YAŞAR AYDIN / [email protected]
@yasaraydinnn

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gazetelerin Ankara temsilcileri ile kahvaltıda bir araya gelerek 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrası yaşananları değerlendirdi. Daha önceki toplantılardan farklı olarak sunum yapmayan Kılıçdaroğlu, sohbeti gazetecilerin soruları ile ilerletti. Kemal Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar ana başlıkları ile şöyle:

Sinekle değil bataklıkla uğraşılmalı

Terör Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri. Bu konuda AKP hükümetine hep destek olduk. Bundan sonra da destek olmaya devam edeceğiz. Terörle mücadele kararlılıkla sürmeli. Bununla birlikte artık sineklerle uğraşmayı bırakmalı, bataklığın kurutulması ile uğraşılmalı. Terörü besleyen ekonomik, siyasal, hukuki, etnik bir dizi alan var. Bu alanlara dair kalıcı çözümler üretilmeli. Bu konuda TBMM çatısı altında bulunan partilere büyük görev düşüyor. Sorun burada masaya yatırılmalı. Partilerin dışında da STK’lerle, uzmanlarla da tartışılmalı kalıcı çözüm konusunda adımlar atılmalı.

HDP’ye görev düşüyor

Kürt sorununun çözümünde HDP’ye önemli görev düşüyor. Altı milyon insanın oy verdiği bir parti. Şiddete ve teröre karşı ortak mücadele etmeliyiz, HDP net bir tutum sergilemeli. Yasal ve meşru bir parti olarak sorunun TBMM’de çözülmesinin parçası olmalı.

Darbe girişimi ile mücadele

15 Temmuz darbe girişiminde bulunan örgütle ve zihniyetle mücadeleye devam etmeliyiz. TBMM’de ilk günden bu yana verilen görüntü çok önemli. Bu görüntünün muhafaza edilmesi gerekir. Bunda da temel görev Erdoğan ve AKP’ye düşüyor. Ne kadar samimi olduklarını göreceğiz. 15 Temmuz öncesi gibi davranmamaları gerektiğini düşünüyorum. OHAL boyunca Meclis açık olmalı ve KHK’ler tartışılmalı. Biz tüm hazırlığımızı yaptık. AKP bundan kaçarsa samimiyetlerinde problem var demektir.

Köklü değişiklikler olmamalı

Türkiye olağanüstü bir dönem yaşadı ve buna bağlı olarak olağanüstü tedbirler alınabilir. Biz ‘Bunlar Meclis’e gelirse konuşur, destekleriz’ dedik. Ama hükümet bunu tercih etmedi. OHAL ve KHK’larla süreci ilerletiyor. Bu dönemde alınan kararların devletin yeniden inşa edildiği görüntüsü veren köklü değişimlere yol açmaması gerektiğini söyledik. ‘Bu Anayasa’ya da aykırı’ dedik, eleştirilerimizi sunduk. İnceleyeceklerini söylediler. Biz de sözlerine güvendik, bekliyoruz. Bizi ciddiye almayacaklarsa Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz.

17-25 milat olamaz

Biz yıllarca F tipi örgütlenmeye dikkati çektik. AKP öncesine dayanan bu örgütlenmenin AKP döneminde neredeyse devleti ele geçirdiğini görüyoruz. 14 yıllık iktidarları boyunca cemaatle birlikte onlarca ortak suça imza attılar. Şimdi çıkıp kimse 12 yılı aklayıp ‘Milat 17-25 Aralık’tır’ diyemez. Bu konuda çok net ifade ediyoruz, devleti soyanlar da tıpkı darbe girişiminde bulunanlar gibi yargılanmalı.

Siyasi sorumluları açığa çıkmalı

Darbe girişimi ve öncesinin tüm sorumluları yargı önüne çıkmalı. Anlıyoruz ki bir dizi hukuksuzluk yapıldı. Elbette bu hukuksuzlukları işleyenler suçludur ve yargılanmalıdır. Ama aynı zamanda bu hukuksuzluklara göz yuman, yol veren, onlara olanak sağlayanlar da yargılanmalıdır. Kimse bu işin siyasi sorumluluğundan kaçamaz.

