HABER MERKEZİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında bir ‘anlaşmazlık’ olduğu artık gizlenemez bir hale gelmişken önceki gün ‘Pelikan dosyası’ adlı blog üzerinden dolaşıma giren bir metin siyaset kulislerin hareketlenmesine neden oldu. Metinde Erdoğan ile Davutoğlu’nun arasındaki ‘anlaşmazlık’ 27 maddede anlatılıyor. Peki, bu dosya neden ortaya çıktı, kim nasıl tepki verdi, bundan sonra ne olur? İşte 8 maddede ‘Pelikan dosyası’:

Neden şimdi?
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasında –meseleye temkinli yaklaşmak gerekirse- bir ‘anlaşmazlık’ olduğu uzun süredir kamuoyunun malumu. En keskin kısmını ‘başkanlık’ arzusu/isteksizliği karşıtlığının oluşturduğu bu anlaşmazlık durumu son AKP MKYK toplantısıyla artık gizlenemez bir hal aldı. MKYK, kuruluşundan bu güne kadar genel başkanın elinde olan il ve ilçelere atama yetkisini Davutoğlu’nun elinden aldı. İşte dosya, anlaşmazlığın kendini en net ifade ettiği bu dönemde piyasaya sürüldü. Resmi kanallarla yapılan ‘ihtar’ın ardından gayriresmi kanallar da devreye sokularak Davutoğlu’nun Saray’ın istekleri doğrultusunda hareket etmesi gerektiği mesajı verildi, aksi takdirde ‘olacakların’ uyarısı yapıldı.

Neden ‘pelikan dosyası’?
AKP içindeki ‘anlaşmazlığa’ dair hayli uzun ve geniş anlatımlı bu yazının adının neden ‘Pelikan dosyası’ olduğuna dair çok farklı yorumlar var. AKP’lilerin karşılaştıkları her olayda aciziyetlerini gizlemek ya da hedef şaşırtmak için dillendirdiği ‘masonlar’, ‘çok gizli dış güçler’ gibi iddiaları bir yana bırakırsak, metne uygun görülen isimde bir film de mevcut. Julia Roberts ve Denzel Washington’un baş rollerini paylaştığı 1993 yapımı ‘Pelikan Dosyası’ adlı filmde hükümetin üst düzeyinde şok etkisi bırakan bir dosyadan bahsediliyor.

Kim yazdı?
Metni kimin yazdığına dair dolaşımda olan iddialar arasında en çok Sabah gazetesinin başyazarı Mehmet Barlas’ın oğlu Cemil Barlas geçiyor. BirGün’ün Genel Yayın Danışmanı Barış İnce, Twitter hesabından yaptığı açıklamada yazının Barlas tarafından yazılmış olabileceğini, Barlas’ın yanında çalışan Ekin Gün adlı kişi tarafından da dolaşıma sokulduğunu yazdı. Barlas ise söz konusu yazıyı Twitter hesabından paylaşırken manidar biçimde yazan isme dair ‘kim acaba’ sorusunu sordu.

Öte yandan diğer bir iddia ise yazıyı Nasuhi Güngör’ün yazdığı yönünde. Diken.com.tr’den Tunca Öğrenten’in haberine göre AKP’li üst düzey kaynaklar Güngör’ün ismini verdi. Güngör, geçen günlerde “Davutoğlu ile yürümenin artık imkanı olmadığı” yönündeki açıklaması ardından yazarı olduğu Star gazetesinden kovulmuştu. Bazı çevreler bu durumu “Erken öten horozun başını kestiler” diye yorumlamıştı.
Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu ise metnin Saray danışmanlarından biri tarafından yazıldığını savundu.

‘Hocacılar’ın tepkisi ne oldu?
Pelikan dosyasının dolaşıma sokulmasının hemen ardından Davutoğlu taraftarları da ‘Sakarya dosyası’nı patlattı. Twitter’da ‘Hatice Keskin’ ismiyle yapılan paylaşımlarda Sakarya’da AKP’li isimlerin partili kadınlarla yaşadığı ilişkiler, kürtaj gibi birçok iddia gündeme getirildi. Söz konusu hesabın paylaşımlarında “Buzdağının görünmeyen kısmından teyit ettiklerimi yayınlamaya devam ediyorum ve bundan sonra da yayınlamaya devam edeceğim. Hedefim parti içine reisçi gibi sızmış tüm sapık ve hainler bir an evvel temizlenmeli” ifadeleri kullanıldı.



