Sabah gazetesi yazarlarından Hilâl Kaplan, 5 Eylül 2016 tarihli yazısında, son çıkan KHK ile beraber birçok üniversitede görevlerinden uzaklaştırılan akademisyenleri işaret edip, ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi de dahil olmak üzere yirmi üniversitede bir akademisyenin bile atılmadığını hatırlatarak üniversite kadrolarını hedef göstermişti.

Ayrıca Kaplan, Mehmet Altan'ın görev yaptığı İstanbul Üniversitesi'ni de hedef tahtasında koyarak hem Altan ile alakalı hem de Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı ile alakalı şu sözleri söylemişti:

"FETÖ'nün en önde gelen propaganda makinesi olan Mehmet Altan'ın kadrosunun İstanbul Üniversitesi'nde devam ettiği gibi veriler karşımıza çıkıyor. Öte yandan Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı'na katılmış olan tüm öğrencilerin FETÖ sepetine atılarak akademik hayatlarının bitirildiğini de görmek mümkün. Bu durumda, YÖK'ün 'büyük' üniversitelere ve 'ağırbaş' isimlere dokunmaktan çekindiği gibi bir izlenim edinmek yanlış mıdır?"

Hilal Kaplan, Sabah gazetesinde yer alan bugünkü yazısında ise YÖK Başkanı Yekta Saraç'ın, İstanbul Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü'nün ve Boğaziçi Üniversitesi'nin Kurumsal İletişim Direktörü'nün kendisini arayarak açıklama yaptıklarını yazdı.

Kaplan yazısında, YÖK Başkanı'nın kendisine hiçbir öğrencinin doktorasının 'yanmayacağı'nın garantisini verdiğini ve 2346 akademisyenin ihraç edildiği KHK'nin sadece başlangıç olduğunu, pek çok üniversitede soruşturma aşamasının sürdüğünü söylediğini de sözlerine ekledi.

Sabah gazetesi yazarı, İstanbul Üniversitesi'nden aldığı izahat ile de üniversitenin Mehmet Altan'la ilgili soruşturmanın sürdüğünü ve çok yakında sonuçlanacağını ifade etti.

Hilal Kaplan'ın bugünkü yazısındaki ilgili bölüm şu şekilde:

"YÖK, ÖYP veMehmet Altan

Pazartesi günkü yazım üzerine YÖK Başkanı Yekta Saraç aradı. Uzun konuşmamızın ana fikirleri şunlar:

Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı bünyesindeki öğrencilerin kadro değişikliği yaşadığı doğru. Ancak YÖK Başkanı, hiçbir öğrencinin doktorasının 'yanmayacağı'nın garantisini verdi.

Şöyle ki, YÖK, ders dönemi bitmeden, hiçbir öğrencinin anlaşmalı olduğu üniversite tarafından geri çağrılmasına izin vermeyecek.

Dolayısıyla kısmî bir hak kaybı ve benim hâlen toptancı bulduğum bir yaklaşım söz konusu ama en azından akademik açıdan tüm emeklerin zayi olmayacağını bilmek ümit verici.

Ayrıca Yekta Bey, 2346 akademisyenin ihraç edildiği KHK'nın sadece başlangıç olduğunu, pek çok üniversitede soruşturma aşamasının sürdüğünü de söyledi. Buna ek olarak İstanbul Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü arayarak, hususi olarak KHK'da neden yer almadığını sorduğum Mehmet Altan'la ilgili soruşturma aşamasının sürdüğünü ve çok yakında sonuçlanacağını iletti.

Neden KHK'da tek bir kişinin tasfiye edilmediğini sorduğum üniversitelerden biri olan Boğaziçi Üniversitesi'nin Kurumsal İletişim Direktörü de arayarak, kurum içi soruşturma sürecinin devam ettiğini ve yakın zamanda sonuçlandıracaklarını, gelen ihbarların titizlikle ele alınmasından ötürü gecikme yaşandığını bildirdi.
Yukarıda ilettiğim bilgilerin takipçisi olmaya devam edeceğiz."

Kaynak: Birgun.net