Savcılığın kendisinden 14 yaşındaki çocuğun 16 yaş büyük kişi ile evlendirildiği için açtığı davada sanık ve ailesi hakkında cinsel istismar suçunu ihlalinin 'Kaçınılmaz bir hata' sonucu gerçekleştiğini belirten mahkeme, tüm sanıkların beraatine hükmetti.

Savcılık, M.A.'nın küçük yaşta evlendirildiğini tespit edince, damat A.K., babası O.K. (50),mağdurun annesi F.E. (31) ve babası A.E.'yi de (38) soruşturmaya dahil etti. 2014 yılında hazırlanan iddianamede; 4 şüpheli hakkında 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı', 'Hakaret', 'Basit Yaralama' ve 'Tehdit' suçlarından 15 yıldan az olmamak üzere ceza istendi.

"YAŞINI BİLMİYORDUM"
İddianamenin kabulünün ardından damat A.K., babası O.K., mağdurun annesi F.E. ve babası A.E.'nin tutuksuz yargılaması Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. İfadesi alınan A.K. mağdur ile 2010 yılında gayrı resmi olarak evlendiklerini belirterek, "1 yıla yakın kendisi ile birlikte kaldım. Rızası ile birden çok kez ilişkiye girdim. Mağdur 20 yaşın üzerinde gösteriyordu. Evlendikten 3 ay sonra nüfustaki yaşını öğrendim. Ailelerimizin rızası vardı. Sonra biz mağdur ile anlaşamadık ve ayrıldık"dedi.

"DÜŞÜK YAPTIM, CEZA ALMA KORKUSUYLA HASTANEYE GÖTÜRMEDİ"
İfadesi alınan mağdur M.A. ise sanık ile 30 Eylül 2009 tarihinde Adana'da nişanlandığını belirterek, "Aynı gün kına töreni yapıldı. 1 gün sonra ise Diyarbakır'da düğünümüz oldu. 2 yıl gayri resmi şekilde evliliğimiz devam etti. 2010 yılında hamile kaldım. Çcuğumu evde düşürdüm. Yaşım küçük olduğu için eşim ceza alma korkusuyla beni hastaneye götürmedi. Bu süreçte sorunlar yaşadık. 2011 yılında ailem Adana'dan yanıma ziyarete gelecekti. Altınlarımı takmak istedim. Çekmeceyi açtığımda altınlarımın olmadığını gördüm. Eşime sorduğumda altınlarla babasına araba aldığını ve vermeyeceğini söyledi. Bu yüzden tartışma çıktı. Tokat atarak beni dövdü. Karakolu arayınca bana tekme atıp, kafama kül tablası fırlattı. 2011 yılında altınları aldıktan sonra tamamen ayrıldı. Şu anda başka biriyle evliyim. Şikayetçi değilim. Ancak düğünde ailemin taktığı altınları istiyorum. Bu konuda şikayetçiyim" dedi.



"DÜZENLİ TEDAVİ EDİLMELİ"
Yargılama sürecinde mağdur, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne sevk edilerek ruh sağlığına ilişkin rapor alındı. Raporda M.A.'nın maruz kaldığı cinsel istismar olayı nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu belirtildi. Raporda, mağdurun ilk cinsel ilişkiye girdiği tarihte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını yeterince anlamadığı belirtildi. Travma sonrası belirtilerin aylar, hatta yıllar boyu sürebileceği kaydedilen raporda, istismarın kalıcı olabilecek olası etkileri nedeni ile mağdurun düzenli takip ve tedavi edilmesi gerektiği kaydedildi.

SAVCI: YAŞ KONUSUNDA HATA OLMUŞ
Son duruşmada esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, sanık A.K.'nin mağdur M.A. ile evlilik yaparak, rızası dahilinde cinsel ilişkiye girdiğini belirtti. Olay tarihinde mağdurun yaşının 14 yıl 11 ay 27 gün olduğunu belirten savcı, M.A.'nın yaşı itibariyle hata oluştuğunu kaydetti. Bu nedenle sanıklara ceza verilmesine yer olmadığını vurgulayan savcı, diğer iddialar ile ilgili soyut ifadeler dışında kesin ve inandırıcı delil bulunmadığını kaydetti.

Kararını açıklayan mahkeme; sanıklar F.E., A.E., A.K. ve O.K.'ye 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' suçundan ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti. M.A.'nın gayrı resmi eşi A.K. hakkında 'Hırsızlık' suçundan beraat kararı veren mahkeme, 'Kasten yaralama' ve 'Hakaret' suçlarından açılan dosyaların da düşürülmesine hükmetti.

KAÇINILMAZ HATAYA DÜŞTÜKLERİ KONUSUNDA VİCDANİ KANT
Gerekçeli kararını açıklayan mahkeme, Türk Ceza Kanunu'nun 30'uncu maddesinde yer alan, "Fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz" hükmüne vurgu yaptı. Suç tarihi olan 2 Ağustos 2009 tarihinde halen 15 yaşını ikmal etmeyen mağdurenin gayrıresmi olarak evlendirildiğini kaydeden mahkeme, evliliğe sanıkların rızasının bulunduğunu belirtti.

Kararda, mağdurun suç tarihindeki bedensel gelişimi ve görünümü göz önüne alındığından, sanıkların cinsel istismar suçunu oluşturan kanun maddesinin ihlali konusunda kaçınılmaz bir hataya düştükleri vicdani kanaatine varıldığı kaydedildi.

Kararda, kaçınılmaz hataya düşen sanıklara ceza verilmesine yer olmadığına hükmedildiği belirtildi.

Kaynak: Birgun.net