DEMET SARGIN / [email protected]
@demetsrgn

Daha önce de tecavüz sonucu hamile kalan kadınlarla ilgili “Gerekirse öyle bir bebeğe devlet bakar” diyen Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın, doğum kontrolünün tarihin çöplüğüne atılacağı ve sezaryeni kaldırmaya yönelik eylem planlarının olduğu yönündeki açıklaması tepki çekti.

Konuyla ilgili BirGün'e değerledirmede bulunan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik Kolu üyesi ve Aile Hekimi Dr. Filiz Ünal, “Sezaryeni engellemek devletin görevi değildir. Doğum kontrolünü çöplüğe atmak, kadının ve doğacak bebeklerin sağlığını çöplüğe atmaktır” ifadelerini kullandı.

Devletin görevi eksikleri gidermek

Normal doğumun, normal şartlarda anne için sağlıklı olan seçenek olduğuna değinen Ünal, kadınların doğum sürecine dair endişeli olduğunu ve bu endişenin sağlık sistemi içerisindeki eksikliklerden kaynaklandığını söyledi. Ünal, sözlerine şöyle devam etti:

“Kadınlar doğum sürecinden korkuyor. Yurt dışındaki hastanelerde, doğuma çok önem veriliyor. Annelerle egzersizler yapılıyor, kadına doğumun seyri anlatılıyor, doğumhaneler gezdiriliyor, en önemlisi de kadın, doğum esnasında olağanüstü bir durum olduğu taktirde, hastanenin bütün olanaklarının kullanılarak kendisine müdahale edileceği konusunda ikna ediliyor. Ayrıca, doğumun başlamasına 12 ile 18 saat kala her kadına bir hemşire desteği veriliyor yurt dışındaki hastanelerde. Bu hemşireler kadını doğuma hazırlıyor; bebeğin döndüğü, ne kadar süre sonra doğumun başlayacağı, bebeğin ve kendi sağlık durumunun nasıl olduğu hakkında an an bilgi veriyor kadına. Biz bunların hiçbirini yapmıyoruz. Burada, doğuma girecek bütün kadınlar bir odada bekletiliyor ve her kadın birbirinin ağrısı ile endişesini artırıyor. Durum böyleyken bir de kalkıp kadınlara, ‘Normal doğum yapacaksın’ diyoruz!”

Karar kadının

Devletin bu konuya dair tek görevinin, sağlık sistemindeki eksiklikleri gidermek olduğunu kaydeden Ünal, “Devletin görevi, kadına doğum öncesi eğitimden doğum odalarına ve sancının çekildiği odalara kadar birtakım düzenlemeler yapmak ve kadına eğitim verecek sağlık personelleri yetiştirmektir. Bunlar yapılmadan sezaryeni kaldırmak, kadına ve bebeğe zarar vermek demektir. Ama bu düzenlemeler yapılsa bile yine de her kadın normal doğum yapmak istemeyecektir. Örneğin, Avrupa’da yüzde 8 oranında kadın, eğitimlere, doktor ve hemşire desteğine rağmen korkusunu aşamadığı için sezaryene alınıyor. Sezaryeni yasaklamak bu yüzden imkânsız çünkü karar kadının kendisinin” diye konuştu.

Doğum kontrolü olmazsa kadın sağlığını yitirir

Bakan Akdağ’ın “Doğum kontrolünü çöplüğe atacağız”' sözlerini 'kaygı verici' olarak değerlendiren Ünal, şöyle devam etti:

“Ben bir doktor olarak hükümetin bu tür söylemlerine kaygıyla yaklaşıyorum. Hükümetin, kadına bakısı beni korkutuyor. 'Sezaryeni kaldırırım, doğumu yapan yapar, ölen ölür kalan kalır' diyen bir zihniyet beni, hekim olarak da kadın olarak da korkutuyor. Bir kadın, doğum kontrolü yapmazsa ömrü boyunca ortalama 20 çocuk doğurur. Bu doğumların da en fazla 5’i sağlıklı olur. Öte yandan kadın da sağlığını büyük ölçüde yitirmiş olur.”

Kaynak: Birgun.net