ÖMÜR ŞAHİN KEYİF / [email protected]

ABD’nin Wisconsin eyaletinde, Başkanlık seçimleri için yapılan önseçim, Demokratlarda da Cumhuriyetçilerde de yarışın önde gidenlerinin yüzünü güldürmedi.

Demokratlarda, ‘demokratik sosyalistim’ diyen Vermont Senatörü Bernie Sanders, Cumhuriyetçiler'de ise, partinin merkez yönetimi tarafından canhıraş desteklenen ve elinden İncil’i, dilinden bombardımanı eksik etmeyen Teksas Senatörü Ted Cruz kazandı.

Cumhuriyetçilerin şimdilik zafere en yakın görünen adayı emlak devi Donald Trump’a partinin merkez yönetimi içinde büyük bir muhalefet örülüyor. Trump’ı geri düşürmeye çalışan çok sayıda kampanyayı finanse eden ağır toplar, tabanlarını Trump’ı ezmeye çağırsa da bu geri tepiyor.

Aynadaki aksi
Tüm dünya Donald Trump’ı; kavgacı uslubu, ayrımcılığı, basın mensuplarına düşmanlığı ve saygısızlığıyla tanınıyor. Kendisi bu uslubu nereye taşıdığını, geçenlerde kampanya yöneticisi gazeteci tartaklamaktan gözaltına alınınca ettiği ‘kalem bomba olabilirdi’, sözleriyle de göstermiş durumda.

Cumhuriyetçi Parti’nin Trump’ı yarışın dışına atma hevesinin sorumlusu, bu özellikleri değil. Zaten merkez, Trump’a karşı, onun aynadaki aksi olabilecek Cruz’u destekliyor. Cruz özellikle Ortadoğu ve göçmen politikalarında Trump’ı aratmazken, geçen ay Trump’ın karısı Melania'nın çıplak fotoğraflarından afiş yapıp, 'bakın bu insanlar Beyaz Saray’a yakışmıyor', derken, ayrımcılık konusunda Trump’la yarışabileceğini kanıtladı. Trump’tan aynı şekilde ayrımcı olan bir yanıt da aldı.

Amerikan Üniversitesi’nden Profesör Allan Lichtman’dan Ohio önseçimi öncesi, Cumhuriyetçilerin Trump’ı neden istemediklerini açıklamasını rica etmiştim. İki neden saymıştı Lichtman: Bir, kontrol edilmesi zor; iki, öngörülemez biri.

Cumhuriyetçiler’in evi

Delege tablosunu çok değiştirmeyecek olsa da Wisconsin eyaleti, Trump-Cruz yarışı için önemliydi. Neden? Çünkü Wisconsin, partinin hatırı sayılır isimlerden, Yönetim Kurulu Başkanı Reince Priebus, Temsilciler Meclisi’ndeki Sözcü Paul Ryan ve Vali Scott Walker’ın evi. Bu önseçimin, geride bıraktığımız aylarda Trump’a karşı birleşme çağrısı yaparak adaylık yarışından çekilen Walker’ın ‘intikamı’ olması bekleniyordu. Paul Ryan’ın ise Trump’a ‘Müslümanların ülkeye girişi durdurulsun’ açıklaması sonrası ‘diskalifiye edilebileceği’ne dair sert çıkışı hala kulaklarda.

Wisconsin’deki seçim kampanyasını yakından takip eden gazeteci Craig Gilbert’a göre ise bu eyalet, Muhafazakârların ve Cumhuriyetçilerin Trump'ı devirmek için birleştiği yer haline geldi. Öyle ki Trump’ı seçim yarışından aşağı yuvarlamak isteyen eyalet seçmeni, bu uğurda, aslında can-ı gönülden desteklemediği Ted Cruz’u manivela olarak kullanma peşinde. Trump’ın burada sert kayaya çarpmasının tek nedeni de Vali Walker etkisi değil, eyalette medya da Trump’a cephe almış durumda. Trump’ın seçim öncesi katıldığı radyo programlarının sert tonu, eleştirilere alışık olan Trump'ın bile şaşırmasına yol açtı. Gilbert diyor ki bu eyaletin siyasal geleneği de Trump’ın retoriğiyle örtüşmüyor.

Trump’ın bundan sonraki mühim duraklarından biri, memleketi New York olacak. Ocak ayında bir konuşmasında “New York’ta 5. Cadde’nin ortasında dursam ve birini vursam yine de oy kaybetmem” demişti. Bu kadar uzun boylu mu bilinmez ama, New York için güveninin boş olmadığını söylemek mümkün.

Kaynak: Birgun.net