Türkiye ekonomisi 2015 yılını 32.2 milyar dolar cari açıkla kapattı. Bu, kriz yılı 2009’dan bu yana en düşük açık rakamı. 2014 yılına göre de, cari açık 11.4 milyar dolar gerileme kaydetti. Öyleyse herkesin sevinmesi gerek. Zaten IMF de son Türkiye raporunda cari açığın GSMH’nin yüzde 44’ü civarında gerçekleşeceğini tahmin ettiğini vurguladı.

Gerçekten de geçen yıllarla karşılaştırılırsa göreceli olarak bir gerileme söz konusu. Yine de 32 milyar doların üzerinde bir ödemeler dengesi açığı, net olarak dış aleme bu miktarda bir yükümlülük artışı demek. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’nin zaten pek de yüksek olmayan yatırımlarını finanse etmek için kendi tasarruflarının yetmediğini, yabancıların tasarruflarına ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.

Geç bu teorik açıklamaları, cari açığın bir yıl içerisinde bu denli daralması küçümsenecek bir sonuç mu? diyenler çıkabilir. Rakamların ayrıntılarına indiğimizde, 2014’te 79.9 milyar dolar olan dış ticaret açığının, 2015’te 63.6 milyar dolara inerek 16.3 milyar dolar daraldığını görüyoruz. İthalat içerisindeki enerji faturası ise 54.9 milyar dolardan, 37.8 milyar dolara inmiş. Çünkü petrol ve doğalgaz fiyatları öngörülenden de hızlı gerilemiş. Dolayısıyla, enerji faturası 17.1 milyar dolar gerilemeseydi, cari açık eksilmek bir yana 0.8 milyar dolar artacaktı. Kısaca, cari açıkta yapısal bir düzelme gözlemlemek şöyle dursun, bozulmanın devam ettiğinin altını çizmek zorundayız. Eğer 2016’da petrol fiyatları toparlanırsa, korkarız ki cari açık tekrar fırlayacak.

Sorun cari açığın finansmanında
Bir zamanlar cari açık sorununu dile getirenlere, “finanse edebildiğimize göre sorun yok” cevabı verilirdi. Şimdi ise açık bir ölçüde kapansa da, bu miktarı bile finanse edemez hale geldik.



İsterseniz 2015 rakamlarını gözden geçirelim. 2015 cari açığı 32.2 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Diğer bir ifadeyle Türkiye’nin geçen yılki tüm döviz gelirleri, tüm döviz harcamalarının bu kadar gerisinde kalmış. Ne var ki bu açığın finansmanı için sadece 10.7 milyar dolar kayıtlı dış kaynak sağlanabilmiş. Halbuki fazla geri gitmeyelim , 2013’te 63.6 milyar dolar gibi yüksek bir cari açık söz konusuyken bunun çok ötesinde, 70.8 milyar dolar sermaye akışı gerçekleşmişti.

Peki aradaki fark nereden gelmiş? 11.8 milyar dolar Merkez Bankası rezervi tüketilmiş. Başka bir deyişle cepten para harcanmış. Net hata ve noksan kalemi de, 9.7 milyar dolar kaynağı bilinmeyen para girişine işaret ediyor. Bu bir kalıntı rakamı. Açık ki, sadece kayıt hata ve eksikleriyle açıklanamayacak montanda bir fon akışı söz konusu. Muhtelif dedikodular dolaşımda bulunsa da, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş bile, “Bavul ticareti olabilir” tarzı rivayetlere rağbet etse de, kesin bir açıklama getirmek olanaklı değil. Sadece, “geldiği gibi gidebilecek” istikrarsız bir paranın söz konusu olduğu ortada.
2015’te kaba taslak, cari açığın ancak üçte biri finanse edilebilmiş. Alt kalemlere indiğimizde, 2015’te yabancıların 2.4 milyar dolar hisse senedi, 9.4 milyar dolar kamu kağıdı sattıklarını görüyoruz. Kısaca portföy yatırımı yapan yabancılar 2015’te büyük miktarda çıkış yapmışlar. 2014 sonunda 142.6 milyar dolar olan yabancı portföyü, satışlar yanında kur ve değerleme etkisi de gözönüne alınırsa, tam 37.3 milyar dolar gerileyerek 102.3 milyar dolara inmiş. Doğrudan yatırımlar kanalıyla, yaklaşık 4 milyar doları gayrimenkul alımı olmak üzere net 11.5 milyar dolar fon girmiş. Aradaki fark, büyük ölçüde yabancı bankalardan borçlanma yoluyla karşılanmış.

Son haftalarda Avrupa bankaları başta olmak üzere küresel finans kurumlarının yaşadığı sarsıntı hatırlanırsa, 2016 yılı ödemeler dengesinin finansmanı açısından çok zorlu geçebilir. Mevcut kredilerin yenilenmesi ve yeni borçlanmalarda ciddi sıkıntı yaşanabilir. IMF raporunda da dikkat çekilen reel şirketlerin 174 milyar dolar açık pozisyonu ekonominin başını ağrıtabilir.

Aralık’ta rezervler iyice eridi
Gelelim 2015 Aralık rakamlarına; yılın son ayında cari işlemler açığı 2014’e göre 1.6 milyar dolar azalarak, 5.1 milyar dolar oldu. Yıl içindeki genel trende paralel, hisse senetlerinden 417 milyon dolar, borç senetlerinden 1435 milyon dolar çıkış yaşandı. Doğrudan yatırımlar ve krediler de bu çıkışı karşılayamayınca finans hesabı 440 milyon açık verdi. İşin kötüsü net, hata noksan da 1120 milyon dolar eksi verdi. Asıl endişe veren konu, rezervlerin tam 6647 milyon dolar eksilmesi. Evet yanlış duymadınız; 5.1 milyar dolar cari açık verildiği bir ayda, tüm açık rezervlerden karşılandığı gibi, bir de üstüne 1.6 milyar dolar daha Merkez Bankası’nın kasalarından eksilmiş.

Bu süreç devam ederse Türkiye ekonomisinin vay haline…


Kaynak: Birgun.net