Darbenin arkasında ABDvar çıkışı, Washington’dan gelen tepkilerin ardından AKP’ye geri adım attırdı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin bu tür açıklamaların Türkiye-ABD ilişkilerini zedeleyeceğini belirtmesinin ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Türkiye’de Amerikan karşıtlığında artış var, bu artıştan memnun değiliz” dedi. Ardından da “darbecilerin merkezi” denilen İncirlik Üssü’ne gelen ABD Genel Kurmay Başkanı Joseph Dunford, darbecilerin bombaladığı Meclis’te ağırlandı!

Ankara Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Cenk Saraçoğlu, ABD karşıtı demeçlerin telafi edilme çalışmalarının Washington ve Batı ile kurulan eşitsiz iktisadi ilişkilerle bağlantılı olduğunu söyledi. Sadece AKP’nin değil Türkiye’de hiçbir düzen içi burjuva partisinin resmi politikasında ABD ve Batılı diğer güçlerle köprüleri atan bir yönelim içerisine giremeyeceğini kaydeden Saraçoğlu, çünkü Batı kapitalizmiyle kurulan eşitsiz iktisadi ilişkiler buna izin vermez” diyor.

Sınırı var!
ABD karşıtı söylemi sürdürmenin aşılması güç yapısal sınırlarının olduğunu ifade eden Saraçoğlu’na göre bu sınırlar yavaş yavaş kendini dayatmaya başladı. Dolayısıyla da ABD karşıtlığında geri atılmak zorunda kalındı.Saraçoğlu şöyle konuştu: “ABD Genelkurmay başkanının ziyareti sürecinde ABD’nin darbeyle ilişkisinin sorgulanmamış olması, AKP’li siyasetçilerin darbenin hemen arkasından ortaya çıkan ABD karşıtı demeçleri telafi etmeye çalışmaları, bu sınırların kısa sürede kendisini dayattığının göstergeleridir. ABD ve Avrupalı güçlerin darbe sonrasında AKP ile çok da dayanışmacı mesajlar göndermemesi AKP’yi ne kadar rahatsız ederse etsin buradan kendilerine bambaşka bir uluslararası siyaset yönelimi değil bir uyarı çıkaracaklardır. Yalnızlıklarının tescil edilmesinin beraberinde getirdiği güçten düşme görüntüsünü telafi etmeye çalışacaklardır. Halen güçlü ve vazgeçilmez olduğu mesajını AKP hem içeriye hem de dışarıda vermek durumundadır.”
Son 3-4 yıldır Türkiye’deki her kötü durumun bir “üst akıl” tarafından tasarlanmış bir komplo olduğuna dair düşüncelerin yaygın bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından en yetkili ağızlar tarafından dile getirildiğini söyleyen Saraçoğlu, sözde ABD karşıtlığına basitçe retorik denilip geçilemeyeceğini kaydediyor.
Saraçoğlu, “Türkiye’de iktidar olmuş sağ burjuva siyasal güçlerle kıyaslandığında AKP’nin içerisinden bu karşıtlığın değişik derecelerde dillendiriliyor olması yeni ve dikkate değer bir durum. Ancak bu durumu AKP’nin diğer burjuva partilerinden emperyalizmle ilişkiler konusunda daha ilkeli, daha milli veya İslamcı olması ile bağlantılı şekilde açıklayamayız. Durum daha çok emperyalizmin AKP karşısındaki tutumu ile ilgilidir” diyor.

“Yalnızlık ile ilişkili”
Emperyalizmin dünya için belirgin bir siyasal, iktisadi model ve ideolojik çerçeve geliştiremediği, bu boşluğun varlığında AKP’nin emperyalizmin kendisi için çizdiği oyun sahasının sınırlarını fazlaca zorlamak ve bu sınırlara şekil vermek gibi kendi kapasitesini aşan işlere kalkışmış, çuvallamış, dünya ölçekli krizin derinleşmesine de katkıda bulunmuş olduğunu kaydeden Saraçoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu durum dünya sisteminin krizini artık kendi şehirlerinde IŞİD katliamlarıyla hissetmeye başlayan belli başlı uluslararası aktörlerin, bir zamanlar coşkuyla destek verdikleri AKP’ye sırt çevirmelerine neden olmuştur. AKP’nin sözde ABD karşıtlığı bir retorik olmanın ötesinde Batı karşısında hissettiği yalnızlık ve hatta oradan gelecek nesnel bir tehdit algısı ile ilişkilidir. Bu noktada asıl soru AKP iktidarı bu nesnel tehdit algısına dayanarak emperyalizmle ilişkilerini askıya almak, ABD ile gerilimli bir siyaseti sürdürmek ve hatta NATO’dan uzaklaşıp başka ittifaklar içerisine girmek gibi radikal hamlelere girişebilir mi sorusudur.”

Kaynak: Birgun.net