Türkiye'den Yunanistan'a geçmek isterken bindikleri tekne batan ve kazada üç çocuğunu kaybedenCivane Heme Tevfik Ebdulla, altı yıl önce kendisinde bir psikolojik hastalığın baş gösterdiğini, düzenli tedavi görmesi gerektiğini ancak uzun zamandır tedavi olamadığını belirtti.

BBC Türkçe’den Hatice Kamer'in haberine göre; IKBY'de son bir yıldır yaşanan ekonomik kriz ve saldırılardan dolayı tedirgin olduklarını söyleyen Civane, eşinin eski Peşmerge olduğunu ancak aylardır maaş alamadığını ve geçinemediklerini söyledi.

'KAÇAKÇILAR BİZİ ÖLDÜRECEKLERİNİ SÖYLEDİ'
Hastalığından dolayı her ay 35 bin dinarlık (32 dolar) ilaç satın alması gerektiğini ama maaş alamadıkları için ilaç da alamadığını ekleyerek şunları söyledi: "Çocuklarımızın daha iyi yaşam koşullarında büyümesi için, bir de daha iyi tedavi imkânlarına sahip olmak için bu yola çıktık"

Çocuklarının gözünün önünde boğulduğunu anlatan Civane : "Balıklara yem olmasınlar diye ellerini bırakmadım. Soğuktu ve 3 saat 20 dakika denizin içinde çırpındık. Kimse yardıma gelmedi. Yardım geldiğinde ortanca kızım Jale halen yaşıyordu ama hastaneye yetişemedi yavrum." ifadelerini kullandı.

Civan'ın eşi Hiva ise iki katlı teknede 70 kişinin olduğunu, sadece 26 kişinin kurtulabildiğini söyledi.

'TEKNENİN ÜST KATINA ÇIKTIK, AMA ALT KATTA DA İNSANLAR VARMIŞ'
Kendilerini Yunanistan'a götürecek kaçakçılarla İstanbul'da iletişime geçtiklerini ve kişi başı 1500 dolar ödediklerini belirtti.

İzmir'e gitmek için 15 kişilik bir minibüse 37 kişinin bindirildiğini aktaran baba, sabah 05.00 gibi İzmir'e geldiklerini ve kıyıda iki katlı küçük bir tekneye zorla bindirildiklerini şu ifadelerle anlattı:

"Tekne çok küçüktü. Biz binmek istemedik. Tehdit ettiler. Biz üst kat çıktık, sonra öğrendik ki alt katta da bir sürü insan varmış. Teknedekilerin tamamı Irak'tan gelen Kürtlerdi. Boğulanların çoğu ise alt kattakilerdi."

‘UMUDUMUZ TÜKENMİŞTİ'
Neden bu riskli yolculuğa çıktıklarını sorunca, IKBY'de çok ciddi ekonomik ve siyasi sorunların baş gösterdiğini ayrıca eşinin tedavisi için gitmek zorunda kaldıklarını da şöyle anlattı:

"İşsizdim. Eşim hastaydı. Paramız yoktu, umudumuz tükenmişti. Siyasiler bu sorunu çözmek için ciddi girişimlerde bulunmuyorlar. Herkes kendisini düşünüyor. Ben de eşimi ve çocuklarımı düşünmek zorundaydım.

"ARABAMI SATTIM VE BİR UMUTLA YOLA ÇIKTIM. ANCAK EGE ÜÇ ÇOCUĞUMU ALDI."
Üç saat boyunca eşimle birlikte çocuklarımızın elini bırakmadık. Çok çaresizdik. Hiç kimse yardımcı olmadı. Türkçe bilmediğimiz için çocuklarımızın cesedinin hangi hastaneye götürüldüğünü bilemedik. Bugün öğrendik ki İzmir Adli Tıp Kurumu'na götürmüşler kızlarımı."

"YÜZME BİLMEK DE ÇÖZÜM DEĞİLDİ, SOĞUKTAN YÜZEMİYORDUK Kİ"
Daha iyi bir tekne ile gitmek için kaçakçılara kişi başına 2 bin 300 dolar ödediğini ve 3 saat 20 dakika boyunca suda kaldıklarını belirten Karzan, "Deniz çok dalgalıydı ve su buz gibiydi. Yüzme bilmek de çözüm değildi. Soğuktan yüzemiyorduk ki" dedi.

Konuşurken ağlayan genç anne, denizde kızının elini tuttuğunu ama çocuğunun boğulduğunu hıçkırıklar arasında anlatıyor.

"Yüreğim yanıyor, kızımı, yavrumu karanlık sular aldı. Bir anda karanlığa gömüldük. Kıyamet gibiydi. Herkes çığlık çığlığaydı. Sesimizi kimse duymadı. Kızım gözlerimin önünde öldü. Neden bu durumlara düştük? Hükümet başkanımızın babamız gibi olması gerekir ama yok maalesef onlar sadece kendi çocukları için çalışıyor. Halkın ne durumda olduğunu görmek istemiyorlar" sözleriyle Kürt yönetimine sitem ediyor.

Kaynak: Birgun.net