'Barış İçin Akademisyenler'e bir destek de Amerika'dan geldi. New York Üniversitesi Hagop Kevorkian Yakın Doğu Çalışmaları Merkezi'nde bir araya gelen akademisyenler ve uluslararası örgütler, Türkiye'deki akademisyenlerin destekçisi olduklarını duyurdu.

Uluslararası Af Örgütü, Orta Doğu Çalışmaları Birliği (MESA), Risk Altındaki Akademisyenler (Scholars At Risk), Research Institute on Turkey, GIT North America gibi kurumların temsilcileri yanı sıra, Amerikalı akademisyenlerin de destek mesajları sunduğu toplantıya filozof ve dilbilimci Noam Chomsky de video mesajla katıldı.

Research Institute on Turkey adına konuşan bağımsız araştırmacı Eylem Delikanlı, Barış için Akademisyenler tarafından hazırlanan 23 Ocak 2016 tarihli rapora dayanarak yaptığı sunumda imza kampanyası nedeniyle başlatılan soruşturmalardan, anaakım medyada yürütülen hedef gösterme ve linç kampanyalarından bahsederek uluslararası dayanışmanın önemini vurguladı.

Uluslararası Af Örgütü direktörü T. Kumar, yaptığı konuşmasında akademisyenlerin Türkiye’nin doğusunda işlenen suçlara taraf olmadıklarını açıklayarak onurlu bir davranış sergilediklerini, kurum olarak olayların takipçisi olacaklarını bildirdi. T.Kumar şu ifadeleri kullandı: “Normalde gazeteciler hedef gösterilir. Gazetecilerin kaybedildiğini, öldürüldüğünü, hapse atıldığını gördük. Şimdi ise bir grup olarak, tüm siyasetin üzerinde, gelecek nesli eğiten akademisyenlerin hedef alındığını görüyoruz. Burada suç sayılan Türkiye’nin bir bölgesinde meydana gelen kitlesel insan hakları ihlallerine karşı endişeleri dile getirmek. Bu tür ihlaller olduğunda doğal olarak insanlar ayaklanır ve endişelerini dile getirirler. Bu durumda akademisyenler şunu dile getirdiler: ‘Yaptığınız doğru değil. Biz akademisyenler olarak bunun bir parçası olmayacağız. Barışa bir şans vermenizi istiyoruz.’ Bu barışçıl çağrıya verilen yanıt oldukça sertti. Ardından tutuklamalar ve karalamalar başladı. Şunu bilmeliler ki bunlar size bir hakaret değil. Bunlar bir onur madalyası, böyle anlamalısınız… Biz, bu kez akademisyenlerin hedef alınmasını son derece ciddiye alıyoruz. Türkiye, endişelerini barışçıl yollarla ifade eden akademisyenlere dokunmadan evvel iki kez düşünmeli.”

Colorado Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde görev yapan Doçent Dr. Chad Kautzer, iki hafta önce başlattığı 'Barış İçin Akademisyenler' ile dayanışma mektubunun Amerika genelinde 1600 imzacıyı aştığını bildirerek ülkenin değişik üniversitelerinden ve sendikalarından gelen destek mesajları da paylaştı. İmza kampanyasının Türkiye’nin New York Konsolosuna ve Birleşmiş Milletler temsilcisine iletileceği de bildirildi.

Amerikan Üniverisite Profesörleri Birliği - New York ofisi direktörü ve New York Üniversitesi öğretim görevlisi Paula Chakravartty, Türkiye’deki akademisyenlerin akademik özgürlüklerinin sınırlanmasına yönelik yapılan eleştirilen batıya özgü eleştiriler olmadığını, Birlik olarak bu mücadeleyi Amerika’da da sürdürdüklerini ve akademisyenlerin yanında olduklarını belirtti.

Columbia Üniversitesi İngiliz Dili ve Karşılaştırmalı Edebiyat Profesörü Marianne Hirsch, imza kampanyasına katılmanın temel bir ifade hakkı olduğunu belirterek bu hakkın üniversiteler ve hükümetler tarafından korunması gerektiğini ifade etti. Çatışma zamanlarında barış istemenin de aynı türden temel bir hak olduğunu dile getiren Hirsch, Türkiyeli meslektaşlarına, akademik özgürlüğün ve düşünce özgürlüğünün eğitimin temel taşı olduğunu vurguladı.

Orta Doğu Çalışmaları Birliği Başkanı ve Orta Doğu Amerika Merkezi Direktörü Beth Baron Türkiye’deki akademik özgürlüğü tehdit eden durumları yakından takip ettiklerini belirtti. Baron, “Gerçekten çok rahatsız edici bir zamandayız. Bir tarihçi olarak konuşuyorum; gittikçe otoriterleşen bir rejime tanıklık ediyoruz. Eğer bugün akademisyenler risk altındaysa, yarın diğer vatandaşlar saldırı altında olacak. Bir demokraside akademik özgürlük ilk mücadele hattıdır ve biz bunu korumak zorundayız” dedi.

Jesse Levine, Risk Altındaki Akademisyenler adına yaptığı konuşmada akademisyenlerin hedef alınması üzerine bir gecede 20 farklı ağ içerisinde dayanışma mektubu yazıldığı ve bu ağların yüzlerce üniversite, binlerce akademisyeni temsil ettiğini belirtti. Levin şöyle konuştu: “Bu şimdiye kadar gördüklerimizden çok daha büyük ölçekte bir saldırı. Bizim değer verdiğimiz ilişkilerimiz var. Türkiye de akademik özgürlüklerin olduğu ve fikirlerin paylaşıldığı modern bir ülke olarak bu ilişkilere değer vermeli. Türkiye Hükümeti'nin bir an önce bu durumu değiştireceğini ve akademik özgürlüklere saygı göstereceğini umuyoruz.”

Basın toplantısı Noam Chomsky’nin gönderdiği video mesajın izlenmesiyle son buldu. Chomsky mesajında tarihte görülmemiş bir şekilde Türkiyeli aydınların muazzam bir mücadele içinde olduğunu ve bunun Türkiye için bir gurur kaynağı olması gerektiğini söyledi. Chomsky şu ifadeleri kullandı: “Yazarların, sanatçıların, akademisyenlerin ve yayıncıların yalnızca hükümet ve suçlarını protesto etmek değil çoğu zaman ciddi cezalarla karşı karşıya oldukları halde açıktan sivil itaatızlık yaptıkları tek ülke Türkiye... Bu Türkiye’nin gurur duyması gereken bir fenomen ve imzacılar da bunun örneği.”

Kaynak: Birgun.net