BURCU CANSU [email protected] @burcu_cansu

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen tasarıyla, belediyelere kayyum atanmasından, 100'den fazla kurumun varlıklarını ve ticari hisselerini Özelleştirme İdaresine devrederek özelleştirme yolu açacak pek çok düzenleme aynı torbayla geçti.

Torba tasarı ile,

-100’den fazla kuruma varlıklarını ve ticari hisselerini Özelleştirme İdaresine devrederek ihale yasası kapsamı dışında özelleştirme yolu açıldı. Tasarıya göre aralarında, Atatürk Orman Çiftliği Genel Müdürlüğü, Atatürk Kültür Merkezi, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, Spor Toto Teşkilat Başkanlığı, TRT, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, GAP Başkanlığı, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu'nun da olduğu kurumlar varlıklarını özelleştirme idaresine devrederek, ihale yasasının kapsamı dışında özelleştirilebilecek.

-Yüksekova ve Cizre’nin il olmaktan çıkarıldı. Yüksekova ve Cizre il yapıldı.

- Belediyelere kayyum atanmasının yolu açıldı. Belediye başkanı, başkanvekili ve meclis üyeleri terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevlerinden uzaklaştırılacak. Görevinden uzaklaştırılan, tutuklanan, kamu hizmetinden yasaklanan veya istifa eden belediye başkanı, başkanvekili veya meclis üyesinin yerine Büyükşehir ve il belediyelerinde İçişleri Bakanlığı, diğer belediyelerde de valiler tarafından yeni isimler görevlendirilecek.

-Vakıflar radyo ve televizyon kurabilecek.

- Cemaat operasyonlarının yapıldığı bir süreçte kurumlarda soruşturma yürüten müfettişlere, hakim ve savcılar gibi koruma zırhı getirilecek.

Birbirinden bağımsız ve tartışma yaracak pek çok düzenlemenin aynı torba içerisinde kabul edilmesine ilişkin itirazlar yükseldi. Türkiye'nin önde gelen iktisatçılarından Prof. Dr. Oğuz Oyan, CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ve HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü BirGün’e çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Oyan: AKP saldırıyor
Türkiye'nin önde gelen iktisatçılarından Prof. Dr. Oğuz Oyan, aralarında Atatürk Orman Çiftliği Genel Müdürlüğü, Atatürk Kültür Merkezi, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün de olduğu kurumların varlıklarını Özelleştirme İdaresine devrederek, ihale yasası kapsamı dışında özelleştirilebilecek olmasını şu şekilde değerlendirdi:

"AKP bugüne kadar varlık barışı, vergi barışı, merkez bankasının planlarını aktarma, 2B yasası ile kamu alanlarını satmak, yabancılara toprak edinme hakkı tanımak ile bütçeye bir defalık gelir türü aktardılar. Bunlar tükendi yeni yollar bulmaya çalışıyorlar.

Özelleştirme konusunda bir tıkanıklık yaşanıyordu, önünü açmaya çalışıyorlar. Çünkü, Türkiye giderek büyük bütçe açıkları ile karşılaşacak bir yola girdi. Zaten bütçe açıklarını göstermemek için bir çok büyük proje Yap-İşlet-Devret Modeli ile yapılıyor. Dolayısıyla da büyük yatırımlar bütçe içerisinde açık olarak görünmüyor. Ama bütün bunlar bir yük olarak kamu maliyetine yansıyor ve yeni yollar açıyorlar.

Özelleştirmesi düşünülemeyecek kalemlere, bir takım kurumların varlıklarını satarak aslında bir kaç alana birden saldırıyorlar. Türk Dil Kurumu ve Devlet Tiyatrolarını göz önüne aldığımızda kültür sanat alanına saldırıyorlar. Burada zaten kendi temellerine çok uygun olan tiyatroları özelleştirme ve devletin operada tiyatroda ne işi var anlayışı ile hareket ediliyor. Devlet desteği ile ayakta kalacak kurumları dahi özelleştiriyorlar. AKP kendi kültürünü empoze etmek için bu alanlara el atıyor.

