DIŞ HABERLER SERVİSİ

Maxima Acuña de Chaupe, Peru’da tekelci maden şirketine karşı topraklarını savunan eylemlerdeki öncülüğü nedeniyle 2016 Goldman Çevre Ödülü’ne layık görüldü. Dünyanın en prestijli ekoloji mücadelesi ödülü olarak görülen Goldman ödülü, her yıl dünyada doğayı korumak için mücadele verenler arasından en etkili kişiye veriliyor.

Amerikan yerlisi olan 47 yaşındaki Acuña, sahibi olduğu, üzerinde yaşadığı ve kendine yetecek kadar yiyecek ürettiği 24 hektarlık toprağı 2011 yılında Güney Amerika’nın en büyük maden şirketine satmayı reddettiğinde bir gün ekoloji hareketinin simge isimlerinden olacağını tahmin bile etmiyordu. 2011’de Peru hükümetinin ülkenin kuzeyinde bulunan Cajamarca bölgesindeki Conga Madeni’ni ABD’li Newmont Madencilik’e satmasının ardından şirket, bölgedeki iki tatlı su gölünü yok ederek altlarında altın ve bakır aramayı hedefliyordu. Fakat Acuña ve yoldaşlarının madene karşı başlattığı direniş kitleselleşti ve 2012’de madeni durdurmak için seferber olan halka saldıran polisin 9 eylemciyi öldürmesinin ardından proje durduruldu, 2014’teki mahkeme kararıyla da iptal edildi..Bu mücadele sayesinde Acuña, binlerce kişiye su sağlayan gölleri kurtarmış ve bölgedeki doğanın zehirli atıklarla kirlenmesini engellemiş oldu. “Cajamarca’da çıkarılan altınlar kana bulanmıştır” diyor Acuña, “Buradaki yoksul çiftçilerin gözyaşlarına ve kanlarına bulanmıştır. Ama şirketler bunun sorumluğunu üstlenmiyor, şirketlerden hesap sorulmuyor”.

Cáceres öldürülmüştü
Geçen yılki Goldman Ödülünü kazanan ve Mart ayında Honduras’taki evinde öldürülen Berta Cáceres gibi o da kendi hayatından endişe ediyor ve “Bu şirketler çok güçlü. Ben aynı şeyin başıma gelebileceğini biliyorum” diyor. Endişesi yersiz de değil: Bugüne kadar kendisi ve kızı ikişer kere bayılana kadar darp edildi, evleri iki defa yıkıldı.

Polislerin kendisini darp etmesini görüntüleyen oğlu da coplarla dövüldü, telefonuna el koyuldu. Madencilik şirketi Acuña’nın köpeklerini öldürüldü, koyunlarını çalındı, henüz hasadını yapmadığı patates tarlasını yerle bir etti ve Acuña’yı sürekli gözetleyen güvenlik birimleri kiraladı. Maden şirketinin baskısıyla Acuña’nın evinin yakınından geçen otobüs hattı iptal edildi ve Acuña en yakın kasabaya ulaşmak için 8 saat yürümek zorunda bırakıldı.

Cáceres de, Acuña da benzer durumlarla karşı karşıya kalan, hukukun zayıf olduğu yerlerde, kurumsal iktidarın çıkarlarına karşı topraklarını savunmak için çalışan uzak coğrafyalardaki yoksul yerli kadınlar. Cáceres yıllarca ölüm tehditleri ve tacizle karşı karşıya kalmış, ölümünden birkaç gün sonra ise onun yakın arkadaşı Nelson Garcia öldürülmüştü.

Yasaları da değiştirdiler
Global Witness örgütüne göre çevre eylemcileri, toprak savunucuları dünyada giderek artan tehlikelerle karşı karşıyalar. 2014’te 17 ülkede en az 116 eylemci öldürüldü ve ölüm oranı bir önceki yıla göre yüzde 20 artmış durumda. Peru’da ise yalnızca son 10 yılda 61 aktivistin öldürüldüğünü, bunların yüzde 80’inin madencilik karşıtı aktivistler olduğu belirtiliyor.

Özellikle dağlık bölgelerde yaşayan çevreciler gittikçe artan şiddet riski ile karşı karşıyalar. Güney Amerika’da bulunan el değmemiş doğal kaynaklar şirketlerin iştahını kabartıyor ve karlarının maksimizasyonu için yereldeki elitler eliyle yoksul köylülere karşı şiddetin de dozajını artırıyorlar. Shapiro, şirketlerin karşısına mahkeme ya da hükümetlerden ziyade büyük bir güç olarak çevrecilerin çıktığını belirtiyor. Peru, birkaç ay önce doğa koruma yasalarını değiştirerek daha fazla maden şirketini ülkeye çekme konusunda bir adım atmış, ayrıca polisin bir eylemciyi öldürmesi durumunda cezalandırılmamasını sağlayacak yasaları yürürlüğe koymuştu.

Acuña şirketlerin saldırganlığı karşısında her ne olursa olsun mücadele edeceğini ve topraklarını savunacağını anlatırken “Hiç okula gitme imkânım olmadı. Tek bir harfi bile okumayı bilmem” diyor, “Ama direnmeyi ve savaşmayı çok iyi bilirim, bu yüzden hiçbir maden şirketi beni yenemez”.

Kaynak: Birgun.net