ÖMÜR ŞAHİN KEYİF- Washington [email protected]

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington’daki Brookings Enstitüsü’nde yaptığı konuşma başından sonuna kadar skandallarla doluydu. Güne; konuşma salonunun dışında, korumaların tekmeli küfürlü saldırıları, içindeyse enstitünün, soru almama, salondan istenmeyen kişileri çıkarma gibi antidemokratik uygulamaları damga vurdu. Brookings’in önünde eylem çağrısı yapan Af Örgütü, korumalar tarafından saldırıya uğradıklarına ilişkin açıklama yayınladı.

Gazetecilere söz yok
Etkinlik Brookings Başkanı Strobe Talbott’un takdimiyle başladı. Erdoğan’ın konuşması sonrası, sahnede kendisiyle bir sohbet gerçekleştiren Brookings Başkan Yardımcısı Martin Indyk, salondan soru alacağını belirtirken “Bu bir basın toplantısı değil. Washington’daki politika uzmanlarıyla bir tartışma. Umarım (basının) hepsine söz veremezsem, beni anlarlar” dedi. Ancak yalnızca iki soru alırken gazetecilerin hiçbirine söz vermedi.

O anlarda!..
Erdoğan kürsüde bilimsel, teknolojik gelişmeleri anarak başladığı konuşmasında, “demokrasiden, özgürlüklerden, hukuk devletinden” taviz verilmediğini söylerken, Türkiye’de dördüncü barış akademisyeni de tutuklanıyordu. Erdoğan Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşmasından bir gün önce, Türkiye’de gazetecilikten ceza alan kimsenin bulunmadığını ifade ediyordu. Erdoğan dakikalarca, Suriye politikasını anlatıp, uçuşa yasak bölge arayışını tekrarladı. Ancak bu konularda tek bir ‘ciddi’ soru bile sorulmadı.

Sarraf’a yanıt yok
Indyk basın özgürlüğüne dair iki soru sordu, tutuklu gazetecilerin ‘terör’ bağlantısı olduğu ve gazetecilerin kendisini eleştirmediği hakaret ettiği, karşılığını aldı. Devam sorusu sormadı.
Salondan gelen ilk soru ise konunun odağını başka yere çevirdi. İran’la ilişkilerin yanı sıra Rıza Sarraf’ın tutuklanması soruldu. Sarraf sorusu yanıtsız kaldı ve hatırlatılmadı. İkinci sorunun sahibi ise Washington’daki Bahçeşehir Üniversitesi’nin Başkanı şeklinde kendini tanıttı. Mültecilerle ilgili icraatları dolayısıyla Erdoğan ve hükümetle gurur duyduğunu belirten soru sahibi, ‘Batı neden bu konuyu görmezden geliyor?’ diye sordu.
BirGün’e konuşan Aykan Erdemir, “Çok utandırıcı” dediği bu soruyu, “Çanak bile değildi” şeklinde yorumladı ve ekledi: “Erdoğan bile daha zor ve daha eleştirel sorular bekliyordu. Brookings’teki etkinlik Erdoğan’ın demokrasi standardının bile altında demektir bu.”

‘Yormadınız, teşekkürler’
Indyk bundan sonraki soruları kendisi sorarak, soru cevap kısmını ‘kazasız belasız’ kapattı.
Etkinliğin bittiğini duyan Erdoğan “Bu kadar mı” diyerek kahkaha attı ve ekledi: “Beni yormadığınız için teşekkür ederim.”
Toplantı sonrası Washington’da ortak kanı, Brookings’in ciddi itibar kaybettiği. Brookings’in bu tavrının Katar’dan gelen büyük desteğe bağlı olduğu konuşuluyor. Türk iş çevrelerinin bu duruma dahli olduğu belirtilirken, diğer yandan esas etkinin Katar’dan geldiği ileri sürülüyor. Etkinliğin bu koşullarda yapılmasının köklü Brookings’in itibarına verdiği büyük zarar ise, “Brookings Katar’a bu iş için ayrı bir fatura göndersin” yorumlarına sebep oluyor.