Bir başka nokta da, AKP'nin hedeflerinden birisi de İş Bankası'na nasıl el uzatırım amacıdır. Burada Dil ve Tarih Kurumları'nın CHP'nin hisseleri üzerinden gelirleri var. CHP hisselere sahip ama gelire sahip değil, o hisseler eline hiç değmeden Dil ve Tarih Kurumları'na gidiyor. Dolayısıyla bu varlıklara el koyarak bu gelirleri de yöneterek özelleştirmeye yöneltmiş oluyorlar.

Bir başka boyut da Türkiye Varlık Fonu kurarak, özelleştirme gelirlerinden hangilerinin varlık fonuna aktaracaklarına Bakanlar Kurulu karar verecek. Bu yolla da varlık fonuna yeni kaynaklar aktarmış olacaklar.

Karayollarını ve Devlet Su İşlerinin gayrimenkullerini zaten Ulaştırma Bakanlığı satıyordu. Şimdi topluca kurumların elinden alıp satacaklar.

"Cumhuriyet'i silmek istiyorlar"
Talan boyutundan baktığımızda AKP zaten bir talan ekonomisi iktidarıdır. AKP talanı yönetmek üzere iktidar oldu. Aynı zamanda Cumhuriyeti dönüştürerek, kendi din devletini kurmak için... Bütün bunlar sadece otoriter rejim altında olabilir. AKP'nin en iyi bildiği şey talanı yönetmektir. İnşaatı ve arazi rantını çok iyi bildikleri için bunu yönetmeye çalışıyorlar. Askeri arazilerinin talanı gündemlerinde. 15 Temmuz sonrasında büyük meşruiyet kazandıklarını düşünerek önlerinde hiç bir sınır kalmadığını düşünüyorlar. Daha önce talan biraz daha arada frene basarak giderken, şimdi bütün fren mekanizmaları kalktı.
Tayyip Erdoğan daha önce 'Biz Türkiye'yi pazarlıyoruz' demişti. Türkiye'yi satmak üzere davranıyorlar. Sadece gelir bakımından bakmıyorlar. Tiyatroya neden gelir aktarayım deniliyor. ideolojik yanını da düşünmeliyiz. Diyorlar ki, 'Kuracağım yeni rejim içerisinde benim yönetmek istediğim kurumlar değiller'. Bu kurumlar Cumhuriyetin mirası kurumlar olduğundan Cumhuriyeti tamamen bitirmek yeni bir rejim kurma niyetindeler. Bütün hafızayı ve belleği silmeye çalışıyorlar."

Görevinden uzaklaştırılan belediye başkanlarının yerine kayyum atanması ile Hakkari ve Şırnak’ın il olmaktan çıkarılmasına ilişkin CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’un ve HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü'nün değerlendirmeleri şu şekilde:

Torun: Belediyeleri kendisi yönetecek
Torun'un değerlendirmesi:
“AKP Hükümeti bu torba yasadan önce de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bazı HDP’li belediye başkanlarını mevcut yasal düzenlemelerden doğan yetkilerini kullanarak görevden uzaklaştırmıştır. Gerek 3628 sayılı Mal Bildirimi ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu gerekse 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca görevleriyle ilgili bir suç nedeniyle haklarında soruşturma veya kovuşturma açılan belediye başkanı 5393 sayılı Belediye Kanunun 47/1’nci maddesine göre kesin hükme kadar İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilmektedir.

Görünen o ki bu Hükümet bu uygulamayı yetersiz bulmaktadır. Bunun temel nedeni AKP Hükümeti’nin bu tür durumları tespit edilen belediye başkan, meclis üyesi ve yöneticilerini görevden uzaklaştırmanın ötesinde bu belediyeleri kendi güdümüne almak, kendisi yönetmek istemesidir. Bu anlayış kabul edilebilir değildir.

