ATAOL BEHRAMOĞLU

“Bir Gün Mutlaka” 1965 yılının bir Ankara ilkbaharında yazıldı.

Demek ki 23 yaşındaydım.

Sonradan ilk eşim olacak sevgilimin de aralarında bulunduğu arkadaşlar gözaltına alınmışlardı.

Sonucu, gerginlik içinde, Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun Kızılay’daki bürosunda bekliyorduk.

Serbest bırakıldıkları haberi geldi.

Çıktım.

Ankara ilkbaharının serin, mavi, berrak gökyüzü altında Küçük Esat’ta oturduğum eve, daha doğrusu odaya doğru yürüdüm…

Daktilonun başına geçtim ve dizeler birbiri ardına su gibi aktılar…

Başlangıçta aklımda ne “Bir Gün Mutlaka Yeneceğiz” dizesi, ne de hatta şiirin adı vardı…

“Bu gün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra…”

Mucize gibi gelen bir ilk dize… Ve ötekiler ardı sıra sökün ettiler…

Sıkıntılı günlerdi.

Polis neredeyse her gün kapımızı çalıyor; üniversitede, sokakta, bazı akşamlar uğradığımız ucuz meyhanelerde bizi izliyordu…

Bulvarda, Halkın Dostları adlı gazetemizi dağıtırken tam da o günlerde palazlanmaya başlayan faşist çeteler üstümüze saldırıyor, onların yerine biz alınıp götürülüyorduk…

Fakat yine de umut dolu günlerdi…

Umut, inanç, heyecan…

Çünkü sol tek bir yumruk, tek bir beden, tek bir yürek, tek bir akıl, tek bir vicdan gibiydi…

“Bir Gün Mutlaka” da gümbür gümbür akan o birliktelik coşkusudur…

Sonra 12 Mart ve 12 Eylül karanlıkları birbirini izledi…

Sonra her konuda, her şeyde olduğu gibi adında da gerçeği tersine çeviren , adına ak diyen bir karanlık ülkeyi kapladı ve bu günlere geldik..

Kırıldık, örselendik, fakat umudumuzu yitirmediğimiz gibi, direncimiz ve öfkemiz daha da bilendi…

Yine “Bir Gün Mutlaka Yeneceğiz” diyoruz…

“Bir Gün-Mutlaka”…

“BirGün’le Mutlaka…”…

BirGün’ün doğum gününü kutluyorum…

Kaynak: Birgun.net