BURCU CANSU / [email protected]

Diyarbakır Barosu, Gündem Çocuk Derneği, İnsan Hakları Derneği, Sağlık Emekçileri Sendikası ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı heyeti, 79 gün boyunca Cizre’de uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında meydana gelen hak ihlallerinin incelenmesi amacıyla 6-8 Mart tarihlerinde Yafes, Sur, Cudi ve Nuh Mahalleleri’nde yapılan görüşme ve gözlemleri raporlaştırdı.

Cizre’de çocuk olmak

Raporu Cizre’deki çocuklar özelinde incelediğimizde şunlar öne çıktı:

* 16 Ağustos 2015 ile 18 Mart 2016 tarihleri arasından Cizre'de en az 38 çocuk yaşamını kaybetti.
* Bu süreçte çocukların düzenli sağlık kontrollerinin, aşılamalarının yapılmadığı görüşme yapılan tüm ebeveynler tarafından dile getirildi.
* Çocukların psikolojik olarak bu süreçten çok ciddi bir şekilde olumsuz olarak etkilendi.
* Yasaklar sırasında çocuklar hiçbir şekilde sokağa çıkamadılar. Çocukların günlük yaşam pratikleri kesintiye uğradı.
* Yasaklar sırasında, gıdaya ulaşım konusunda ciddi sıkıntılar yaşandı.
* Nur, Cudi, Sur ve Yafes mahallerinde çok fazla çocuğun evi ağır hasar gördü. Yıkılmış ya da hiçbir şekilde yaşanmaz hale geldi.
* Operasyon artığı mühimmatların sebep olduğu patlamalar mahallerde dolaşan çocuklar için büyük risk taşıyor.

“Niye evimiz tarandı?”

Sokağa çıkma yasakları ve ardından yaşanılanları nasıl algıladıkları üzerine çocuklarla yapılmış görüşmeler, öğretmen ve ebeveynlerin aktardıkları bilgilere göre edinilen gözlemler şöyle:

- Bazı çocuklar polisten özel olarak korkarken bazı çocuklar özel harekât polislerine karşı son derece korkusuzca ve aslında risk taşır şekilde meydan okur bir tutum içinde.

- Öğretmenlerden verilen bilgiler, çocukların örgüte katılım isteklerinin arttığı yönünde. Bu bilgi, polislerin yeniden saldırma olasılığına karşı çocukların evlerini korumak için daha iyi savaşma isteği taşıdıkları yönündeki beyanlarına dayanmakta.

- 10 yaşındaki çocuk “askerleri daha iyi, polisleri daha kötü kişiler” olarak tanımlamakta.

- 13 yaşındaki bir kız çocuğu yazılı olarak ; “Biz niye sürekli eve hapsedildik, niye evlerimiz tarandı, baskınlar yapıldı, canımıza kast edildi? Bizim batıdaki kardeşlerimizden farkımız nedir?” şeklinde görüşünü bildirdi.

“Okulumuz artık karargah”

Bazı okulların henüz boşaltılmadan karargah olarak kullanılması için hazırlık yapıldığı belirtildi. Ahmet El Cezire İlkokulu Müdürü, “Yasaklar başlamadan önce okul boşaltıldı, resmi evraklar yakıldı, sınıflara sobalar kuruldu, okulun ön cephesine keskin nişancılar için yerler yapıldı” dedi. Yapılan değişikliklerin, okulun açılmasına rağmen aynı şekilde durduğu gözlendi. Cudi Mahallesinde bulunan iki okulun “güvenlik gerekçesiyle” karakola dönüştürüldüğü bildirildi. 13 yaşındaki bir çocuğun beyanı, “Benim okulum karargah olarak kullanıldı. Burada sürekli sivil polisler dolaşıyor. Okulumuz artık karakol olacak” şeklinde.

Sokağa çıkma yasağının Cizre’ye etkileri:

Altın satılmazdı, satılır oldu

Sokağa çıkma yasaklarının ekonomik ve sosyal yapıyı nasıl etkilediğine ilişkin bir kuyumcunun anlattıkları şöyle: “Burada bir kadının küpesini, alyansını satması ayıptır, zuldür, satılmaz. Fakat bu yasaklar sırasında kadınlar gelip küpelerini, alyanslarını sattılar. Bir kadın küpesini satıyorsa mutlaka eşi daha önce ceketini satmıştır. Düşünün artık ekonomik sosyal hayatın ne hale geldiğini…”

Bodrumda “insan uzuvları” hala duruyor

“Cudi Mahallesi Bostancı Caddesi 23. numarada yer alan ev ve bodrum katında inceleme yapılmıştır. “Binanın ve bodrum katının insanların girişine kapatılmadığı, olay yerinde bulunması muhtemel delillerin muhafazası için herhangi bir tedbir alınmadığı” tespit edilmiştir. Odada fener kullanarak, “ateşli silah/patlayıcı ve insan bedenine ait olduğu düşünülen” deliller kayıt altına alındı.

Kaynak: Birgun.net