Yaşar AYDIN - [email protected]

Eğitim Türkiye’nin kanayan yarası olmaya devam ediyor. AKP eli ile eğitimin imam-hatipleştirilmesine son hızla devam ediliyor. Her gün ülkenin farklı noktalarından buna dair haberler yağıyor. Bu koşullarda çocukların geleceğini kurtarma adına ortaya çıkan Öğrenci Velileri Derneği (Veli-Der) bir kampanya ile yaşananlara “dur” demek için yola çıktı. Veli-Der Genel Başkanı Feray Aydoğan’la 4+4+4 düzenlemesi ile başlayan eğitimdeki büyük yıkıma karşı başlattıkları 444 kampanyasını ve derneği konuştuk.

- Takip edemeyen okurlarımız için Veli-Der’in oluşum süreci ile başlayalım isterseniz. Veli-Der nasıl kuruldu?
Veli-Der' in hikâyesi Mayıs 2012'de başladı. İstanbul Kartal ilçesinin merkezinde olan Öğretmen Zekeriya Güçer İlköğretim Okulu 4+4+4 yasası gereğince imam hatip ortaokulu yapılmak istendi. Okul velileri hızlıca mahalledeki düğün salonunda bir araya geldi. Tek tek veliler söz alarak mahallede imam hatip talebinin bulunmadığını, çocuklarının okullarından, öğretmenlerinden ayrılmalarına izin vermeyeceklerini söylediler.
İlk yürüyüşte en az bin kişiydik. Sonrasında aylar sürecek yürüyüşler, eylemler, kapı kapı dolaşarak toplanan imza kampanyaları, mahallede olan eyleme çağrı şenlikleri, yetkililerle görüşmeler, kaymakamlık önünde oturma eylemleri. Aylarca inatla, bıkmadan, vazgeçmeden sürdürülen okullarımıza ve çocuklarımıza sahip çıkma mücadelesi.

- Sonuç ne oldu?
Öğretmen Zekeriya Güçer İlköğretim Okulu'nun imam-hatip dönüşümünü durdurduk.
O ilk toplantıda hiçbirimiz böylesine büyük bir mücadelenin örülebileceğini hayal bile edemezdik. Kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla, çocuğuyla aylar süren bir mücadele içinde doğdu.

- Veli-Der mücadele içinde doğdu diyebilir miyiz?
Önce yakın çevremizle başladık. 2015’in Eylül ayında İstanbul'da imam-hatip dönüşümüne karşı mücadele eden Ümraniye Nihat Sami Banarlı, Göztepe Halil Türkkan, Fatih Atatürk ve daha onlarca okulun velileri ile bir araya geldik. Eylül ayında 4+4+4'e karşı Eğitim Sen'in 4+4+4 Ankara mitinginden sonra Kartal'da binlerce kişinin katılımıyla Türkiye'nin en büyük eğitim protestolarından birini gerçekleştirdik.
Mücadele ettiğimiz aylar boyunca 4+4+4 ile başlayan sürecin bir başlangıç olduğunu, çocuklarımızın eğitim hakkına yönelik daha büyük saldırılar olacağını öğrenmiştik. Biz velilerin örgütlü olmasının artık bir zorunluluk olduğuna karar vererek Öğrenci Veli Derneği'ni (Veli-Der) kurduk...
Sonrasında da Antalya'da, Edirne'de, Marmaris'te Veli-Der kuruldu.

- Dernek için yeni talepler var mı?
Evet. Şu anda farklı illerde Veli-Der'i kurma hazırlığında olan çok sayıda veli var. Çocuklarımızın eşit, parasız, laik, bilimsel eğitim hakları tamamen gasp edilmiş durumda. Çocuklarımıza sahip çıkma mücadelesi vermekten başka hiçbir seçeneğimiz kalmadı. En kıymetlilerimiz, çocuklarımız; sessiz bir çığlık halinde bizlere bakıyor.
Kuşatmaya karşı birlikte mücadele

