UĞUR ŞAHİN [email protected] @uugurs

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, lüks arabasının direksiyonuna alkollü bir şekilde geçen ve bir polisin ölümüne, bir polisin de yaralanmasına neden olan yönetmen Sinan Çetin’in oğlu Rüzgâr Çetin’e “bilinçli taksir” suçundan 6 yıl 3 ay ceza verdi. Ancak mahkeme heyeti, ünlü yönetmenin oğlunu oyçokluğuyla tahliye etti. Önceki gün açıklanan bu karara sosyal medyada tepki yağarken, Rüzgâr Çetin’in yargılanma sürecinde ülkedeki adalet sisteminin güçlüden yana olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.

28 Ocak’ta İstanbul Beşiktaş’taki kazada, Rüzgâr Çetin’in hatası yalnızca alkollü araç kullanmak değildi. Çetin hatalı sollama yaparak, karşı yönden gelen polis aracına kontrolsüz bir şekilde çarpmıştı. Bu olay, ülke gündemine ‘bomba’ gibi düşmüştü. Olayı takip eden zaman diliminde konuyla ilgili ‘utandıran’ yorumlar ve Çetin’in tahliyesiyle sonuçlanan akla ziyan bir hukuk süreci başladı. Sinan Çetin’in oğlu Rüzgâr’ı nüfuzunu ve maddi olanaklarını kullanarak bu işten kurtaracağını düşünenler haksız çıkmadı.

22 yıla kadar hapis istemi
Rüzgâr Çetin kazanın ardından tutuklandı. Çetin ifadesinde; yemekte 2 kadeh alkollü meyve kokteyli içtiğini ve kontrolden çıktığını öne sürdü. Cezaevine konan Çetin için Cumhuriyet Savcısı İsa Dalgıç tarafından hazırlanan iddianamede ‘bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne, bir kişinin de yaralanmasına neden olma’ suçundan 22,5 yıla kadar hapis istendi.

‘Kan parası’ iddiası
Yargılama sürecinin başlamasıyla birlikte hayatını kaybeden polis Fatih Alagöz’ün eşi Özlem Alagöz’ün şikâyetini geri çekeceği söylentileri de ortada dolanmaya başladı. İddialara göre ölen polisin ailesine ‘mağduriyeti giderme’ teklifi sunuluyordu. Ancak ne Özlem Alagöz ne de kazadan yaralı kurtulan polis Emre Tetik ilk etapta şikâyetlerini geri çekmeye yanaşmadı. Hatta Tetik bu haberlere karşılık, “İnsanların tek dini para olmuş. Ama ben şikâyetimi sonuna kadar sürdüreceğim” şeklinde tepki verdi.

Ancak polis Tetik, Mayıs ayında, Alagöz ise kararın açıklanmasından birkaç gün önce şikâyetini geri çekti. Akşam gazetesinin iddiasına göre; Özlem Alagöz, Çetin ailesinden 1,5 milyon lira ‘kan parası’ aldı. Alagöz ise bu iddiaları reddetti.

Medya da devrede
Rüzgâr Çetin’i kurtarma planında medyadaki bazı kalemlere de önemli bir rol düşüyordu: Algı yönetimi. Kazadan ve Çetin’in tutuklanmasından yaklaşık 8 ay sonra, konuyu yeniden kamuoyunun gündemine bir köşe yazısı taşıdı. Yazının imzası Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu’na aitti. Hürriyet yazarı Semercioğlu, adeta faturayı hayatını kaybeden polis Fatih Alagöz’e keserek şu ifadeleri kullandı: “Rüzgâr Çetin o talihsiz trafik kazasını yaptığı ilk günlerde yazdım; kazada şehit olan polisin emniyet kemeri takılı olsa herkesin hayatı başka şekilde akacaktı... Zengin çocuğunun trafik kazasında adam öldürüp elini kolunu sallayarak çıkmasına nasıl itiraz ediyorsak... Haksız yere hapis yattığında da itiraz etmeliyiz. Şimdi soruyorum, Rüzgâr Çetin eğer Sinan Çetin'in oğlu olmasaydı hâlâ hapiste olur muydu?”

