Ömür Şahin Keyif - Washington
[email protected]

ABD Başkanı Barack Obama önümüzdeki yıl şubatta koltuğunu devretmeye hazırlanırken, ev sahipliği yaptığı son Nükleer Güvenlik Zirvesi de 31 Mart’ta başlıyor. Zirvede 51 ülkenin temsil edilmesi bekleniyor, Türkiye de bunlardan biri.

Washington’da düzenlenen ilk Nükleer Güvenlik Zirvesi, 2010 yılında gerçekleştiğinde, o dönem başbakan olan Tayyip Erdoğan, Obama’yla ‘olumlu’ bir görüşme yapmıştı. 2013’te yaşanan Gezi Direnişi’nin hemen öncesinde, Gül Bahçesi’nde düzenledikleri toplantıda ise Obama, Türkiye’deki ekonomik büyümenin mimarlarından biri olduğunu ifade ettiği Erdoğan’a “insan haklarını desteklemenizi biz de destekliyoruz” sözleriyle arka çıkmıştı.
Erdoğan bugün ise ağır eleştiriler içeren yazı ve açıklamaların peşi sıra Washington’a, “Beyaz Saray’ın görüşmek istemediği” bir lider olarak geliyor. Obama’nın sadece tek bir liderle görüşeceğinin açıklanmış olması da programındaki yoğunluk da havanın yönünü değiştirmeye yetmiyor.

Önceki gün Wall Street Journal’da yayınlanan ve çok konuşulan haber, “Erdoğan’ı Washington’da soğuk bir karşılamanın beklediğini” söylüyordu. Haberde, görüşüne yer verilen Max Hoffman’ın (Amerikan İlerleme Merkezi) ’Beyaz Saray, Erdoğan'ın iyi karşılanmış görünmesini istemiyor’ sözleri Erdoğan’ın erozyona uğrayan imajını oldukça iyi açıklıyor. Hoffman, daha önce BirGün’e verdiği röportajda da Gezi Direnişi sonrası “Beyaz Saray’ın Erdoğan’ın otoriterleşmesinden haberdar olduğunu” ve Obama’nın bir hayal kırıklığı yaşadığını söylemişti.

Soruları kim soracak?​

Erdoğan’ın Washington programı kapsamında 31 Mart Perşembe günü saat 12.30’da köklü düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’nde katılacağı etkinliğin duyurulma ya da duyurulmama şekli de bu imaj kaybından duyulan endişeyi ortaya koyar nitelikte. Erdoğan’ın yapması beklenen konuşma, kuruluşun etkinlik bildirilerinin yapıldığı internet sitesinde yer almıyor. Dahası, enstitüden teyit edilen bilgiye göre davetliler özel davetiyeyle çağrılıyor. İçeri basın da girecek, ama sınırlı sayıda, öncelik ise muhabirlerin değil, kameraların olacak. Muhabirlere yayını internetten izlemeleri tavsiye ediliyor. Zaten, Erdoğan’ın konuşması sonrası izleyicilerden de direkt soru alınmıyor. Brookings’in aktardığına göre, soruları kurumun yöneticisi Martin S. Indyk, Erdoğan’la yapacağı söyleşi sırasında kendisi soracak. Ayrıca enstitünün dışında da bir protesto gerçekleşeceği söylentileri Washington’da kulaktan kulağa yayılıyor.

Evrensel değer vurgusu

Soru çekincesi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun hafta sonu Nükleer Güvenlik Zirvesi programının hazırlıkları çerçevesinde geldiği Washington’da mevkidaşı John Kerry’le gerçekleştirdiği görüşme öncesi yapılan basın toplantısına da damga vurdu. İkili soru kabul etmedi. Görüşme sonrası yapılan açıklamada IŞİD’le mücadele, Türkiye-Suriye sınırının ‘terörist’ faaliyetler odağında ele alınması, Suriye’deki politik geçişi sağlama çabaları ve Kıbrıs barışında uzlaşma konularının görüşüldüğü ifade edildi.
Açıklamaya, basın toplantısında konusu edilmeyen bir madde de eklendi. Kerry’nin özgür medya ve yargı da dahil olmak üzere güçlü demokratik kurumların muhafazasına verilen önemin altını çizdiği belirtildi.
Benzer uyarı, Çavuşoğlu’nun Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice’la Beyaz Saray’da görüşmesi sonrası yapılan açıklamaya da yansıdı. ‘Güvenlik ve terörle mücadele konusunda ABD-Türkiye işbirliği’ başlığıyla açıklanan toplantıda Türk hükümetine, Türkiye Anayasasındaki evrensel demokratik değerleri sürdürme tavsiyesinde bulunduğu belirtildi.

Yandaşlara: Saçma!

Öte yandan Çavuşoğlu ve Kerry basın toplantısından hemen önce yine Dışişleri’nde gerçekleştirilen günlük basın toplantısında, Sözcü John Kirby’ye, yandaş medyanın “Obama, Erdoğan hükümetini düşürmeye çalışıyor” iddiaları soruldu. Kirby soruya, “Bu saçma iddia ve suçlamalara, yanıtlayarak değer vermeyeceğim” dedi. Soru bağlamında, Erdoğan’ın Washington’a geleceğinin hatırlatılması üzerine, Kirby sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimin nereden geldiği umurumda değil, bu saçmalık ve Amerika Birleşik Devletleri’nden yanıtı hak etmiyor.”

‘Sonuçta müttefikimiz’

Aynı toplantıda Kirby’ye, 2013 öncesi durum hatırlatılarak, ilişkilerdeki bu farklılık soruldu. Kirby’nin yanıtı, en az eleştirileri kadar önemli: “Bakın, Türkiye bir NATO üyesidir, IŞİD karşıtı koalisyonun güçlü bir partneridir. Ve 12 dakika içinde, yukarı çıkmalıyım, çünkü Türk Dışişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı John Kerry’le ikili görüşme için burada olacak... Daha önce de konuştuk, her zaman her şey üzerinde aynı fikirde olmayız; basın özgürlüğü bunlardan biri. Fakat aynı fikirde olmasanız bile; terörizm ve IŞİD gibi ortak tehdit ve mücadelelerle ilgili üretken tartışmalar yapabilmek, sağlıklı ilişkinin gücüdür. Tartışmaların ilerlemesini dört gözle bekliyoruz.”

Kaynak: Birgun.net