***

İyi ki gazeteciler soru soramadı

Dün salondaki isimlerden biri Demokrasileri Koruma Vakfı analistlerinden CHP eski Milletvekili Aykan Erdemir’di. Uzun süre Amerika’da bulunan ve çok sayıda etkinlik izleyen bu ismin yorumu durumun vehametini ortaya koyuyor: “İyi ki iki sorudan fazlası alınmadı.” Etkinliği “Bu güne kadar katılımcıların güvenliğinden endişe ettiğim tek etkinlik” şeklinde tanımlayan Erdemir’e göre, “eğer bağımsız gazetecilerden biri soru sorsaydı, bu kişilere yandaş gazeteciler eliyle şiddet uygulandığını görecektik.”
Erdemir, Erdoğan’ın yanıtları karşısında, Indyk dahil, salondaki davetlilerin ‘suskunluğunu’ ise şöyle yorumladı: “Mülteci ve Suriye güvenlik krizinde Türkiye’ye ihtiyaç duyuluyor, bir al-ver ilişkisi kurulmak zorunda. Erdoğan da bunun farkında olduğu için otoriter politikalarında artık sınır tanımıyor. Hem AB hem de ABD orta vadede çok pişman olacak. Artık Türkiye burada güvenilir itibarlı bir müttefik olarak değil al-ver ilişkisi yürütülecek bir otoriter rejim olarak görülüyor. Erdoğan Türkiyesi, kullanışlı olduğu sürece kurulacak, bir faydası kalmadığında da bütünüyle terk edilecek araçsal bir ilişkinin nesnesi.”

Brookings özür dilemeli
Johns Hopkins Üniversitesi’nden Türkiye politikaları konusunda uzman Svante Cornell’e göre yaşananlar “Cumhurbaşkanı’nın sadece Türkiye’de değil Washington’da da hukukun üzerinde olduğu gerçeğini” örnekledi. “Bu Erdoğan’ın alanının ne kadar daraldığının göstergesi: Artık eleştirinin her şeklinden korunuyor; yabancı gazetecilerin kendi ülkelerinde soracakları sorulardan bile… Yabancı topraklarda yabancı insanlara güç uygulayabileceğine inanıyor.” Cornell, “Bütün bu olanlarla ilgili Brookings’in bir özür yayınlamasını beklerim” diyor.


***

“Obama, ‘Türkiye önemsiz’ mesajı verdi”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti önceki gün Başkan Yardımcısı Joe Biden’in ardından Başkan Barack Obama’yla yaptığı görüşmeyle devam etti. Erdoğan ile Obama arasında görüşme olup olamayacağı ise günlerdir tartışılıyordu. Görüşme ancak Erdoğan ABD’deyken ayarlanabildi. İki ismin görüşmesi 50 dakika sürdü. Beyaz Saray’dan yapılan kısa açıklamada, Nükleer Güvenlik Zirvesi çerçevesinde yapıldığının altı çizilen görüşmede, bölgesel güvenlik için işbirliği, terörle ve IŞİD’le mücadele konularında konuşulduğu bildirildi. Johns Hopkins Üniversitesi’nden Türkiye politikaları konusuda uzman Svante Cornell’e göre, bu ziyaret, Obama’nın Erdoğan’la ilişkileri Başkan Yardımcısı Joe Biden’e havale etme politikasını sürdürdüğü konusuna netlik kazandırdı. “Bu Erdoğan için bir hayal kırıklığı ve aynı zamanda bir talihsizlik” diyor Cornell, Çünkü “Obama iç işlerinden dış politikaya kadar ABD’nin çıkarlarıyla çatışan meseleler konusunda gelişme kaydedilmesi için özel ilişkisini kullanarak Erdoğan’a baskı yapabilirdi. Ama Obama, Gezi ayaklanmasından sonra Erdoğan’la diyaloğu kesti. Bu sebeple, üst üste bu fırsatları kaçırdı ve Türkiye’nin önemli olmadığı sinyalini verdi, ‘Türkiye’de olanlar kendi dönüşümüdür ve o kadar önemli değildir’ sinyali…”


***

Koruma saldırısı: Suİistimali ihraç edemez

Erdoğan’ın korumalarının gazetecilere saldırması ABD’de tepki yarattı. Washington merkezli Ulusal Basın Kulübü (National Press Club-NPC) Başkan Thomas Burr imzalı açıklamasında, “Türkiye’nin lideri ve korumaları ABD’de misafirdirler, ne olursa olsun gazetecilere ve protestoculara ya da herhangi başka birine el kaldıramazlar. Türkiye’de temel insan haklarına ve basın özgürlüğüne saygısızlığın giderek arttığını görüyoruz. Erdoğan bu suistimali ihraç edemez” dedi.

Konuyla ilgili Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben Rhodes tarafından yapılan açıklamada da, “Brookings’te yaşananlara dair tam koşulları bilmiyorum, ama elbette bu konudaki pozisyonumuz, sadece ABD’de değil, Türkiye’de de bağımsız gazeteciliğin desteklenmesi ve saygı görmesi gerektiği yönünde” denildi.

Kaynak: Birgun.net