- Biraz da 444 kampanyasını konuşalım isterseniz? Talepler nedir, nasıl devam edecek?
4+4+4 eğitim yasası çıktığı günden bu yana onlarca okulda binlerce imza topladık. Defalarca okul önlerinde, mahallelerde, ilçe ve il milli eğitim müdürlükleri önünde eylemler düzenledik, okul boykotları gerçekleştirdik.
Geldiğimiz durumda çocukların okul öncesinden başlanarak bedenleri ve başları kapatılıyor. Yine okul öncesinden başlayarak laboratuvarlar, kütüphaneler, atölyeler kapatılarak mescitler açılıyor. Çocuklar ders saatlerinde camiye götürülüyor. İHH'nin sözde yetim kardeş projesi ismiyle çocukların harçlıklarından paralar toplanıyor. (2014-2015 yılı içersinde İHH projesine 40 milyon TL toplandı) İHH, ENSAR, TÜRGEV, KAİMDER, ÖNDER, KİMSE YOK MU Derneği ve türevleri olan vakıflar ve dernekler okullarda ideolojik propaganda yürütüyor.
Bu tablo karşısında artık tek başına lokal mücadelelerin yetmeyeceği, tüm başımıza gelenlerin kindar-dindar nesil çağrısıyla 4+4+4 ile başladığını, 4+4+4'e karşı bir umudu, bir haykırışı acilen Türkiye'nin her yerine yayarak örgütlememiz gerektiğini yaşadıklarımız bize gösterdi.
4+4+4'e ve yarattığı karanlığa karşı Türkiye'nin her yerinde çocuklarımızın ve geleceğimizin sahipsiz olmadığının, birlikte olursak, bir araya gelebilirsek başaracağımızın haykırışıdır bu kampanya. Hep beraber bir umudu inşa etmenin çağrısıdır 4+4+4'e karşı 444 itirazımız var kampanyası.

- İlk açıklama sonrası nasıl tepkiler aldınız?
4+4+4'ün yıldönümü olan 12 Nisan 2016 Salı günü kampanyamızı İstanbul'da, Edirne'de, Antalya'da, Marmaris'te haykırdık. Türkiye'nin her yerinden okullarda yaşadığımız bu çocuk hakkı ihlallerine isyanımızı bu uygulamalar son buluncaya kadar, çocuklarımızın sessiz çığlıklarına ses olma çağrısı yaptık.
Sesimize ilk yanıt Trabzon'dan geldi. Trabzon'dan öğrenci velileri Veli-Der'i kurma çalışmalarına başladı. Bundan sonraki süreçte 444 veliye ulaşıp, 4+4+4'e karşı, zorunlu din dersine ve zorunlu din dersi sorularının TEOG'ta sorulmasına karşı toplu dava açacağız.
Bu haykırışımızı yaymak için toplantılar, paneller, eylemler, eşit, parasız, laik ve bilimsel eğitim şenlikleri düzenleyeceğiz. Okulların açıldığı ilk hafta Meclis'te yapacağımız bir açıklama ile Türkiye genelinde başlattığımız çocuklarımıza ve geleceğimize sahip çıkma mücadelemizi gözleri olup görmeyenlere, kulakları olup duymayanlara inat, ilan edeceğiz.

- Karaman’da Ensar Vakfı’nın yurtlarında yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler hissettiniz?
Her sosyal devlet uygulamasının vazgeçilmezi tüm çocuklarımız için eşit, parasız, laik ve bilimsel eğitime erişim olanaklarının devlet okullarında hayata geçirilmesidir. Bütçe ve kaynak aktarımında birincil öncelik devlet okulları olmalıdır. Kültürel, sanatsal, sportif etkinliklerde vakıflar desteklenebilir. Tüm vakıflara dair evrensel, insan haklarını, çocuk haklarını gözeten, eşit uygulamalar ve haklar tarif edilmelidir.
Ensar Vakfı'na dair ise o kadar çok söz söyledik ki artık sözün bittiği, tükendiği bir yerdeyiz. Ensar Vakfı (tabii ki aynı zamanda Kaimder) ve çocuk istismarı konusu, AKP hükümeti ve uygulayıcılarının ahlak adı altında tüm ahlaksızlıkların bizzat örgütleyicisi olduğu, tüm toplumsal değerlerin altüst olduğu bir çağı yaşatıyor hepimize. Anayasa'da açıkça ilkokul ve ortaokul düzeyinde çocukların vakıflarda ve vakıf yurtlarında kalamayacağı belirtilmesine rağmen Anayasa ihlal ediliyor. Artvin'de, Rize'de, Marmaris'te ve daha birçok yerde Ensar Vakfı yöneticilerinin çocuk istismarı vakalarında belgelendirilerek adı geçiyor. Hükümet yetkilileri tarafından açıkça sahip çıkılmaktadır...Günlerdir yüreğimiz sıkışmakta, kalbimiz acımakta. Daha ötesi ne olabilir diye sormaktan bile korkar hale geldik...
Yarattıkları karanlığa inat çocuklarımıza sahip çıkma mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz...

