NURCAN GÖKDEMİR [email protected]

CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Aykut Erdoğdu ile TBMM Genel Kurulu'nda tartışmalı görüşmeler sonrasında kabul edilen 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nu konuştuk. Recep Tayyip Erdoğan'ın terminolojiye kazandırdığı "demokrasinin durağa geldiğinde inilecek bir tren” olduğu deyimini anımsatan Erdoğdu, "Dillerinden hiç düşürmedikleri milli irade ve parlamenter demokrasinin temeli olan bütçe hakkı gibi çok önemli kavramların da tıpkı demokrasi gibi AKP için bir anlam ifade etmediğini bu yılki bütçe tartışmalarında da net biçimde gördük" diyor. Erdoğdu, bütçeye ilişkin sorularımıza şu yanıtları verdi.

>> Sadece bütçe tasarısı değil Kesin Hesap Kanunu'nu da görüştünüz. AKP hükümetinin "kesin hesabı" gerçekçi miydi?
Sayıştay Başkanlığı TBMM adına denetim yapan Anayasal bir kuruluş. Tüm milletvekilleri adına denetim yapıyor, hükümet adına değil. Yürütmenin kanunlarla verilen mali yetkiyi ne şekilde kullandığını inceliyor.

Bu yıl Sayıştay’dan gelen raporların içi bomboş. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek bilmem kaç yüz tane Sayıştay raporunun Meclis’e gönderildiğinden bahsediyor ama içinde hiçbir şey yazmadığına değinmiyor. Sayıştay’ın bakanlıklara ilişkin raporları ön ve arka kapaklar dahil genellikle 7-8 sayfa. İlk 6 sayfası her raporda kelimesine kadar birbirinin aynı ve tekrar eden ifadeler. Son paragrafta “TBMM’nin bilgisine sunulacak bir şey yoktur” babında bir iki ifade içeriyor. Düşünün bu ülkenin Başbakanlığı 2014 yılında Meclis’ten 900 Milyon lira ödenek almış, yıl bittiğinde harcadığı para 2.3 Milyar TL olmuş, yani 1.4 milyar lira fazladan harcama yapmış ama Sayıştay’ın Başbakanlık denetim raporunda tek bir kelime açıklama yok. Ne anladım ben o denetimden!

Dahası; incelemelerde, Sayıştay’ın kendisinin yapması gereken türden yargılamalar veya adli yargıyı ilgilendiren, Cumhuriyet Savcılığı'na bildirilmesi gereken türden usulsüzlükler varsa bunları da ilk aşamada Meclis’e bildirmiyor, “daha sonra göndereceğiz, yargıya esas raporumuzda görürsünüz” diyerek geçiştiriyor. Muhalefetin hükümetin usulsüzlüklerini başka nasıl görmesini beklersiniz?! Bu iş demokrasilerde Sayıştaylar eliyle olur. Demokrasiye saygısı olan hükümetler Sayıştaylara el uzatmaz. Bizde durum tam tersi. “Ey Kılıçdaroğlu, ey ABD” derken olay geldi “Eyy Sayıştay”a kadar dayandı. Neden? Çünkü artık mızrak çuvala sığmıyor!

Sayıştay usulsüzlüğü yakalamış, rapor tutmuş, failleri yargıya göndermiş ama Meclis’e gelen raporda tek kelime bilgi yok! Bu nasıl demokrasidir! Yargılamaya ilişkin raporun bilahare gönderileceği yazıyor. Daha hiç gelmedi. Tek satır bilgimiz olmadı.

