ERK ACARER / [email protected]
@eacarer

15 Temmuz Darbe girişiminin ardından Türkiye tarihinde görülmemiş yapısal değişikliklere gidiyor. Kamu kurumları, hukuk alanı ve ordudaki büyük tasfiyeler dikkat çekiyor. Bu adımlar arasında önemli noktalar gözden kaçıyor. Sorunlar neden-sonuç ilişkisiyle tartışılmıyor. Tüm kurumlara neşter vurmak ve onları tek elde toplamak yerine akılcı, liyakata yönelik bir sistem yaratmak gerekiyor. Türkiye’deki yeni risklere dikkat çeken Cihaner, içi doldurulması gereken kavramlardan söz ediyor. CHP vekiline göre liyakat, bilim ve laiklik temelleri baz alınmadan, aydınlık bir yola çıkmak mümkün görünmüyor.

AKP darbeyi fırsata çeviriyor endişesi

AKP darbeden fırsatçılık çıkaçıkarır mı? Cihaner yanıtlıyor:

“İktidar, Türkiye’ye uzunca dönem kamu yönetiminde, yargıda, eğitimde zorluklar yaşatan bu yapıyla hesaplaştığını söylüyor. Ancak bu hesaplaşman sürecinde, AKP’nin kendi siyasal ajandasına yazdığı amaçları fırsata çevireceğinin endişesi taşıyoruz.”

Cemaat yapılanmasının nedeni askeri okullar değil

Cihaner, “Sorunların kaynağı anlaşılamazsa, askeri yapılanmanın ‘Bakanlığa bağlanması’ gibi tedbirler işe yaramaz” diye anlatıyor: “AKP, toplum ya da ordunun geleneksel sorunlarıyla cemaatçi yapılanma bağlamında ortaya çıkan sorunların dinamiklerinin çok farklı olduğunu görmezden gelmemeli! Son yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname AKP’nin meseleyi çözemediğini gösteriyor. Cemaatçi yapılanmanın nedeni askeri okullar değil! Problem; toplumun bir kesimini düşman bellenmesi, bir kesiminin ise ‘alnı secdeye değiyor, bundan zarar gelmez’ gerekçesiyle önünün açılması. Kadrolaşmanın ortaya çıkması! Sorunun kaynağı anlaşılamaz ve ortadan kaldırılmazsı askeri yapılanmanın Bakanlığa bağlanması gibi tedbirler bir önem taşımaz! Siz hangi sorunu askeri okulları ortadan kaldırarak çözebilirsiniz?”

AKP sorunu tespit edemedi

Gerçekte Bakanlık kadroları Genel Kurmay’dan daha mı öngörülü?

Cihaner, “Geçmişteki performans böyle olmadığını gösteriyor” diyerek aktarıyor: “Bu noktada daha derin kaygılar da ortaya çıkıyor. Belki de orduyu bu hale getirenlerin önerileriyle Kuvvet komutanlarını Bakanlığa bağlıyorlar. Maalesef AKP’nin sorunu tespit edemediği anlaşılıyor. Eğer böyle olsaydı neden-sonuç ilişkileri içerisindeki bilimsel yöntemler hayata geçirilirdi. Asıl sorunun dinamiklerini bir tarafa bırakıp ilgisiz ve akılsız bir takım liberal setlerle çözüm aramak Türkiye’yi yeni felaketlere götürür.”

‘Ben bilirim’ lümpenliği

Toplumsal mutabakat tartışılsa da AKP’nin uygulamada 15 Temmuz’dan farklı olmadığı görülüyor. Cihaner konuyu şöyle özetliyor: “Kuşkusuz geçmişte de Türkiye’de özellikle kamu yönetimi alanı çok parlak değildi. Ancak AKP, mevcut olumlu ya da olumsuz deneyimleri, birikimleri ve bilimsel yaklaşımları ‘Sadece ben bilirim’ yöntemiyle sıfırladı. Zaten tüm sorunlar çok köklü yapıların tamamen tahrip edilmesiyle başladı. Yine aynı yoldalar. Sadece danışmanlarınızı dinleyip toplumun diğer kesimlerine yeniden kulağınızı tıkayarak farklı bir yapılanmaya girerseniz, gideceğiniz yer bellidir. Yol, bir kez daha kaosa çıkar.”

‘Etkin mücadeleye sözümüz yok’

Cihaner, “Elbette darbe ile ilgili soruşturma çok hızlı ve etkin olmalı. Ele alınacak tedbirler de öyle. Buna şüphe yok! Zaten Türkiye’de ‘cemaat hesaplaşması gecikti” diyerek sürdürüyor: “Biz, yeni yapılanmanın dikkatle ele alınmasından söz ediyoruz. Bu türden bir değişime giderken, ihtiyacınız olan şeyler toplumsal destek, hukuki meşruiyet ve ülkeyi daha büyük kaoslara götürmeyecek akıllı adımlardır. Doğrusu yapılan işler bu kriterlere uymuyor. Yinelemekte fayda var. Genel Kurmayı ve kuvvet komutanlarını sivil yapıya bağlayarak karşı karşıya bulunduğumuz sıkıntıları ortadan kaldıramazsınız. Gerçekte bunları ortaya çıkaran sizin bu bakış açınız değil miydi? Bu bakış açısı yerine liyakatı, bilimsel yaklaşımı koymazsanız risk sürer. Liyakata uy, sınav sorularını çaldırma, bilimsel yaklaşımı egemen kıl! Bunları yaparsan, askerden de sivilden de emir alsan hiçbir sorunla karşılaşmazsın.”

