N. Oğuzhan AKTAŞ

ÖDP Başkanlar Kurulu üyesi Alper Taş, görevden ihraç edilen barış imzacısı akademisyenlerle dayanışmak için geldiği toplantıda, “ Akademi devletle iç içe değil devlete rağmen yapılır” dedi

Özgürlük ve Demokrasi Partisi ( ÖDP) Başkanlar kurulu üyesi Alper Taş, KHK ile okuldaki görevlerinden ihraç edilen akademisyenlerle dayanışma için ilimize geldi. Eğitim-Sen Kocaeli Şube Binası’nda gerçekleştirilen ziyarete ÖDP üyelerinin yanı sıra, görevinden ihraç edilen, Onur Hamzaoğlu, Veli Deniz, Yücel Demirer’de katıldı. 5 Ekim Dünya Öğretmenler gününde gerçekleştirilen ziyaret sırasında konuşan Alper Taş, “Devletle iç içe geçmiş akademi olmaz. Asıl devlete rağmen akademi olur. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Barışa imza atan hocalarımızın görevden alınmasını şiddetle protesto ediyoruz” dedi. Alper Taş, Eğitim Sen’de gerçekleştirdiği ziyaretin ardından ÖDP İl Binasını da ziyaret etti.

‘HOCALARA KEFİLİZ’

Alper Taş açıklamalarının devamında şu ifadelere yer verdi “Bütün memleketi dayanışma için dolaşıyoruz. Açığa alınan öğretim görevlileriyle dayanışma için buradan önce Hopa ve Hatay’a da gittik. Bakırköy Kadın Cezaevi’nin önene Aslı Erdoğan ile dayanışma içerisinde olmak için gittik. Bugün 19 tane barış imzacısı hocamız için bugün buraya geldik. Biz bu memleketi dayanışarak kurtaracağız. Onların saldırdıkları her yerde biz daha fazla dayanışmayı büyüteceğiz. Bizim amacımız bir dayanışma ülkesi ve uygarlığı inşa etmektir. Bugün 5 Ekim Dünya Öğretmenler günü. İşine, emeğine sahip çıkan, parasız, eşit, bilimsel ve laik eğitim görevini üstlenen tüm emekçi öğretmenlerin 5 Ekim Dünya öğretmenler gününü kutluyoruz. Hocalarımızın önemli bir kısmını geçmişten tanıyoruz. Biz onların duygularını, düşüncelerini biliyoruz ve onlara kefiliz.

‘PROTESTO EDİYORUZ’

Özgürlükten, emekten, barıştan yana söz söylediler. Bu isteklerini ortaya koydukları için antidemokratik ve despotcu bir tutumla görevlerinden uzaklaştırıldılar. Akademiye büyük bir saygısızlık yapılmıştır. Akademik özgürlük kavramı yok sayılmıştır. Devletle iç içe geçmiş akademi olmaz. Asıl devlete rağmen akademi olur. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Barışa imza atan hocalarımızın görevden alınmasını şiddetle protesto ediyoruz. Bu akademik özgürlüğe olduğu kadar barışa da bir saldırıdır. Her gün cenazelerin geldiği bir ortamda barışa gerçekten çok ihtiyacımız var. Her gün ölüm haberleri alıyoruz. 40 yıldır devam eden savaş var. Böyle devam ederse 40 yıl daha sürer. Çözüm için silahların susması, barışın tesis edilmesi, Türkler ile Kürtlerin eşit yurttaşlık temelinde bir arada yaşayacağı bir ülkeyi kurmamız gerekiyor. Bunu silahla değil fikir ve düşünceyle yapabiliriz.

‘YAPILAN DARBECİLİKTİR’

Türkiye’de barışı geciktirmememiz lazım. Barışı geciktirmek iç savaşın derinleşmesi anlamına gelir. Akademisyenlerimizin barışı dile getirmeleri cezalandıracak değil alkışlanacak bir olaydır. Bir hocalarımız bu tutumlarından dolayı alkışlıyoruz. Her gün despot bir tutumla karşılaşıyoruz. Erdoğan rejimi tek ses istiyor. Kendilerini konuşacağı bir Türkiye ile yanıp tutuşuyorlar. Demokrasiyi koruma adına televizyon, radyolarımızı kapatıyorlar. FETÖ ile mücadele adı altında bütün toplumsal muhalefetle mücadele başlattı. Bu yapılan darbeciliktir. Önümüzdeki dönem kritik dönem. Korku iklimi yaratıyorlar. Teslim almaya çalışıyorlar. Korku iklimine teslim olmayacağız. Şimdi umut iklimini büyütme zamanıdır. Türkiye’yi bu karanlık rejimden Erdoğan rejiminden kurtaracağız. Kamu emekçileri devletin memurluğundan kamu emekçiliği kavramını geri iterek AKP ve Erdoğan memurluğunu dayatmaya çalışıyor. Bu anlayışı yıkacağız.” N Oğuzhan AKTAŞ

Kaynak: Birgun.net