Okul öncesi çocuklar sayıları ve sözcükleri öğrenebiliyorsa, onlara neden kuarklar ve elektronlar öğretilmesin?

“Ne? Okul öncesi çocuklar mı? Bunu neden yapayım ki? Çok erken olur, anlamazlar!” diyebilirsiniz. Elbette onlara çevremizdeki dünyanın en temel yapıtaşlarından söz ederken karmaşık denklemlere girmenin gereği yok. Önemli olan, isimleri ve basit kavramları tanıtmak. Küçük yaştaki çocuklara elektronlardan, protonlardan, atomlardan ve hatta kuarklardan söz edilmemesi için hiçbir neden yok. Sadece parçacık isimlerine aşina duruma gelmeleri ve o küçük nesnelerin bir araya gelerek canlılar da dahil tüm varlıkları oluşturduklarını anlamaları yeterli olur.

Bilim okur-yazarlığı tüm diğer okur-yazarlıklar gibidir. Çocukların bir konuya kendilerini yabancı hissetmemeleri ve anlamaya başlayabilmeleri için düzenli olarak o konu hakkında bir şeyler duyuyor olmaları gerekir. Çocuklara okumayı ya da aritmetiği nasıl öğrettiğimizi düşünün: Ebeveynler ve öğretmenler sözcükleri, sayı saymayı ve toplama-çıkarma yapmayı göstermeye, öğrenciler bu kavramları bütünüyle anlamaya hazır olmadan çok önce başlar. Hepimiz anlayış kapasitemizin sınırlarını zorlayarak öğreniriz.

Parçacık fiziğinin temel amacı -her şeyin en temelde nelerden oluştuğunu açıklamak- çocuklara ilginç gelir. Sandalyelerinin, yiyeceklerinin ve elbette kendi bedenlerinin temel bileşenleri hakkında bilgi edinmek isterler. Tabi bu bilgilerin öğrenimi okul öncesi çağda başlayıp bitmemelidir. Düzenli olarak her sınıfta sunulmaya devam edilmelidir. Böylece çocuklar ileride parçacık fiziğini daha derin düzeyde kavramaya hazır olacaklardır. Kavramlar onlara korkutucu ya da yıldırıcı gelmeyecek ve “bu konular bana göre değil” demeyeceklerdir. Çocuklar evrenin yapısına ilişkin bu temel gerçekleri bizim anladığımız gibi anlayamayacaklardır. Ama yaşları büyürken bunu yapabilmelerini sağlayacak temeli kazanacaklardır.

Peki okul öncesi çocuklara parçacık fiziği nasıl anlatılmalı? Başarılı bir sunumun en önemli yanı, mesajın basitleştirilmesidir. İletmek istediğiniz bir ya da iki temel düşünceye bağlı kalın. Öğrencilerin ilgisini sürdürmek için onlara bolca soru yöneltin. Konuşmanız 10 dakika civarında olsun ve ardından sınıfın katılacağı bir etkinlik yapın. Çocuklar eğlensin ve etkinliğin gidişatını kendileri belirlesin. Onlara şarkı söyletebilir, komik danslar yaptırabilir ya da resimler çizdirebilirsiniz. Son olarak yaptıklarınızı birlikte özetleyin. Çocuklara sorular sorun ve onların da size sormasına izin verin. Dokunma duyusunun kullanımı da önemli. Kuarkları göstermek için farklı renklerde ve büyüklüklerde pamuk pomponlar kullanılabilir. Bu pomponlarla çocukların kuarkları kümeleyerek yeni parçacıklar yapmaları sağlanabilir.

Çocuklarla konuşmaya zaman ayırmak, diğer sosyal yardım biçimlerinden daha az önemli gibi görünüyor; ama gelecek neslin fizikçilerle ve fizik araştırmaları ile kişisel bağ kurmaları açısından bu çok önemli. Çocuklara katkıda bulunmanın yanı sıra, okul öncesi çocuklarla parçacık fiziği konuşarak kendinize de şaşırtıcı avantajlar sağlayabilirsiniz. Her zamankinden çok daha farklı ve taze bir dinleyici kitlesi ile bir araya geleceksiniz. Fizikçilerin sıklıkla iddia ettiği o keşif mutluluğunu içlerinde gerçekten hisseden insanlarla vakit geçireceksiniz. Dolayısıyla, bu alana ilişkin bilgilerinizi en özlü şekilde nasıl aktarabileceğinizi düşünmek zorunda kalacaksınız. Bunu yaparken çok eğlenecek olmanız da en güzel yanı olsa gerek.

Çeviren: Sevkan Uzel
Kaynak: Dr. Karen Gibson

Sunumun püf noktaları

Okul öncesi çocuklara sunum yapmanın püf noktaları:

• Basitleştirin (bilimsel terim yok!), ama dinleyicilere saygı duyun.

• İlgiyi sürdürmek için soru sorun.

• Sınıfta bırakabileceğiniz dokunulabilir sergileme araçları kullanın.

• Konuyu önemli noktalara getirecek eğlenceli etkinlikler yapın.

• Bitirirken kilit noktaları özetleyin.

Kaynak: Birgun.net