AKP Sakarya İl Başkanlığı ise bu isimde bir üyelerinin bulunmadığını, iddiaları yargıya taşıyacaklarını açıkladı.

Kim ne dedi?
İktidara yakın isimlerinden hemen hiçbiri ‘Pelikan dosyası’na kayıtsız kalmadı. Söz konusu isimler, metin daha yeni yeni gündem olmaya başlamışken ‘tavırlarını’ gösterme ‘ihtiyacı’ hissetti. Bir yandan yazılanlar eleştirilirken aslında bu çarpıcı iddiaların daha fazla dolaşıma girmesi sağlanıyordu.

Twitter’da Saray’a yakın isimlerin ‘Pelikan dosyası’ hakkındaki dikkat çeken yorumlarından bazıları şöyle:

Haşmet Babaoğlu: Nihayet… Hayırlı işler oluyor sanırım
Mustafa Varank: Trollerden şikayet edip Fuat Avni’nin bütün yalanlarına inanan, isimsiz deli saçması bildirilerden medet uman aciz bir kitle var. Seviye bu.
Cemil Barlas: Daha kimse henüz esasa girmedi. Henüz usül tartışması yürüyor. Asıl konu bir esasa gelsin de görelim.

Mesele hangi temele dayanıyor?
Metinde anlatılanlar, nedenler ve sonuçları ‘anlaşmazlığın’ sebebine dair net bir çerçeve de sunuyor: Bütün mesele Erdoğan’ın bekası!
Kulislerde hareketlenmeye sebep olan, birçok gazetecinin kaynaklarına danıştığı, sosyal medya trollerinin devreye sokulduğu bu yazının içerisinde AKP’nin ideolojik/politik duruşuna dair tek bir ayrım noktası göze çarpmıyor. Örneğin; her iki tarafta da yolsuzluklara ilkesel bir karşı duruş yok, aksine taktik bir durum olarak kullanma arzusu var. Zaten bir tarafın arzu ettiği başkanlık sistemine diğer kanadın karşı çıkmasının sebebi ise ‘demokrasiye bağlılık’ değil, ‘iktidar nimetlerinden yeterince yararlanamama’ şikayeti. İslamcılık, dış politika gibi konular ise tartışmaya dahi açılmamış.
Yani özetle Erdoğan’ın başbakan olmasını engellediği Abdullah Gül ile arasında ideolojik bir farktan ne kadar bahsedilmezse, bizzat elleriyle başbakanlık koltuğuna oturttuğu Davutoğlu ile arasında da böyle bir farktan o kadar bahsedilemez.

Bundan sonra ne olur?
Erdoğan ve Davutoğlu’nun şu andaki makamlarına oturması üzerinden yaklaşık iki yıl geçti. İlk günlerde düşük perdeden başlayan bu ‘anlaşmazlık’ son günlerde Başbakan’a ‘muhtıra’ niteliğinde bir kararla yetkilerini elinden almaya kadar vardı. İki yıldır devam eden bu ‘anlaşmazlığın’ gelen son sert hamleler üzerine ortadan kalkacağını düşünmek de, Davutoğlu ve taraftarlarının böyle hamlelerle karşılaşacağını tahmin etmediğini varsaymak da gerçekçi değil.

Ortada tarafların güçlerinin eşit olmadığı açık bir ‘bilek güreşi’ var. Bu durum kendini bazen gizleyerek de olsa sürdürecektir. Fakat sonuç olarak tüm bu yaşananlar iki ismin birlikte uzun süre yürümesinin çok da imkan dahilinde olmadığını gösteriyor. Kendi içlerinde ortaya çıkacak sonuç ise her halükarda, Türkiye’yi kan gölüne çeviren, gericiliğin toplumsallaşmasını amaçlayan, kamusal kaynakları yandaşlarına peşkeş çekip emekçilerin daha da yoksullaşmasını sağlayan bir anlayışın kazanması olacak. Onların birbirlerinden farkları yok!

Sonuç: Kavga AKP'yi aşar
Erdoğan ve Davutoğlu arasında saklanması mümkün olmayan çekişme şimdilik AKP içinde kalsa da kısa sürede partinin boyunu aşar. Bu çekişmenin hem ülke içinde hem de ülke dışında tarafları var. Doğal olarak da hem iç politik yörüngede hem de dış siyasette etkileri olacaktır.

Davutoğlu'nun karşı hamlesini gördükten sonra her şey biraz daha netleşir. Bunun için ilk durak vize muafiyeti, Sonrasını hep birlikte izleyeceğiz.

Kaynak: Birgun.net