahit. Bunun için ayrı bir şahide ihtiyacımız yok. Ama zulmümüzü hiç bir kimse hiç bir yerde görmedi bizim. Kimseye zulmetmedik. Kimseye zalimlik yapmadık. Ama zalimlere ne kadar dik durduğumuzu herkes bilir. Filistin’de nasıl dik durduğumuzu. Suriye’de ve diğer yerlerde. bugün, Doğu ve Güneydoğu’da zulmeden PKK’dır. PKK’nın zulmünü görmeden devlete ve şahsen bana dönük zalim diyen bizim hayat geçmişimize de Kandil’dekilerin hayat geçmişine de bir baksın. Sonra kime zalim kime merhametli diyeceklerini görsünler. Bizim elimizde hiç bir zaman kan olmadı. Hep dökülen gözyaşlarını silen el olduk."

Kaynak: Birgun.net