Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Adli Yıl açılış töreninde konuşuyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı, yargı bağımsızlığına gölge düşürdüğü gerekçesiyle törene katılmama kararı almıştı. MHP Genel Başkanı törende yer alırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da ilk kez törende konuşacak.

Daha önceki törenlerde sadece Türkiye Barolar Birliği Başkanı (son iki yıl dışında) ve ev sahibi sıfatıyla Yargıtay Başkanı konuşuyordu.

Erdoğan'ın salona girişini savcı ve yargıçlar ayakta alkışladı.

İlk konuşmayı Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit yaptı:

"Geçen yıldan bugüne kadar önemli dğeişiklikler oldu. İstinaf mahkemeleri faaliyete girdi, bunu Yargıtay olarak önemsediğimizi daha önce de ifade etmiştik. Bunun yanısıra yargı üzerindeki ağır iş yükünün kaldırılması için çok önemli toplantılar yaptık. Yargıtayımızın bütün kararlarını kamuoyu erişimine açtık.

15 Temmuz, devletin tüm kurumlarında olduğu gibi yargımızda da önemli sarsıntılar meydana getirmiştir. Kişisel ve kurumsal anlamda her türlü fedakarlığa hazır olduğumuzu rahatlıkla söylemek istiyorum.

Yargıtay'da görev yapan, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.

Çağdaş değerlere sıkı sıkıya bağlı kaldığımız takdirde kültürel çeşitliliğimizi büyük bir zenginliğe dönüştürebiliriz.

Gerçek dindarlık ve hoşgörü herkesi dini ve fikriyle hoşgörmektir. Yaradılanı yaradandar ötürü sevmek felsefesi geniş kitlelelere ulaşmıştır.

Uzlaşı kültürünü genişletmemiz gerekmektedir. Bizler ancak birbirimizi kucaklayarak uçabiliriz.

Darbe kalkışmasından sonra toplum olarak gösterdiğimiz birlik ve beraberlik geleceğ yönelik inancımızı pekiştirmiştir.

Terör öncelikle insanların en temel hakkı olan yaşam hakkını tehdit etmektedir. Ülkemizde sürmekte olan terör insan hakları ve demokrasiler için tehdit oluşturmaktadır. Bir insanlık suçu olan teröre karşı birlikte mücadele etmek zorunluluktur.

Terör örgütlerinin kullandıkları araçların devletlerin tekelinde olduğu saklanamaz bir gerçektir. Devletler özellikle silahların terör örgütlerinin eline geçmesini önleyici tedbirler almak zorundadır. Teröre destek veren ülkelerin bu silahların bir gün kendilerine çevrileceğini de bilmelidir. Silahın sahibine sadakatı yoktur. Teröre doğrudan destek veren ülkelerin uluslararası sözleşmelere uygun davranmalarını bekliyoruz.

Hukuk devleti olarak terörle mücadelenin zorluğu bilinmektedir. Devletimiz hukuktan vazgeçmeden mücadelesini sürdürmektedir.

Bölge halkının teröre karşı duruşunu takdirle karşılıyoruz.

15 Temmuz'da milli birlik ve bütünlüğümüze, demokrasimize, hukuk devletine tüm evrensel değerlere yönelik FETÖ tarafından gerçekleştirilen hain saldırıyı kınıyoruz. Bu saldırı sadece bir darbe olarak nitelendirilemez. Sonu gelmeyen bir çatışma içine girecek bir sonucu doğuracak bir saldırıdır. Bir anda ülkenin kan gölüne girmesine neden olacak bir eylemdir. Bitmeyecek iç çatışmalara, kardeş kavgalarını doğurabilecek bir eylemdir. Kamu düzeninin bir daha geri gelmemesi sonucunu doğuracak bir eylemdir. Türkiye'nin bölünmesini değil yok edilmesini amaçlayan bir saldırıdır.

Bu hain örgütü ve destekçilerini etkisiz hale getiremezsek gelecekte de benzer saldırılara maruz kalabiliriz.

15 Temmuz'da yapılan saldırı batılı dostlarımız tarafından güçlü şekilde kınanmamış, hayal kırıklığı yaratmıştır.

15 Temmuz'da çok net bir şekilde anlaşıldığı şekilde sahte belge, yasadışı dinleme gibi tedbirler aracılığı ile hukuk bir silah gibi kullanılmış emniyet ve silahlı kuvvetlerde militanlar yerleştirilmiştir.

Hakkında suç isnadı olan herkes gibi FETÖ üyeleri de adil ve tarafsız mahkemelerce uluslararası hukuka uygun şekilde yargılanacaklardır.

Hukuk devletinin kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam olarak uygulanmasıyla mümkün olacağından kuşkumuz yoktur.

Son günlerde devleti ve toplumu derinden etkileme potansiyeli taşıyan anayasal ve yasal değişikliklerden en çok etkilenecek olan Yargıtay'ın da görüşünün alınmasının önemli olduğu kanaatindeyim.

En gelişmiş hukuk sistemi hakları en çok koruyandır.

Hakimin enteleküel bir birikimin olması da şarttır. Hakimin tarafsızlığı en az bağımsızlığı kadar önemlidir.

Her türlü cemiyet, cemaat çıkarının toplum çıkarının yerine ikame edilmesi hiçbir hukuk düzeninin hoş görmediği bir anlayıştır. Adalet arayanın elleri temiz olmalıdır. "

Kaynak: Birgun.net