O nedenle bu düzenlemeye iki düzeyde itirazımız var; birincisi seçilmiş belediye başkan ve yöneticilerinin görevden uzaklaştırmasında nihai kararın yargı kararına dayandırılmıyor olmasıdır. Bu konuda yapılması gereken söz konusu yasal mekanizmaların bağımsız işleyişine dokunmadan hızlı çalışmasını sağlamaktır. İkinci itirazımız ise AKP’nin seçilmediği bir belediyeyi bu tür demokratik olmayan yollarla el koyma yoluna gitmesidir. Bu fırsatçılık kabul edilebilir değildir; bu makamlara geleceklerin mutlak suretle bağımsız hüviyette olması gerekmektedir.

Torba Yasa’da itiraz ettiğimiz ikinci düzenleme Hakkari ve Şırnak konusunda takınılan cezalandırıcı tavırdır. Yapılan terör ve teröristin değil, buralarda yaşayan vatandaşlarımızın cezalandırılmasıdır. Eğer bölgede Yüksekova ve Cizre’nin güvenlik nedenleriyle il yapılmasına ihtiyaç duyuluyorsa, bunun yolu 1936 yılından bu yana il olan Hakkari’nin il olmaktan çıkarılması değildir. Çözüm basittir; 81 olan il sayısı 83’e çıkarılmalıdır. Ne Hakkari ne de Şırnak’ın cezalandırılmasına gerek yoktur."

Encü: "Halkın iradesi gasp ediliyor"
Encü belediyelere kayyum atanmasına ilişkin şunları kaydetti:
"Belediyelerle ilgili konu uzun süredir tartışılıyor. Biz bunu gasp olarak algılıyoruz. halkın iradesi gasp ediliyor. Demokratik yollarla yenilemeyen halk iradesi devlet eliyle tahakküm kuruluyor. Zaten 1-1,5 yıldır müfettişler bir gün bile belediyelerimizden çıkmış değil. Belediyelerimiz her zaman halkın sorunlarını çözen bir noktada durdu. Açık bulamadıkları için yargı paketi ile belediyelere el koymaya çalışıyorlar. 1 yıldır zaten fiiliyatta kayyum atanmış durumda bunu yasallaştırmaya çalışıyorlar. Şırnak, Uludere, Silopi, Bettüşebap zaten fiili kayyum atama vardı. Buralarda belediyelerimiz en ufak bir çalışma dahi yürütemiyor. Bir çok ilçemiz zaten riskli alan edildi. Güvenlik gerekçesi, riskli alan, araçlara el koma derken zaten belediyelerin çalıştırılmaması yasal bir kılıfa büründürüldü."

Encü, Hakkari ve Şırnak'ın il statülerinin alınması ile ilgili ise şunları kaydetti:
"90'lı yıllarda Şırnak il yapılmaya çalışıldığında dönemin askeri yetkilileri ve hükümet Şırnak'ın il olmasının sebebini güvenlik olarak istemişlerdi. Cudi, Gabar dağında askeri olarak bir hakimiyet sağlanacaktı. Cizre ve Gever Kürt ulusal bilincinin ortaya çıkmasında sembol kentlerdir. Bu tarihi göz önünde bulunduran devlet bu sembolleri ortadan kaldırmak istiyor. Yaklaşımın iyi niyetli olmadığını biliyoruz. Şırnak'ın yüzde 70'i harabeye döndürüldü, 160 gündür sokağa çıkma yasağı sürüyor. Talebimiz şu, gerçekten istihdamı kalkınmayı sağlamak ise Şırnak'ın il statüsü düşmesin 83 ilimiz olsun. Bir yeri yıkıp başka bir yere o statünün verilmesi halk nezdinde ceza olarak algılanıyor ve kaygı veriyor. Bu konuyu HDP olarak Meclis'e taşıyıp, halkımıza bu konuyu anlatacağız. Halk iradesinin yok sayıldığını ifade edeceğiz."

Kaynak: Birgun.net