ÖRTÜLÜ BÜTÇE
>> AKP hükümetleri döneminde geçmiş yıllarda kıyaslandığında "örtülü bütçe" diye isimlendirilebilecek bir uygulamanın giderek yaygınlaştığını görüyoruz. Bütçe içinde bütçe olarak görülen bir E Cetveli uygulaması var...
E Cetveli sorunu kronikleşti. Bütçelerin ekinde cetveller olur. Bizde de 14 tane cetvel var. Bunlardan biri de 95 madde içeren E cetveli. Esas itibariyle ayrı bir bütçe kanunu oldu. Normalde Hazine’nin bütçenin uygulamasını ilgilendiren birkaç maddesi için kullanılırdı. Bu yıl bütün devleti buraya doldurdular. En önemlisi de 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa aykırı biçimde bakanlıklara harcama yetkisi veren hükümler. Türkiye 2001 yılındaki kriz ortamına kamu maliyesindeki disiplinsizliklerden geldi. Kriz Türkiye’ye çok şey öğretmişti. Şimdi bu kazanımlar AKP tarafından birer birer yok ediliyor. E cetveli bunun en iyi örneği. Harcamanın bütçe dışına çıkması, denetimden kaçırılması, Bakanların keyfe keder harcama yapması AKP’nin kısa vadede çok hoşuna gidiyor belki ama olan ülkeye olacak!
Eski alışkanlıklar yeniden sahne almaya başlıyor, bu beni çok endişelendiriyor. Eskiden kanunlarda “…bu işlemler Sayıştay Kanunundan, Devlet İhale Kanunundan, Muhasebe-i Umumiye Kanunundan muaftır…” ifadesine çok sık rastlardık. Hükümetler çok severdi bu türden disiplinsizlikleri. Şimdi AKP’de de aynı havayı çok görüyorum. Uzun zamandır rehavet içindeler, yokuş aşağı gidiyorlar, beraberlerinde de Türkiye’yi sürükleyerek…

‘BÜTÇE HAKKININ GASPI’
>> Bir diğer konu Ödenek Üstü Harcamalar konusu...
Ödenek dediğiniz şey halkın parlamento eliyle kullandığı bütçe hakkının yasadaki karşılığı. Yani hükümete verilmiş, sınırları çizilmiş bir yetki. Bunu aşması parlamentonun bütçe hakkının gaspı anlamına geliyor. Hangi işe ve hangi kesime ne kadar harcama yapılacağı, hangi faaliyetlerden ne kadar vergi toplanacağı, açık oluşursa bunun nasıl finanse edileceğini tespit yetkisi Meclis’tedir. AKP 2009 yılında bir hukuk skandalına imza atarak memur maaşları için kullanılması gereken ödeneği yandaş müteahhitlere kullandı. Bunu da Sayıştay tespit etti zaten. Personel ödeneğinden 14 milyar lirayı alıp önce Yedek Ödeneğe koymuş, buradan da dağıtmış. Yıllardır da bu işlem aynı şekilde tekrar ediyor. Hatta Sayıştay “Yedek Ödeneğin başlangıcını gösteriyorsunuz ama yılsonunda Yedek Ödenek 30-40 katına çıkmasına rağmen Yedek Ödeneğin yıl sonu gerçekleşme rakamını gizliyorsunuz” diye hükümeti uyardı birkaç yıl.

Yıl bitip de Sayıştay hesapları denetlediğinde ortaya çıktı ki personel ödeneğinde olağanüstü bir sapma var. Tabii memur maaşlarının ödenmemesi gibi bir durum devlette düşünülemediği için ödenek olmamasına rağmen maaşlar ödenmeye devam edilmiş. Sanki bütçenin maaş kaleminde ödenek üstü harcama yapılmasına izin veren bazı yasal kurallar varmış gibi kamu kurumlarının maaş kaleminde ödenek üstü harcama yapmaya mecbur bırakmışlar; Sonuçta da bu ödenek üstü harcama oluşmuş. Bu keyfilik, bu hukuksuzluk 2009 yılından bu yana ciddi rakamlarla devam ediyor.