Şeffaflığın önemi

Cihaner, şeffaflığın büyük önem taşıdığına da şöyle vurgu yapıyor: “Şimdi düşman ilan ettikleri Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) bunun mücadelesini verdi. Yargıçlar, toplumun her kesiminin inanabileceği lekesiz bireyler olmalı. Mülakatları, ‘alnı secdeye değen kişi’ kriteri gözetmek için kapalı kapılar ardında yaptılar. Soruları verdiklerini sınava alıp mülakatlarda yargıç yaptılar. İşte bu yüzden kapalı kapılar ardında mülakat olmaz, hatta kamera sistemi getirin, Adalet Bakanlığının üstünde bir denetim mekanizması kurun diyoruz.”

‘Bu farklı bir darbeydi, AKP bunu da anlayamadı’

CHP’li Ciharner, “İktidar partisinin Türkiye’deki darbe dinamiklerini de anlayamadığı ortaya çıkıyor” diye sürdürüyor: “ 15 Temmuz’daki darbenin dinamikleri diğerlerininkinden çok farklı. Hepsinin aynı kefe içinde değerlendirilmesinden doğru sonuç ve ders çıkarmaz. Söz gelimi 12 Eylül, yükselen sol hareketlere karşı bir hareketti. 24 Ocak Kararları gibi neoliberal bir dönüşümün realize edebilmek için yapılmıştı. Ekonomi politiği olan bir süreçti. 27 Mayıs’ı, Demokrat Parti’nin (DP) Türkiye’yi götürdüğü noktadan bağımsız ele almak mümkün değildi. 12 Mart’ın da dinamiği başkaydı. 15 Temmuz ise farklı bir durumdu. Bunu, liberal akılsızların, ‘askeri kuvvetleri sivil idareye bağlayalım’ tezleriyle çözmeye çalışırsan yeni kaosa mani olamazsın!”

Gücü eline geçiren...

“İktidar partisi tarafından şu anda ‘hiç de tehlikeli görülmeyen’ başka bir sürü yapılanma var Hatta bunların bir kısmı, ‘Demokrasi Nöbeti’ tutuyor” diyen Cihaner, yeni ve daha tehlikeli seneryolara dikkat çekiyor: “Cemaatçilerin yapmaya çalıştığı şeyin çok daha kanlısı ortaya çıkabilir. Temel sorun bu yapıların güçlenmesini önlemek, onları görmezden gelmemek! Problemlerin tümü önce kafada çözülmeli. Laikliği, bilimi ve liyakatı egemen kılmazsanız, gücü eline geçiren benzer girişimlerde bulunur.”

Demokrasi havası...

Kısaca demokrasi havası şekilde kalıyor. Cihaner özetmiyor: “Toplumun önemli bir bölümünü yine kenara koyuyorsun. Dar bir alanda, bugünün sorumlusu olanlarla çözüm arıyorsun. Hâlâ Topçu Kışlası’ndan söz ediyor, toplumun bir kesimini dikkate alınacak ağırlıkta görmüyorsun. Bu açıdanr bakıldığında bir demokrasi havası yok diyebiliriz.”

***

‘OHAL mağdurları’ açıklaması

Cihaner, OHAL uygulamaları sırasında CHP’nin oluşturduğu sekreteryaya mağdur aileler tarafından gelen şikâyetlerin sürdüğünü belirtiyor. Askeri lise öğrencileri ve rütbesiz erlerin durumlarıyla ilgili mağduriyetler azalsa da devam ediyor. Ancak artık çocuklarından haber alamayan aile yok. Bir diğer mağduriyet, Süresi 30 güne çıkarılan gözaltındaki kötü muamele ve işkenceye. Cihaner, “Durum iyileştirildi. Ancak tek bir kişinin bile böyle bir uygulamaya tabi tutulması kabul edilemez, durum tamamen ortadan kalkana dek mücadelemiz sürecek” diyor. CHP vekili bir diğer mağduriyete de şöyle değiniyor: “Tutukluların bir bölümü avukata erişemiyor!”

Belki mağdurlar arasında en sıkıntılı durumda bulunanlar, eğitim emekçileri. Cihaner, “Eğitim-Sen ve Eğitim-İş’e üye olan emekçilerin durumundan şöyle söz ediyor: “Açığa almalar sürüyor. Uzun yıllar gericilikle mücadele eden sendika üyeleri cemaatçi sıfatıyla değerlendirildiler. Bu insanları yıllarca mücadele ettikleri yapıyla ilişkilendirmek insafsızlık. Özellikle taşrada büyük sıkıntılar yaşanıyor. Eğitim emekçilerinin torbaya atıldığını görüyoruz. Bu mağduriyetlerin bir an önce ortadan kalkması gerekiyor. Çünkü durum sürmesi, diğer muhalifleri de ortadan kaldırmaya yönelik bir fırsat olarak algılanacaktır. Eğitime sızan pek çok cemaatçinin kendilerini gizlemek için emekçileri ihbar etmesi de büyük bir sorun. Çabamız bu yanlışların minimize edilmesine yönelik.”

Kaynak: Birgun.net