SEBAHAT KARAKOYUN
[email protected]
@ssenyaprak

‘Ergenekon Davası’nın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 275 sanıklı davada hükmü usulden ve esastan bozdu.Dava kapsamında 7 Aralık 2009’da tutuklanan, itiraz üzerine serbest kaldıktan iki gün sonra ‘’Amirallere suikast’’ soruşturmasında ikinci kez tutuklama kararı çıkan ve kendisini adliyeye götürmek isteyenlerden lavaboya gitmek için izin aldıktan sonra evinin banyosunda yaşamını sonlandıran Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar, Yargıtay’ın Ergenekon davasına ilişkin kararı BirGün'e değerlendirdi. “2007’de başlayan ve ülkemiz için büyük bir kırılma anlamına gelen bir süreçte son aşamaya gelindi.” Diyen Tatar şöyle deveam etti: “Açılan sayısız ve çok farklı isimlerle anılan davaları, Ergenekon-Balyoz olarak tek başlık altında toplamak mümkün. Şayet işler istedikleri gibi gitseydi zaten tüm davaları bu başlık altında toplayacaklardı ama olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Onca hazırlık, düzmece kanıt, alçakça hazırlanmış tezgah ortaya saçıldı. En sonunda yalanlarla kurgulanan tezgahı daha fazla ayakta tutmak mümkün olmadı. Oysa, mahkemeler kurgulanmış, kendilerine göre ayrık otu hukukçulardan temizlenmiş, Silivri toplama kampı hazırlanmıştı.”

Çalınan yaşamlar…

Ergenekon ve Balyoz davası sürecinde usulsüzlük ve hukuksuzluğun anlatılarak bitirilemeyeceğini belirten Tatar, “Büyük bir yalan kurgulamaya kalkanların elleri ayakları yalana dolandı, foyaları meydana çıktı. Olan, Türkiye tarihinde daha önce de örneklerini yaşadığımız gibi çalınan yaşamlar ve kaybedilen canlardır. Elbette ki bütün bu kurgu ve kumpas bir amaç için yapıldı. Maalesef bu amacın önemli ölçüde hasıl olduğunu görüyorum. Türkiye Cumhuriyeti ve çağdaş demokratik kazanımları budanıp bir saha temizliği yapılmış ve ülke dinsel yobazlığın pençeleri ile Ortadoğu bataklığına sokulmuş. Kör, topal da olsa, iyi kötü işleyen parlamenter demokrasimiz ve adalet sistemimiz çok büyük yara almıştır” dedi.

Nimetlerinden besleniyorlar

Ergenekon davasının, dünya hukukunda tarihe geçeceğini ifade eden Tatar şözlerini şöyle sürdürdü: “Muhalif olan her vatandaşa “Sen de potansiyel bir sanıksın” mesajı verilmiştir. Şu an içinde yaşadığımız korku ve baskı ortamı, bu dava süreçlerinden süzülerek gelmektedir. Bu davaların birinci sorumlusu aynı zamanda tetikçisi, cemaattir. Fakat bu işin arkasında siyasi bir irade olmadan başarılması mümkün değildir. O irade de bugünkü siyasi iktidardır. Bugün bütün olup bitenin suçunu “paralel”in, “FETÖ”nün üstüne atanlar, Ergenekon-Balyoz sürecinin nimetlerinden besleniyorlar. Bir kısım “kullanışlı liberalleri”, “yetmez ama evetçiler” i de peşlerine takarak kendilerine siyasi bir alan açtılar.”

Bu başlangıca ihtiyacımız var

Bazı kesimlerin, Ergenekon-Balyoz sürecini derin devletin, askeri vesayetin tasfiyesinden ibaret gördüğünü belirten Tartar, “ Söz konusu kesimler, oturup bizim neler yaşadıklarımızı tekrar değerlendirmesi gerekiyor. Türkiye’de demokrasi ve hukuk mücadelesinin böyle bir başlangıca ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Ben kardeşim Ali Tatar’ı bu süreçte kaybettim. Onun hukuk talebini geniş kitlelerin talebi ile birleştirerek mücadele etmeye çalışıyorum. Bu Yargıtay kararı bana ve benim durumumda olanlara “haklısınız” diyor. Bunu çok önemsiyorum zira gücünü haklılığından alan mücadelelerin başarıya ulaşacağına inanıyorum” dedi.


Kaynak: Birgun.net