Dış politika 180 derece değişmeli

Bugünlerin en çok konuşulan konularından biri dış politikada eksen kayması. Eksen mi bıraktılar ki kaysın. Biz ‘Dış politikada 180 derecelik bir değişim gerekli’ dediğimizde bize ‘Esad yanlısı’ dediler, şimdi kendileri yapıyor. Ama bunu da bir başka yapıyorlar. İsrail anlaşması tam bir teslimiyet anlaşması. 20 milyon dolara tüm itibarımız yerle bir edildi. Biz Rusya’dan özür diledik, İsrail’den bir özür bile yok. Başta Suriye politikası olmak üzere dış politikamız değişmeli.Ama bu değişim sözde kalmamalı, hatalar tekrar edilmemeli.

Silah sevkiyatı sürüyor

Komşumuzda yangın çıktı biz o yangını söndüreceğimize benzinle gittik. TIR’larla silah gönderdik. Çatışmanın tarafı olduk. Bugün bunun yanlış olduğunu görüyoruz. Ama hatalarımıza devam ettiğimizi düşünüyorum. Birkaç gün önce silah yardımının devam ettiğine dair bilgiler geliyor. Buna bir an önce son vermeliyiz. ‘İnsani yardım’ dedik silah çıktı, tüm dünyaya yakalandık.

Gazete kapatma kabul edilemez

Bugünün dünyasında gazete kapatmak, gazeteci tutuklamak anlaşılamaz bir tutum. Elbette suç işleyen gazeteci olsa da yargılanabilir. Ama bunu hukuk çerçevesinde yaparsınız. Gazete kapatarak, gazetecileri tutuklayarak yapılamaz. Ortada hiçbir mahkeme kararı olmadan yapılanları dehşet verici buluyorum.

***

Hem istekli hem endişeli

Kemal Kılıçdaroğlu yaklaşık 90 dakika süren temsilcilerle sohbetinde rahattı ve soru seçmedi, bir istisna hariç tüm soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu'nun yanıtlamadığı tek soru üniversitedeki görevinden açığa alınan danışmanı ile ilgili soruydu.

CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz sonrası yeni bir sayfa açma konusunda ısrarlı olacaklarını verdikleri yanıtlardan da anlayabiliriz. Ama AKP ve Erdoğan konusunda her geçen gün biraz daha umutsuzluğa kapılıyorlar gibi. Yine de “Bu fotoğrafı bozan taraf CHP olmayacak” mesajının altı kalın çizgilerle çiziliyor.

Kılıçdaroğlu'nun en çok kullandığı kelimeler, “ortak akıl, sağduyu, özeleştiri, ehliyet” oldu. Tüm bu kelimeleri de AKP'ye mesaj verdiği cümlelerde özenle kullandı.

Belki son gözlem olarak şu ifade edilebilir; Kılıçdaroğlu AKP ile başlayacak yeni ve uzlaşıya dayalı bir siyaset zeminine hazır ve istekli. Ama aynı zamanda Türkiye'nin 14 yıldır yakından tanıdığı Erdoğan fotoğrafından dolayı da endişeli. Bu nedenle B planı varmış gibi durmaya özen gösteriyor. Kendi tabanına “beni de kandırdılar” diyemeyeceğinin farkında.

Türkiye ve AKP fotoğrafı yakında netleşecek, CHP ile birlikte Kılıçdaroğlu da bir karar vermek durumunda kalacak. Bu da dozajı yüksek olmasa da bir gerilime yol açıyor.

***

AKP, kaset sürecinin parçası!

Toplantıda havuz medyası tarafından gündeme getirilen ve neredeyse sohbetin üçte birini alan konu Deniz Baykal kasetleri oldu. Kılıçdaroğlu bu konuda şunları söyledi: “Bunun bir komplo olduğunu biliyoruz. Sayın Baykal ile başka siyasilere de yapıldı. Savcıların belli bir yol katettiğini de biliyoruz. Bir an önce açığa çıkmalı. Ama aynı zamanda bilip de susan siyasetçiler de sorgulanmalı. Dönemin Başbakanı (Erdoğan) kaseti izledi. İki kişi ona bilgi verdi. Hatta aralarından birinin Başbakan’a ‘iki gün sonra daha net görüntüler olacak’ dediğini ben duydum. Elbette bu kumpası kuranlar yargılanmalı. Ama aynı zamanda iki gün sonra gelecek daha net görüntüleri bekleyen, buradan siyasal sonuçlar çıkarmayı umanların da bu sürecin parçası olduğu unutulmamalı.”

Kaynak: Birgun.net