SEBAHAT KARAKOYUN / [email protected]
@ssenyaprak

CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, hükümetin Türkiye’nin notunu düşüren Moody’s’in uyarılarını dikkate almak yerine, “Rapor siyasi, piyasaları etkilemedi” diye savunmaya geçtiğini belirterek, önlem alınmazsa ekonomiye maliyetinin yüksek olacağını söyledi.

Selin Sayek Böke, bir grup gazeteciyle parti genel merkezinde yaptığı sohbette, kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi ve yaşanan tartışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “Moody’s ve benzeri kuruluşların başka ülkelere yatırım yapan sermaye kuruluşları ile öngörülerini paylaşan, onları gözeten kuruluşlar” olduğuna dikkati çeken Böke, “İktidar böyle bir raporun ardından ‘siyasi’ değerlendirmesi yapmakla yetinmek yerine aksini verilerle ortaya koyabilmelidir” dedi.

Raporun Türkiye’ye yönelik bir baskı unsuru olarak kullanılmak istendiği değerlendirmelerine ilişkin, “Bu kuruluşların verdiği kararların içerisinde siyasi kaygılar bulunabilir. Ama bu o kurulların teknik değerlendirmelerini göz ardı etmeyi haklı kılmaz” diyen Böke’nin açıklamaları özetle şöyle:

Üç yıl önce ‘siyasi’ demediler

Bundan üç yıl önce kredi notu artırıldığında o zamanın bakanları “işimizi o kadar iyi yapmışız ki notumuzu yükselttiler” derken, hiç kimse “bu kararlar siyasi olabiliyor” açıklaması yapmamıştı. O dönemde verilen kararda da siyasetin rolü vardı bu kararda da var. Türkiye her geçen gün çok daha dışarıya bağlı bir konjonktür içinde. Ülkedeki kurumsal yapı sadece uluslararası kuruluşların değerlendirmelerine göre kötülemiyor, kendi tarihine kıyasla da hızlanarak kötüleşiyor. Hükümetlerin şikâyet etme değil önlem alma gibi bir yükümlülüğü var.

Hükümet ülkenin altı yılını çaldı

Uluslararası deneyimler gösteriyor ki bu tür not düşüşlerinden sonra yeniden yatırım yapılabilir noktaya gelmek ortalama altı yılı buluyor. Hükümet bu sonuca yol açan yönetim biçimiyle ülkenin altı yılını çaldı. Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu düşürmesinin ardından yapılan açıklamalar siyasi ciddiyetsizliğin göstergesi. Ekonomik olarak işlerin iyi gitmediğini, Moody’s’ten çok önce mevcut verilere dayanarak söylemiştik. Türkiye’de 6 milyon işsiz var, vatandaşın yüzde 68’inin kredi kartı ya da ihtiyaç kredisi borcu var. Konut kredisini eklerseniz durum daha da kötüleşiyor. Müthiş yoksulluk, gelir adaletsizliği var. En zengin yüzde 20 ile en fakir yüzde 20 arasındaki fark 8 katın üzerinde. 2011’ den beri özel sektör yatırımları yapılmıyor. Moody’s’in bize bizi şikâyet etmesine gerek yok.

Maliyeti yüksek olur

Moody’s’in notuna bakarak karar verilen yatırım türü zaten bizim hayalini kurduğumuz ekonomide ihtiyaç duyulan yatırım türü değil. Sıcak parayı değil üretimi esas alan yatırım modeli önemli. Ekonomiyi finansal kurumlar üzerinden değerlendirmek siyaseten çok sığ bir yaklaşım. Hükümeti uyarmak istiyorum, ‘piyasalar etkilenmedi, kimse finansal kuruluşları dikkate almıyor’ yaklaşımı bugün ortaya çıkmamış olsa da bir süre sonra daha yüksek maliyetlerin ortaya çıkmasına yol açabilir.

Mehmet Şimşek muhalefet gibi

İktidarda olanlar iş yapmakla yükümlü. Ancak bakıyorsunuz çözüm üretmekle yükümlü bakan Mehmet Şimşek, muhalefete kendi arkadaşlarını şikâyet ediyor, ‘Bu reformlar olmazsa Türkiye’de işler iyi gitmeyecek, 2023 hedefleri yakalanamayacak’ diyor. Şimşek tespit yapmakla değil bu durumu düzeltmekle yükümlü. Buyursun gelsin bizde nasıl düzeltileceğine ilişkin reçete hazır.

Türkiye’yi paket yılgını yaptılar

Ekonomiyi ihtiyaç duyanın ağzına bir parmak bal çalmaya yönelik bir yaklaşımla düzelteceğini düşünmek başlı başına sorunlu bir yaklaşım. Bu iktidar Türkiye’yi paket yılgını yaptı. Endişem o ki önümüzdeki günlerde yeni yeni paketler gelecek. Ancak bunlar çözüm değil. Tüketimi canlandırarak ekonominin rahatlatılacağını düşünmek başlı başına sorunlu bir yaklaşım. Yatırım için olmazsa olmaz koşul, teşvikten önce güvendir. Yaşam iklimi yoksa yatırım iklimi de olmaz.

Kaynak: Birgun.net