"MÜTEAHHİTLERE VERDİLER"
>> Teoride bütçe sapması olağan kabul edilmektedir. Türkiye bütçesindeki sapmalar için aynı şey düşünülemez mı?
Bütçe bir tahmindir. Sapma olması normaldir. Kesin Hesap da zaten biraz da bunun için vardır. 10 beklediğiniz vergi 11 gelir, 20 dediğiniz harcama 21 olur, bunlar makul gerekçelerdir. Ancak Meclis’ten maaşlar ödensin diye verilen harcama yetkisinin, müteahhitlere verilmesi akıl alacak iş değildir. Yatırım ödenekleri tespit edilirken zaten müteahhitler için de bir öngörü yapılıyor. Bu ödenek üstü harcama gizliden yapılanı. Çok sonra ortaya çıkıyor ve Meclis’teki sandalye çoğunluğuna güvenerek yasayla aklanıyor.
Özetle; bütçe bir tahmindir. Gelir öngörüleri tutmayabilir, harcamalar beklenenin üzerine çıkabilir. O zaman ek bütçe yaparsınız. Getirirsiniz Meclis’e teklifinizi. İstediğiniz ödeneği alırsınız. Halk da bilir bütçe neden saptı, nereden saptı, niye saptı diye! Her fırsatta milli iradeye saygıdan bahseden AKP 2009 yılında icat ettiği bu hukuksuzluğu o yıldan bu yana istikrarlı biçimde devam ettiriyor. Bu yıl da var aynı durum. Rakam 12 milyar bu kez. Yine memur maaşlarından alıp eşe-dosta dağıtmışlar.
Tabii burada Sayıştay’ın da iki çift laf etmesi lazım. Ödenek üstü harcamanın ne kadarı kanunen kabul edilebilir nitelikteki harcamalar, ne kadarı değil buna ilişkin bir görüş belirtmiyor. Yol göstermesi lazım. Bunu söyletmeyerek Sayıştay’a da topu taca attırıyorlar. Sayıştay denetçileri 2012 yılında “tamamlayıcı ödenek verilmemesi gerekir” diyerek ödenek üstü harcamanın TBMM tarafından reddedilmesi gerektiğine dair Sayıştay Genel Kurulu’nda görüş belirtmişlerdi ancak bu ifadenin hükümeti kızdıracağı düşünülmüş olmalı ki Meclis’e gelen halinde ifade “Tamamlayıcı ödenek verilip verilmemesi konusu TBMM’nin takdirindedir” şeklinde törpülenmişti. Normalde “Sayıştay’ın bu ödenek üstü harcamanın şu kadarı yasal değildir, dolayısı ile kabul edilmemelidir” diye görüş vermesi lazım. Sayıştay bunu yapmıyor, bunun yerine “Tamamlayıcı ödenek verilip verilmemesi konusu TBMM’nin takdirindedir” diyor. Halbuki biz biliyoruz ki 5018 sayılı Kanun uyarınca Yedek Ödeneğin yıl sonu miktarı (bazı istisnalar hariç) genel bütçe başlangıç ödeneklerinin yüzde 2’sinden fazla olamaz. Yıllardır bu yüzde 2'lik yasal sınır hiçe sayılıyor.


***

‘Bakana olağanüstü yetki’

>>Maliye Bakanı'na olağanüstü yetkiler veren yasanın 6'ncı maddesinin AKP hükümetleri dönemindeki kullanma şekliyle ilgili neler söylenebilir?
Bu, az önce bahsettiğim ve geçiş ödeneği olarak kullanılan Yedek Ödenekle ilgili sınırların aşılması, buradan hareketle ödenek üstü harcama yapılması hususlarıyla doğrudan ilgili bir madde. Maliye Bakanına, hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın, neredeyse 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesini bütünüyle ortadan kaldırıp, istediği şekilde yeniden yapma yetkisi veren bir madde. AKP 5018 sayılı kanunu da, Anayasa’yı da, bütçe kanunlarını da hiçe sayıyor. Bu maddeye rahatlıkla “yasama organının bütçe hakkını yürütme organının ortadan kaldırması maddesi” de diyebiliriz.

Son olarak; ödenek üstü harcama kadar tamamlayıcı ödenek verilmemesi durumunda ne olurdu? Yani ödenek üstü harcamayı TBMM’nin kabul etmemesi nasıl sonuç doğururdu? O harcamanın yetkisiz bir harcama olduğu tescil edilmiş olurdu, o harcamayı yapan kimse ceza alırdı, o harcamayı yapana zimmet çıkartılırdı. Kamunun parası bütün dünyada nasıl korunuyorsa bizde de öyle korunmuş olurdu. Siyasi iktidarın yasadışı talimatını kamu görevlisi yerine getirmemiş olur, TBMM’nin bütçe hakkı korunmuş olurdu. İşte AKP yıllardır tam da bu noktaya ateş ediyor. Suçu talimatla memura işletip gerekirse kanunla kurtarıyor. Denetçi yakalarsa araya koyduğu kurullarla ve makamlarla bunu bertaraf ediyor. Ama hiçbir şey için geç değil. Hukuksuz yapılan her harcamanın hesabını soracağız.

Kaynak: Birgun.net