Alışılamıyor gerçekten. Her defasında ne yapıp edip bizi şaşırtmayı başarıyor Recep Tayyip Erdoğan. Sanki olan bitenden haberi yokmuşçasına, artık gittikçe cadı avına dönüştürüldüğü kesinleşen FETÖ operasyonları için “at izi it izine karıştı” demesi, kendisini işin dışında tutma kurnazlığını da içerir biçimde tabii, en az “kandırıldım” demesi kadar vahim.
Memlekette yaprak kımıldasa haberi olan zatın böyle demesi her şeyden önce otorite yokluğuna, değerlerin birbirine karışmışlığına işaret eder. Bir tür itiraf da sayılmalıdır aslında bu. FETÖ operasyonları sırasında yapılan birçok uygulamanın yanlış olduğu da kabullenilmiş olunuyor çünkü. Arada FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle görevden alınınca intihar eden 50 yaşındaki öğretmen Mustafa Güneyler gibiler canından oluyor ama ne gam. “Rab ve millet”, sorumlusunu affetmeye hazır ne de olsa.

Güneyler, birilerinin “atlarla itlerin izini karıştırması” yüzünden öldü. Yani “devlet otoritesi”ni sıfırlamış, dolayısıyla ipin ucunu kaçırmış tipler yüzünden. Otoritenin her türüne itiraz eden biri olarak otorite yoksunluğuna ağıt yakacak halim yok. Bunların otorite dedikleri, kendilerine özgü “müesses nizam” tabii ki. Muradım bu konuda çuvalladıklarını söylemek. Bu “nizam”ı kurmak için etikmiş, prensipmiş, artık iyi sayılan ne kadar değer varsa hepsini çiğneyip, sonra “at izi ile it izini” karıştırır noktaya gelmiş olmaları utanç verici haliyle.


Erdoğan, memleketin “her şeyi” olmayı bir hayli abarttı bilindiği üzere. Öyle ki sorumlusu olduğu uygulamalara “muhalefeti” de kendisi yapıyor. Biz “at izi it izine karıştı” desek muhtemelen içerideydik. Kendisine ait sarayı, hukuku, polisi, ordusu olan birisi olarak muhalefeti de bünyede tutması normal sayılmalı yine de. Tamam bu bir “siyasi oburluk” ama iştah her durumda belirleyici bir insanlık hali.

Erdoğan’ın şu “at/it” cümlesini duyanlar da memlekette kuvvetler ayrılığı olduğunu sanacak ciddi ciddi. Buna takıldım ben. “Cumhurbaşkanı sembolik bir anlam taşıyor o nedenle olandan bitenden haberi yok” da denecek neredeyse. Tabii ki öyle değil. “Millet şahsımı seçti” diyerek Cumhurbaşkanlığını aktif siyasi bir figür haline getirdiğini bilmeyen kalmadı oysa. Belki de “at izi ile it izinin” karıştığı konusundaki yakınması sürecin tam da içinde olmamayı dert edinmesinden kaynaklanmıştır. Bu da mümkün. Çünkü hiçbir konuda dışarıda kalmaya tahammül gösteremiyor. “Bir daha benim gibisini bulamazlar, memleketi bir an evvel toparlayayım” duygusu o kadar belli ki el atmadığı alan yok.

Osmanlı’yı sever malum. O herhalde Yavuz, Fatih, Kanuni gibi büyüklere benzetilmeyi arzuluyordur ama “şahsıma” sorarsanız Sultan Üçüncü Mustafa’ya benzer benzese benzese. Mustafa koca bir padişah. Bulunduğu makam sorun çözen makam tabii ki. Emrinde askerinden alimine nice güç var. Recep Bey’in bugün sahip olduğu türden. Ama koca padişah Memaliki Osmanlı’nın sorunlarını çözeceği yerde yakınmasıyla bilinir. Memleketin gidişatından memnuniyetsizliğini şiirle de dile getirmiş üstelik. Buyrun: “Yıkılubdur bu cihân sanma ki bizde düzele/ Devleti çerh- i denî virdi kamu mübtezele/ Şimdi erbâb-ı sa‘âdetde gezen hep hazele /İşimüz kaldı bizüm merhamet- i Lemyezel’e”. Yani diyor ki, “dünya yıkılıp gidiyor, bizim düzelteceğimiz falan da yok. Kahpe felek devleti tamamen aşağılık kimselere verdi, dünyadan zevk alanlar da kalleşlerle, namertler. Dolayısıyla işimiz Allah’ın merhametine kaldı.”

“At izi ile it izi birbirine karıştı”nın Sultan Mustafa’ca dile getirilişi böyle. Bunu dönemin muhalif hicivcilerinden biri dile getirse başına neler gelirdi kim bilir? Ama Sultan Mustafa gayet rahat. Yakınmak, çözmekten daha kolay belli ki. Bunların kandırılmalarından, izleri birbirinden ayıramamalarından sıkıntı çekenler ahali oluyor oysa. Bir de olan bitenden kendileri yakınınca küfür yemiş gibi oluyoruz. Bu söylem Erdoğan’la bitmeyecek gibi görünüyor bu arada. Muhterem kerimeleri Sümeyye Erdoğan da “bu ülkede yaşamanın artık bir bedeli” olacak diyerek tıpkı pederi gibi mevzuyu (her neyse bu) iktidarın dışında tutuyor. Memleketi “bedel” ödenmeden yaşanmaz hale getirenin babası olduğunu nasıl söylesek acaba?
Erdoğan’ın “at izi ile it izi birbirine karıştı” sözü yine de bir uzman sözü bence. Bu tarafı iyi işte. İt izini bilmem ama at izini Erdoğan oldukça iyi bilir çünkü.

Attan düştüğünde gayet yakından görmüştü o izi.

Kaynak: Birgun.net