Dini kılıf da bulundu
Çetin hakkındaki kararın açıklanmasından hemen önce ilginç bir yazı da Karar yazarı Hakan Albayrak’tan geldi. Hakan Albayrak, polis eşinin şikâyetinden vazgeçmesinin eleştirilmemesi gerektiğini söyledi. Albayrak, şikâyetini geri çeken eşin “Herhangi bir maddi menfaat sağlamadım” şeklindeki açıklamasına ilişkin olarak şunları yazdı: “Şikâyetlerinden diyet karşılığında vazgeçmiş olsalar(dı) bile, kınanmamaları gerekir(di). Çetin ailesi de, diyet ödemiş olsa(ydı) bile, bundan ötürü kınanamaz(dı). Neye göre? Kur’an’a göre.”

Paranın gücü
Ve 4 Ekim’de ‘beklenen’ karar çıktı. Rüzgâr Çetin, Silivri Cezaevi’nin kapısından, tıpkı kaza sırasında kullandığı gibi lüks bir arabayla alınarak evine götürüldü. 6 yıl 3 ay hapis cezası alan Rüzgâr Çetin’in, mahkeme başkanının karşı yöndeki oyuna rağmen tahliye edilmesi, Türkiye’de yargı mekanizmasına yönelik güven duygusunun neden yerlerde süründüğünün açık cevaplarından biri oldu. Çetin’in böyle kolay bir şekilde elini kolunu sallayarak dışarı çıkması, sosyal medyada “Paranın gücü medyayı olduğu gibi adaleti de satın alabiliyor” yorumlarını da beraberinde getirdi.

Hâkimler aleyhine başvuru
Vicdanı ve aklı rahatsız eden bu tahliyeye verilen tepki yalnızca sosyal medyayla sınırlı kalmadı. Çetin’in tahliyesine oyçokluğuyla karar veren hâkimler Arzu Dur ve Fatma Aybey aleyhine 100 bin liralık manevi tazminat davası açıldı. İstanbul'da 2 yıl önce meydana gelen bir trafik kazasında annesini kaybeden C.T.F'nin, avukatı Ozan Kayahan aracılığıyla mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde, Rüzgâr Çetin'in karıştığı trafik kazası ile yargılama sürecine yer verildi.

Yurtdışına çıkış yasağı
Tahliye kararına itiraz eden Cumhuriyet Savcısı, Çetin'in tutuklanmasını veya hakkında yurtdışına çıkış yasağı kararı verilmesini talep etti. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Rüzgâr Çetin hakkında yurtdışına çıkış yasağı kararı verirken, tutuklama istemi reddedildi.

Fotoğraf tepki çekti


Rüzgar Çetin'in tahliye olduğu akşam evinde çekildiği belirtilen bir fotoğraf da sosyal medyada tartışma yarattı. Pek çok kişi, bu fotoğraf ile algı yaratıldığını ve Sinan Çetin ile Rüzgâr Çetin'in mağdur olduğu izlenimi verilmeye çalışıldığı yorumunda bulundu.

***

15 yıl ceza üst sınırdır

Kamuoyunda ciddi tepkilere neden olan Rüzgâr Çetin’in tahliye kararını Avukat Bahri Belen BirGün’e değerlendirdi. Belen, Çetin hakkında daha önce kesilen 28 trafik cezasını hatırlatarak, “5 defa alkollü araba kullanıldıysa, yani alkollü araba kullanmayı alışkanlık haline getirmiş birisi açısından, cezanın artırılarak uygulanması gerekir. Suçtan zarar görenlerin veya ölenin yakınlarının şikâyetten vazgeçmesi önemlidir. Çünkü hâkime, cezayı paraya çevirme ve cezada indirim yapma rahatlığı sağlar. Ancak bu tür bir davada 15 yıl ceza üst sınırıdır” diye konuştu.

Kaynak: Birgun.net