Türkiye’nin yakın tarihi o kadar “sıcak” gelişmeler yaşıyor ki, onu iyi ifade etmek için “cehennem ateşi” benzetmesi yanlış olmaz.
15 Temmuz 2016 günü ülke bir askeri darbenin eşiğinden döndü. Kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” adını layık gören dini bir cemaate mensup askerlerin girişimi yürekleri ağızlara getirdi. Yurtta Sulh diye işe koyulanlar, sivilleri öldürdüler, TBMM’yi bombaladılar, köprülerin başını tuttular, TRT’yi ve CNNTürk’ü bastılar…
Şimdiye kadar yaşanan ve yarım kalmış bütün askeri darbelerin ilk günlerinden fazla insan öldürdüler. Eski darbeler katliamları daha sonra yapmak üzere “kansız darbe” yaftasıyla yola çıkarlardı. Bunlar işe silahlarla, tanklarla, uçaklarla başladılar.
Ama TRT’den okuttukları bildirinin altına bu imzayı attılar:
“Yurtta Sulh Konseyi!”
Yakından tanımış olanlar “eğer Can Baba hayatta olsaydı” diye düşündüler:
-Mutlaka ‘Yurtta Osuruk Konseyi’ derdi bunlara!
Can Yücel Ağustos ayında yaşadı. 21 Ağustos 1926’da doğdu, 12 Ağustos 1999’da öldü. 1 ve 2 rakamları yer değiştirip, araya da 73 yıl koyunca ortaya çağlar boyu yaşayacak olan koca bir şair çıkıyor.
Sanatçılar için “ölümsüzlük” nitelemesi çokça yapılır. Bunu hak edenlerin başında şairler gelir. Küçük bir dizesi yüzyılları aşıp yeni zamanlara ulaşır onların. Can Yücel de ölümsüzdür!
O ne zaman yazarsa yazsın şiirleri hep genç ve hep yeni olarak kaldı.
Aydın Çubukçu, Can Yücel’in “Portreler” adlı şiir kitabına yazdığı önsözde diyor ki:
“Şiirlerinde gölge-ışık oyunları gibi kelimeleri ustaca kullanışına bakarak, dıştan görünmeyen özellikleri anlatan portreler diye adlandırabiliriz. Zaten anlattığının içini anlatırdı daha çok…”
Çubukçu, onun anlatım gücünün kaynağını anlatırken de şöyle diyor:

“Kimi heveslilerin ‘ben de yaparım’ diyebileceği kadar kolay, basit, sıradan çağrışımlardır sanki.”
Sonra da “sen öyle san” dercesine devam ediyor:
“Herkesin kolayca ifade edebileceği özelliklerin, çarpıcılığının sırrı Can Yücel’in derin birikiminde ve bunun üzerine kurduğu bilgeliğindedir!”
Yarın 12 Ağustos 2016. Can Baba’nın Datça’dan sonsuzluğa uğurlanışının on yedinci yılı. Sanatçıların en vefalı dostu Nevzat Metin ile yakın arkadaşı Doğan Yalçınkaya Can Baba’nın mezarı başında (saat: 11.00) bir anma ve ardından aynı akşam Uluslararası Knidos Kültür ve Sanat Akademisi’nde (UKKSA) dostları ve sevenleriyle birlikte Yakaköy’deki merkezinde etkinlik düzenlediler.
O gece tiyatro sanatçısı Kemal Kocatürk de kendi yazdığı “Can” oyunundan bir bölüm sahneleyecek. Kemal Kocatürk tam da Can Baba’nın sunturlu dizelerinde anlatabileceği bir durumun içinde bulunuyor. İstanbul Şehir Tiyatrolarında beş arkadaşıyla (Sevinç Erbulak, Mahberi Mertoğlu, İrem Arslan, Arda Aydın ve yönetmen Ragıp Yavuz) birlikte açığa alındı. Dinci darbenin ardından ilan edilen dinci OHAL kapsamı içinde soruşturulacaklar.
Hayatları militarizme karşı mücadeleyle geçmiş solcu sanatçıları dinci darbenin içine sokuşturma gayretlerini görünce, ağız dolusu sövgüyü iki satırda dizeleyiveren Can Baba’yı anıyoruz:
-Can Yücel’i olan ihtiyacımızı bu sıcak ağustosta daha çok hissediyoruz!

***

Edebiyat Nöbeti

İki ayda bir yayınlanan Edebiyat Nöbeti adlı Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi son sayısıyla 1 yaşını doldurdu. Derginin bu ayki kapağında 24 Temmuz 2011’de yitirdiğimiz İzmirli şair Didem Madak yer alıyor.
Edebiyat dergileri genellikle İstanbul ve Ankara merkezli olarak yayın hayatlarını sürdürürler. Sanat ve kültür büyük şehirlerde yaşayabilirmiş gibi bir algı vardır. Oysa gerçek böyle değil. Anadolu’nun pek çok yerinde yerel yayın organları bu alanın özel ürünlerini verebiliyorlar.

Edebiyat Nöbeti de Samsun’un Bafra ilçesinde yayınlanıyor. Elbette zor bir iş… Ama çok saygıdeğer olduğunu teslim etmeliyiz. Zaten derginin kaptanı Celal Karaca da bunu dile getiriyor: “Anadolu’da yayınlanan bir edebiyat dergisi için 1 yılı tamamlamak önemli bir aşamadır!”

Askerlik yapanlar bilir en kötüsü tel boyu nöbetidir. Bundan daha kötüsü ne olabilir derken, 15 Temmuz’un ardından Demokrasi Nöbetleri geldi. Böylesi nöbetlerden içi daralanlara nefes olabilecek sağlıklı bir yayın organı var:

Edebiyat Nöbeti!

Not: Dergi büyük şehirlerde merkezi kitapevlerinde bulunabiliyor. Direkt iletişim: 0536. 747 15 31 Celal Karaca.
https://ssl.gstatic.com/ui/v1/icons/mail/images/cleardot.gif

Kaynak: Birgun.net