Can Uğur / M@canugur1987

Ankara Kızılay’da 37 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan saldırının yankıları devam ediyor. Pazar günü gerçekleştirilen katliamın ardından dün yaşamını yitirenler toprağa verildi. Cenaze törenlerinde saldırıya ve AKP’ye büyük bir öfke vardı. Saldırının üzerinden geçen süre zarfında eylemin kendisinin ortaya çıkardığı tabloya göre bir arada yaşam zeminleri büyük zarar görürken halkın meşru ve demokratik talepleri de ciddi biçimde daralıyor. Saldırının yarattığı etkiyi Prof. Dr. Korkut Boratav, Haziran Hareketi Türkiye Yürütmesi'nden Gamze Yücesan Özdemir ve EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan’a sorduk. Üç isim de bu saldırının toplumdaki milliyetçi dalgayı beslediğini belirtirken, AKP ve Erdoğan rejimine karşı mücadelenin halkı esas alan biçimde yürütülmesi gerektiğini ifade etti.

Prof. Dr. Korkut Boratav

Suruç Katliamı’ndan sonra PKK’nin silahlı ayaklanmaya yönelmesi Türkiye toplumunu derinden sarsan bir dönüşüm anlamına gelmiştir. Bunu çeşitli kanatlardan dillendirenler de oldu. Bu tarz eylemler bir arada yaşam zeminlerini daraltıyor. Türkiye toplumuna ciddi bir zarar veriyor. Kürt hareketinin özyönetim ilanını eyleme geçirerek kentlere silahlı hareketi taşıması Türkiye toplumuna çok ağır bir fatura çıkartmıştır. Kasım seçimlerini de etkilemiştir bu durum. AKP’nin iktidara yürümesinin de önünü açmıştır. Bu saldırılar sonrasında toplum ciddi biçimde çalkalanıyor. Milliyetçi sloganlar her yere yayılmaya başlamıştır. Bu durum giderek Kürt karşıtı bir noktaya da varacaktır maalesef. Hükümet IŞİD’i görmezden geliyor ve PKK’yi öne çıkartıyor bu bilinen bir gerçek ancak bu saldırılar yüzünden toplumda ciddi bir milliyetçileşme dalgası ya da milliyetçilikten medet umma hali doğmuştur.

HAZİRAN Yürütmesi Gamze Yücesan Özdemir:

İnsanlarımız Sur’da, Cizre’de, Kızılay’da yaşamını yitiriyor, bu ölümler halkları birbirine düşmanlaştırıyor. Kızılay’daki saldırıda masum insanlar yaşamını yitirmiştir. Halklar arasındaki milliyetçi yönelimleri güçlendirmenin ötesinde bir anlam taşımayan bu tarz saldırılar bir arada yaşam zeminlerini giderek daraltırken, AKP’nin faşizan politikalarını güçlendirmektedir. AKP cephesinden yapılan açıklamalar da bunu doğrular niteliktedir.

Erdoğan ve AKP rejimi kendi siyasi ikbali adına ülkeyi bir kan gölüne çevirmeyi göze almaktadır. Erdoğan ve AKP, halkları birbirine düşmanlaştırmakta, kandan beslenmekte, toplumu “Ya başkanlık ya kaos” diyerek şantaj ve tehditle teslim almaya çalışmaktadır.

EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan:

Bu tarz terör eylemlerini kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Bu tür terör eylemlerinin halkın demokratik taleplerini beslemediğini açıkça söylememiz lazım. Saldırılar iktidarların hegemonyasını güçlendiriyor. Nitekim hükümet buna benzer saldırıların hemen ardından güvenlikçi politikaları devreye sokacağını duyuruyor ya da bunlara zemin hazırlıyor. Mevcut hak ve özgürlükler bu saldırıların ardından ciddi biçimde daralma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor ve hedef oluyor. Erdoğan’ın ya terörden yanasınız ya bizden yanasınız ikilemi de bu sıkıştırmanın bir ürünüdür aslında. Şunu açıkça söylemek isterim ki; biz ne devlet teröründen ne de başka terör eylemlerinden yana tavır almak zorunda değiliz. Halkın demokratik taleplerini ifade edebileceği zeminleri genişleten tarz ve tutumlardan yana olduğumuzu açıklamak isteriz.

Aygün’den Bayık’a üç soru

CHP eski Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün, sosyal medya üzerinden saldırıya ilişin KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık'a üç soru yöneltti:

Cemil Bayık, Times'a, 'Türkler Kürt kentlerini yağmalayıp yıktılar, intikam hisleriyle doluyuz, gerillalarımıza intikam çağrısı yapıyoruz, her emir meşrudur' demiş.

Birincisi, 'Kürt kentlerini yağmalayıp yıkan' Türk halkı değil, AKP ve onun polis örgütü ve askeri liderliğidir. Yoksul ve kardeş Türk halkını zan altında bırakamazsınız.

İkincisi, AKP Sur'da masumları katlediyor diye, siz Ankara'da ODTÜ'lü öğrencileri, dershaneye giden liselileri, kadınları, çocukları mı katledeceksiniz? O halde, siz AKP'yi taklit ediyorsunuz.

Üçüncüsü, 'İntikam', 'Her eylem meşrudur' sözlerinizle, siz Kürt sorununa çözüm mü arıyorsunuz, yoksa 7 Haziran'da Saray'da planlanan Türkiye'nin kaosa sürüklenmesi senaryosuna katkı mı yapıyorsunuz?

Kızılay'daki saldırı Sur'da yapılandan bin kat daha vahşidir, büyük bir insanlık suçudur.

Kaynak: Birgun.net