AKP ve Erdoğan’ın danışmanları “biz niye bunu daha önce düşünemedik” diye hayıflanacaktır!

Edebiyatla, romanla azıcık araları olsaydı belki düşünürlerdi. Ama, elbette roman okumaz onlar. Hele Melih Cevdet Anday’ı… Hele hele GİZLİ EMİR romanını asla okumamışlardır.

Oysa okusalardı, ASAYİŞİ YERLEŞTİRME OLAĞANÜSTÜ TEŞKİLATI çoktan kurulmuş, hizmete geçmiş olurdu. Ne de olsa yine olağanüstü / gerçeküstü haller yaşıyoruz.

Dahası, teşkilatın yöntemi ve mottosu da tam bugünlük.

Romandaki bir müfettişin deyişiyle, “AYOT her zaman her yerde vardır. (Vatandaşın) bunu bilmesi yeterlidir.

Melih Cevdet Anday’ın romanı, bir darbe sonrasında, kimden ve nasıl geleceği belli olmayan bir GİZLİ EMİR bekleyişini anlatıyor. O emir gelecek ve herkes ne yapması gerektiğini anlayacaktır.

Emir gelinceye kadar da, AYOT, asayişi yerleştirmek için gerekenleri yapacaktır. Yani suçluyu tespit edip yakalayacaktır. İyi de, kimin suçlu olduğunu, hatta SUÇUN NE OLDUĞUNU bilen yoktur ki!

AYOT, durumu aydınlatır: “Suçsuzluk değil, suçluluktur aslolan.”

• • •

Melih Cevdet Anday, GİZLİ EMİR romanını 1969 yılında yazdı. Ben de 70’lerde okudum. Sonraki yıllarda, özellikle darbe dönemlerinde de sık sık andım.

Tıpkı bugünkü gibi.

Koca bir ülke, evimize / içimize / işimize kapanmışız… Bekliyoruz.

Kimimiz Cumhuriyet’in yıkılıp yerine İSLAM CUMHURİYETİ’nin ilan edilmesini bekliyoruz. Kimimiz de tersine, Cumhuriyetimizin kurtulduğunu haber almayı.

Bir yerlerden haber gelecek, emir gelecek, müjde gelecek!

Hayır!

Hevesinizi kaçırmak gibi olmasın ama birileri çıkıp da “YARINDAN İTİBAREN ŞERİAT DÜZENİNE GEÇİLECEKTİR” diye ilan etmeyecek.

Veya “BU GECE YARISI HAVAİ FİŞEK GÖSTERİLERİYLE CUMHURİYET’İN KURTULUŞUNU KUTLAYACAĞIZ” diye açıklama yapan da olmayacak.

Haber / emir / müjde gelmeyecek.

Her şey olmakta. Yavaş yavaş oluyor. Dinci faşizm memleketi, sokaklarımızı ve zihinlerimizi işgal ede ede geliyor.

Onun mottosu da aynı: “Aslolan suçsuzluk değil suçluluk…”

Sizi örneğin, RedHack’in Berat Albayrak’ın maillerini kırması olayı ile ilgili olarak gözaltına alırız. Ama o konuda tek bir soru bile sormayız. Nasılsa suçlusun! Suçunun şu ya da bu olması... Ve hatta suçunun olup olmaması önemli değil.

Asayişi Yerleştirme Olağanüstü Teşkilatı, Anayasa’nın, KHK’nin, muhalefet desteğinin ve iktidar gücünün kendisine verdiği yetkiyle gereğini yapar. Gerekçesiz gizli kararlarla gözaltına alır, işkence yapar, hapse atar, hapiste “hoşgeldin dayağı” ile karşılar.

Bir yandan da dışarda, sokaklarda hayat akııııııp gider.

“Dinci faşizm yürürlüğe girmiştir” veya “şeriat yarından itibaren hizmetinizde” açıklaması gelinceye kadar herkes NORMAL-MİŞ gibi yaşamaya devam eder.

• • •

Elbette “normal zamanlarda”, yani eskiden yaptıklarını yapmamaya çalışarak... Örneğin, sergi açılışına gitmek yerine evde film seyretmeyi tercih ederek… Taksim’den uzak durarak… Vesaire.

Zira, şaka değil, iktidar devlet aygıtının tüm güçlerini kullanmanın yanı sıra “milis” güçleri oluşturuyor...

Kendilerine AK PARTİ HAYRANLARI diyen bir grup, geçenlerde duyurdu:

Misyon: İç güvenlik ve olaylara anında müdahale. Huzur ve asayiş. Kayıt olmak için ‘Telegram’ programını indirin aşağıdaki linke tıklayın. Kontenjan sayısı 5.000’dir.

“Asayiş” sözcüğü nasıl da yerine oturuyor değil mi!

Asayişi yerleştirecekler. Dinci faşizme giden yolun son taşlarının döşenmesine yardımcı olacaklar. Misyon olarak tarif ettiklerine bakınca, bunun “dua” etmekle falan ilgisi olmadığı açık! 5 bin kişi toplanıp RTE’nin mitinglerinde tezahürat yapmakla yetinmeyecekleri de kesin!

Cumhuriyet’i katletmeye hazırlanan “kimileri” cephesinde durum böyle.

Ya öteki “kimileri” cephesinde durum nasıl?

İnsanlar geçim / hayat derdinde.

Haziran daha çok genç.

CHP’ye gelince.

Yarın Kartal’da, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun da katılıp konuşma yapacağı bir etkinlik düzenliyor.

Konu başlığı şöyle:

“Günümüz İslam Dünyasındaki Meseleler ve Çözüm Yolları”

İyi mi!!

Kaynak: Birgun.net