Bekir Özgür Aybar - [email protected]

Özellikle son birkaç yıldır memleket sınırlarından alternatif müziğe dair dikkat çekici yansımalara tanık oluyoruz. Başak Günak, sahne adıyla Ah! Kosmos da bunlardan biri. Geçen günler içinde yeni uzunçaları “Bastards”ı yayınlayan Ah! Kosmos müzikal tavrını anlatırken “Hayal ve yaşanmışlığın bendeki izlerinin derinliğine ulaşmaya çalışıyorum” diyor.

>>Ah! Kosmos’un nasıl başladığından bahseder misin?

Küçüklüğümden beri müzikle iç içeyim. Çeşitli enstrümanlarla deneyimim oldu. Boğaziçi Üniversitesi’nde okuduğum yıllarda birçok farklı grupta bas gitar çaldım. Bu dönemde bir yandan da evde kayıt ve prodüksiyon yapmayı öğrenmeye çalışıyordum. Okuldan mezun olduktan sonra İTÜ'de Ses Tasarım ve Mühendisliği bölümünde master yaptım. 2012 yılının sonlarına doğru ise kesin bir kararla tamamen müziğe odaklanmaya başladım.

>>Henüz müziğinle hiç karşılaşmamış biri için tavrını nasıl açıklarsın?

İçinde bulunduğum anı ve hissi en şeffaf şekilde yansıtmaya çabalıyorum. Düşünce katmanından sıyrılmaya çalışmak ve tüm kalbi açarak var olanın titreşimine izin vermek. Hepsi bu kadar.

>>Başlangıçtan bu yana geçen 3 yıl içinde Flesh EP’sinden Bastards uzunçalarına kadar ulaştın. Şimdiden bakınca tüm o dönemi nasıl görüyorsun?

Bu zaman diliminde yayınladığım parçaların yanı sıra tiyatro, çağdaş dans ve görsel sanatçılarla da ortaklaşa çalışmalar ürettim. Sese ve kompozisyona farklı disiplinlerden yaklaşmak birçok anlamda bana yeni bir alan açtı. Canlı performansların da benim için çok yönlendirici olduğunu düşünüyorum. Performans yaptıkça hem teknik noktalar, hem de kompozisyonel tercihler açısından benim için birçok şey açığa çıkmaya başlıyor.

>>Ah! Kosmos’un üretim sürecini merak ediyorum. Onu yeni bir şarkıya ulaştıran, ona ilham veren şeyler nedir? Nelerden beslenir?

Müzik yapmaya başladığım anlarda hissettiklerimin bir arada olması için uğraşıyorum. Bu süreçte hayal ve yaşanmışlığın bendeki izlerinin derinliğine ulaşmaya çalışıyorum. En çok heyecanlandıran kısım parçaya hangi hisle başladığım. Yoğun hislerden sonra ortaya çıkan parçalarla aramda çok güzel bir iletişim oluyor.

>>“Bastards”a gelelim. Öncelikle böyle bir albüm için tebrik etmeliyim. İçerikte birbirinden ayrı serbest parçalardan çok bir konsept vurgusu var sanki. Ne düşünürsün bu konuda?

Çok teşekkürler. Albümün kendine ait bir alan kurmasını, baştan sona ve küçük fragmanlar içindeki belli bir etkileşimin, diyaloğun olmasını istedim. Albüm sonlanana kadar da parçalar içinde dönüşümler oldu.

>>Kayıt sürecinde neler yaşadın? Albüm üzerine çalışırken aklında neler vardı?

Albümdeki parçalar gönlümün içinden çıkanlar. O yüzden parçaları ruh hallerimin, o dönemimdeki karşılaşmalarımın bendeki yankıları olarak ifade edebilirim. Sesin her bir katmanıyla uzun süreçler geçiriyorum. İçinde bulunduğum hisleri yansıtmaya çalışırken sesin hayalimdekine yaklaşması için denemeler yapıyorum.

>>Birçok farklı sahnede canlı performans sergiledin. Tokyo, Venedik ve Barcelona gibi şehirlerde çaldın. Sende özellikle iz bırakan bir konser oldu mu?

Her performansın ayrı ve öngöremediğim bir heyecanı oluyor. Başlamadan evvel ve bittikten sonraya kadar uzanan zaman dilimini kapsıyor bu heyecan. Hepsinin izlerini taşıyorum.

MÜZİSYENLER İÇİN EN BÜYÜK SIKINTI MEKAN​

>>Türkiye’de bağımsız müzikten ilerlemenin kendine has zorlukları olduğu muhakkak. Sence bu zorlukların ilk sıralarında neler bulunuyor?

İnsanların evlerinde yaptıkları müziği dışarıya taşımasının sıkıntılı bir süreç olduğunu düşünüyorum. Müzisyenlere ilk performanslarını deneyimleme imkânını sunan mekân çok az sayıda ve müzisyenin de bu mekânlarla direkt diyaloğa geçmek durumunda olması zorluk yaşatıyor.

>>Bu yerel bağımsız kulvardan en çok takip ettiğin isimler kimler?

TSU, Gantz, Biblo, Gizem Aksu, Aslı Bostancı ve Çıplak Ayaklar tayfasının işlerini yakından takip ediyorum.

Kaynak: Birgun.net