BARIŞ AKPOLAT [email protected]

Sektörün gidişatının iyi olmadığını bir süredir yazıyoruz. Ben ve pek çok müzik yazarı arkadaşım bu konuya kafa patlatıyor. Sanatçı faktörü en gereksizmiş gibi bir algı oluşmuş durumda. Bu hafta başında göz bebeğimiz Motto Müzik’in 1 yaş gününü Salon İKSV’de kutladık. Etkinlik sırasında Deniz Arcak sahnedeyken menajerlik yapan bir arkadaşımla konuştuk. “Böyle bir dönemde müziğe böyle bir yatırımın yapılıyor oluşu çok önemli. Ne yalan söyleyeyim bizim (müzisyen/sanatçı) sizlere (yayıncı/yazar) ihtiyacımız var. Sizin de bize... “ Kesinlikle haklı. Ortak ihtiyaçları karşıladığımız sürece bu sektör şahlanacaktır.

Yine Motto Müzik Youtube kanalında geçen günlerde Salon İKSV’nin eski direktörü Bengi Ünsal ile yaptığım bir röportaj yayınlandı. Kendisi Londra’daki dünyanın en büyük, önemli kültür sanat merkezlerinden Southbank Centre’a transfer oldu Kıdemli Güncel Müzik Sorumlusu olarak. Videoyu tekrar izlerken aklıma geldi ve kendisine merak ettiğim bazı soruları yolladım. İstanbul’dan Londra’ya giden bir kültür sanat şahsının ilk izlenimlerini çok merak ettim.

“Biraz korkarak geldim açıkçası. Neredeyse 20 yıldır müzik sektöründe olsam da her yerin şart, kural ve bakış açıları farklı. İstanbul’da 400 kapasiteyi dolduran bir grup burada 2 bin satabiliyor. Tek beklentimse kendimi geliştirip daha fazla öğrenebilmekti. Southbank’teki ilk ayımda öğrenebileceğim ve buradakilere aktarabileceğim çok şey olduğunu gösterdi” diyor.
Kültür dünyası içinse tahminleri gördüklerini karşılamış. “Mesela 10:00’da açılıyor Royal Festival Hall. 09:55’te önünde mekânın açılmasını bekleyen birçok insan oluyor, fuayesinde işlerini hallediyorlar. Günlerini bir kültür sanat merkezinde geçirmeyi tercih ediyorlar. Çocuklarıyla gelmiş aileleri ve o çocukları izliyorum. Bu bir seçim” diyor Bengi. Kabul ediyorum bizim kültürümüzde böyle bir şey yok. Biz sanat merkezlerinde vakit geçirmeye alışkın değiliz ne yazık ki.

Para popülere akıyor
Bengi şu anda güncel müzikle ilgili soru sorulabilecek en doğru kişi. Londra’daki havayı soruyorum. Ekonomik/politik sıkıntılar müziğe sanata yansıyor mu, bu orada da müzik ortamını evirecek mi? “Devlet destekli sanat kuruluşları çoğunlukta ve bu katkılar azalıyor. Bu da İngilizlerin bizim Türkiye’de yıllardır bir şekilde yaptığımız gibi yaratıcı olmalarını, sponsorlukla belki biraz daha haşır neşir olmalarını sağlayabilir. Benim öte yandan güncel müzik ve ekonomiye dair gördüğüm diğer tehlike paranın hep popüler olana akması ve dolayısıyla biraz çizgi dışı kalan müziklerin belki de popülerleşmek için şekil değiştirmesi olabilir ya da yeterince erişilemez olmaları. Algoritmaların yönettiği bir müzik zevki oluşumunu, insan faktörünün etkisinin azalmasını tehlikeli buluyorum.”
Bengi’nin de bahsettiği sponsorluk konusuyla ilgili yakın zamanda bir yazı yazacağım. Neyse ben çok da yorum yapmayayım ve Bengi’nin son cümleleriyle bitireyim en iyisi. Zaten ortaya konan vizyon her şeyi anlatıyor: “Bir de Southbank’te gördüğüm bir şey. Her tür konu önemli... Sanat ve kültürün insanların hayatını değiştirebileceğine inanıyor Southbank. Müzik, şiirle, edebiyatla, dansla... Çok önemli konulara dair festivaller yapıyor. Engelliler için, kadın ve erkek için, çocuk ve genç için, inanca dair, dünyanin farklı kültürlerine dair.. Bu festivallerin içine hem konuşmaları hem sanatı koyuyor. İnsanları bilgilendirirken, eğlendirirken birleştiriyor. Bayağı başka bir dünya değil mi? Güzel :)”

Not: Bengi Ünsal’dan sonra Salon İKSV’nin direktörlüğünü üstlenen Egemen Eti ve Deniz Kuzuoğlu’na başarılar dilerim.

Kaynak: Birgun.net