SEBAHAT KARAKOYUN [email protected]

Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, Suriye konusunda CHP’nin izlediği politikayı eleştiren açıklamaları tartışma yarattı. Türkiye’nin Azez-Halep hattını açık tutmak için bombalama hakkı bulunduğunu savunan Baykal’ın “Halep Sünni İslam kentidir. Bu kenti Rusya’nın Esad’ın himayesine teslim etmek üzerine bir politikayı çok ciddi sorgulamak lazım. Halep’te bir katliam var. Tarihi kimliği değiştirecek süreç yaşanırken ‘Karışmayın, seyredin’ yaklaşımı çok anlamlı gelmiyor bana” sözleri de tartışmayı alevlendirdi. Başbakan Davutoğlu, “Sınırımızdaki gelişmeleri bir devlet adamı ciddiyetiyle yorumladı” diyerek Baykal’a teşekkür etti.

CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan ise geçen haftaki kapalı grup toplantısında Baykal’ı kürsüden eleştirdi. Bakan, Baykal’ın açıklamalarına yönelik eleştirileri ile ilgili sorularımızı şöyle yanıtladı:

>> Baykal’ın çıkışına yönelik “AKP’nin dış politikasını meşrulaştırdığı ve mezhepçi politikaları destekler bir tutum sergilediği” eleştirisinde bulundunuz. çar mısınız?
Kapalı grup toplantısında ifade edeceklerimi ettim. Sayın Baykal’a cevap veriyormuş gibi olmak istemem ama bizim milli dış politikamız Cumhuriyet döneminde gerçekçilik ve ihtiyat üzerine şekillenmiş bir denge politikasıdır.

Türk dış politikası bu çizginin çok dışına çıkmadan bugünlere kadar geldi. AKP iktidarı ile dış politikada köklü bir değişiklik yaşandı, gerçekçilikten uzaklaştı ve bir siyasi partinin ideolojik yaklaşımıyla şekillenmeye başladı.

Hayalci, yeni Osmanlıcı, Sünni mezhebini önceleyen ideolojik yaklaşımla dış politikanın şekillenmesi Türkiye’yi felakete sürükler.

Kente mezhep açısından bakılmaz
>> Baykal’ın “Halep Sünni kentidir” vurgusu da tartışma yarattı...
Halep’le ilgili inançsal temelde yapılan değerlendirmelerin CHP’nin ilke ve değerleriyle örtüşmediğini düşünüyorum. Dış politika uzmanı değilim, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde beş yıl grup sözcülüğü görevini yürüttüm. Bir kente bakış açısı, tarih, kültür, sanat ve uygarlık ekseninde olmalıdır. Biz İzmir’i tanımlarken inanç kimliği üzerinden tanımlamıyoruz. Ya da Paris’ten söz ederken “bir Hıristiyan kenti” demiyoruz. Halep de farklı uygarlıkların etkisi altında kalmış, farklı inanç ve etnisitelerin birarada yaşadığı bir kent. Biz Halep’i savunacaksak eğer uygarlığını, kültürünü savunmamız gerekir. Halep’i bir inanç üzerinden, “Sünni kenti” olarak tanımladığınızda AKP’nin gözlüğünden dünyaya bakmış olusunuz. AKP’nin gözlüğü mezhepçi bir gözlüktür. Bizim gözlüğümüz ise insanlığın evrensel ortak değerleri olmalıdır.

>> Baykal, daha sonra gelişmelerin kendisini haklı çıkardığını söyledi...
Sayın Baykal üzerinden konuşmak istemiyorum, ona cevap niteliğinde değil ama şunu söyleyebilirim: CHP Grubu’nun tamamına yakınının dış politika konusunda aynı noktada olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin attığı adımlar bugün Suriye ile Türkiye arasında savaşa sebep olmayabilir ama tarihsel süreç içinde toplumlar arasında onarılmaz yaralara yol açar. Dolayısıyla “bombaladık ama savaş çıkmadı” demek tarihi sadece yaşadığı gün ile değerlendirmektir ve doğru sonuç vermez.

Tavrımız CHP’nin 1 Mart tezkeresindeki tarihsel duruşunu devam ettirir noktada olmalıydı. 1 Mart’ta o tezkereye karşı çıkanları, CHP’nin duruşunu eleştiren Erdoğan ile Suriye konusunda aynı çizgide durmak, CHP’nin dış politika yaklaşımına ve ilkelerine ters düşmektir.

Kaynak: Birgun.net