- Son söz olarak neler söylemek istersiniz?
Eğitimde gelen son durum, bizim hikâyemizdir, benim hikayemdir, senin hikâyendir. Çabamız, çocuklarımız bu hikâyenin kaybedeni olmasın diyedir.
12 Nisan eylemi ile kampanya çağrısını Türkiye'nin her yerine, çocuklarına ve geleceklerine sahip çıkma inancı ve cesareti olan herkese yaptık. Eşit, parasız, laik ve bilimsel eğitim mücadelesi veren herkesle, her gazete ile, her yayın organı ile her bireyle il il, ilçe ilçe, mahalle mahalle dolaşarak sesimizi, haykırışımızı, isyanımızı duyurmaya çalışıyoruz, duyurmaya da devam edeceğiz.
Güneşli günler, güzel günler, aydınlık günler kurmanın gücü bizim ellerimizde. Birlikte başarabiliriz. 4+4+4'e karşı 444 itirazımızvar kampanyası tarihi bir çağrıdır. Herkesi bu tarihi çağrıya, davete ortak olmaya çağırıyoruz...

Yüzdelerle 4+4+4 karanlığı

Veli Der mücadele ettiği konuları rakamlarla anlatmayı seviyor. Veli Der 4+4+4 düzenlemesi sonrası eğitimde yaşanan tahribatı şöyle açıklıyor.

Yüzde 53

AKP, yasa öncesi hedef rakam olarak yüzde 70’i gösterdi. Ama okul öncesi eğitim alan çocukların oranı yüzde 53’de kaldı.

Yüzde 41

2014-2015 tarihi ile birlikte kız çocukların okuldan kopma oranı yüzde 41’e yükseldi. Bu oran erkek çocuklarda yüzde 35.5 oldu.

2014 yılında yapılan evliliklerin yüzde 34’ü çocuk yaşta yaptırıldı.

1.147.435

AKP zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarmakla övünse de “sürekli ve kesintisiz” ifadelerini çıkardığı için çocuklar açık liseye yöneldi. 2015-2016 yılı itibariyle açık liseler kayıtlı sayısı 1.147.435 oldu. Çocuklar ucuz işgücü haline getirildi. Ortaöğretimde meslek orta okulları açılacağı söylense de bu vaat gerçekleşmedi. Var olan okullar; İmam hatiplere dönüştürüldü. Mahallelerde düz orta okul kalmadığı için çocuklar zorunlu olarak imam hatiplere gittiler. 2011-12 döneminde 650 bin olan imam hatipli öğrenci sayısı 2015-16 yılında 932.273’e yükseldi.

11.004

MEB sürekli eğitimde kalite, iyi okul iyi sınıf vurgusu yaptı. Sonuç olarak 40-50 kişilik sınıflarda sabah 7’de başlayan derslerle devam eden ikili öğretim gerçeği kaldı. Ülke genelinde 11.004 okul ikili eğitim yapıyor.

Okulları dinciler yönetiyor!

- Veli-Der açıklamalarında eğitimde yaşanan dincileştirme vurgusu çok fazla. Bu özel vurgunun nedeni nedir?

Milli Eğitim Bakanlığı İnsani Yardım Vakfı (İHH), Ensar Vakfı, Kimseyokmu, Türgev vb. yapılar ile protokol yapmıştır. Okullarda sözde hac,umre yarışmaları vs. adıyla dini içerikli ideolojik çalışmalar yapılmaktadır.

Okullarda öğrencilere derslik bulunamazken yasa zoruyla mescitler açılmıştır.

Seçmeli derslerde baskı ve zorlama ile din dersleri seçtirildi.

Zorla seçtirilen bu derlere öğretmen bulmak için en fazla atama Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi branşında yapıldı. Ancak bu yetmedi. Derslere cami imamları görevlendirildi.

Şu an okullarımızın yarısı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni idareciler tarafından yönetilmektedir.

Çocuklarımıza 1’er saat resim, müzik, beden eğitimi ders saati verilirken seçmeli+zorunlu din dersleri 6 saat olmuştur. Yani, uygulamada tüm okullar imam hatip okullarına dönüştürmüştür. Böyle bir sistem kurulmuşken biz ne yapabiliriz ki?

Kaynak: Birgun.net