NURCAN GÖKDEMİR
[email protected]



Darbe girişiminin ardından ülkede estirilen ‘’Birlikteyiz’’ havası Erdoğan başkanlığındaki zirveden sonra uzlaşma arayışları olarak dillendirildi. Ancak yaşananlar ‘’Yine Erdoğan tarzı(!) bir uzlaşı ile mi karşı karşıyayız?’’ sorularına yol açtı. Erdoğan başkanlığında Saray’da yapılan AKP Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin katıldığı zirveden sonra darbe karşıtlığında ortaya konulan birlikteliğin başka alanlarda da sürdürülmesi doğrultusunda mesajlar çıktı. Kılıçdaroğlu, “Demokrasilerde uzlaşma önemli. Siyasetin normalleşmesine katkı sağlayacak olumlu bir görüşme oldu” diyerek zirvedeki atmosferi kamuoyuna yansıttı.
Ancak bu uzlaşı kulislerde soru işaretleri ile karşılandı. Kuşkular, ‘’TBMM’de üçüncü parti olan HDP’nin Saray’a çağrılmaması, TBMM’yi dışlayan OHAL kararnamesi, cadı avına dönüşmesinden kaygılanılan uygulamalar, yüksek yargıda yapılan atamalar ve AKP’nin TBMM gündemine ilişkin ısrarı’’nda yoğunlaşıyor.

HDP uzlaşmada yok


TBMM’de temsil edilen üç partiyle sergilenen uzlaşma söyleminden HDP’nin dışlanması tartışmalara yol açtı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun da zirvede dile getirdiği bu rahatsızlık, ‘’6 milyon oya sahip bir partinin dışarıda bırakılmasıyla uzlaşmanın sağlanamayacağı’’ yorumlarına neden oldu. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da üç partinin kolaylıkla bir araya gelebildiği, uzlaşma denilebilmesi için bu yapının HDP’yi de içine alması gerektiği vurgusu yaptı.

OHAL’le TBMM etkisizleştirildi


Darbe girişimine karşın TBMM’de temsil edilen tüm siyasi partilerde ortak irade belirmesine karşın AKP acele ile yasamayı devre dışı bırakarak olağanüstü hâl kararı aldı ve kararnameyi yayımladı. Darbe girişimimin yaşandığı akşam kendiliğinden toplanan TBMM Genel Kurulu’nda TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın yanında Başkanlık Divanı’nda yerini alan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, kararın ardından AKP’yi ‘’Nankörlükle’’ suçladı.

Cadı avı yayılıyor

Hükümetin sadece FETÖ/ PDY yandaşlarına yönelik olacağı açıklamalarına karşın OHAL kararnamesine dayanarak yürütülen gözaltı, tutuklamalar ve görevden almalar toplumun diğer kesimlerini de etkiledi. Barış akademisyenleri, demokratik kitle örgütlerinin üyelerinin nasibini aldığı operasyon CHP’lilerin çocuklarına, yakınlarına kadar uzadı.

Yüksek yargıda atamalar

Erdoğan’ın liderlerle Beştepe’de toplandığı gün muhalefetin direnişine karşın TBMM’de kabul edilen Danıştay Yasası’na dayanılarak yüksek yargıdaki atamalar da yapıldı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun kamudaki atamalarda ‘’Liyakat’’ın esas alınmasına ilişkin ısrarlı taleplerine karşın Danıştay’a atanan yeni 75 üye ile Yargıtay’a atanan 267 yeni üyenin belirlenmesinde bu kriter dikkate alınmadı. Yine atananların çoğunluğunu Yargıda Birlik Platormu’nun üyeleri oluşturdu..

‘’Varlık Barışı’’nda ısrar

CHP’nin karşı çıkışı nedeniyle vazgeçilen ‘’Varlık Barışı’’ maddesi yeniden gündeme getirildi. Kişi ve şirketlerin yurt dışındaki varlıklarını hiçbir inceleme ve soruşturmaya tabi tutmadan vergisiz olarak kendisi veya başka kişiler üzerine kaydettirerek Türkiye’ye getirmesine olanak sağlayan maddenin içinde yer aldığı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin görüşmelerine TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda başlandı.


‘’Alışkanlıklarından vazgeçmeyecekler’’


Erdoğan’ın uzlaşma anlayışına ilişkin kuşkular CHP Grup Başkanvekili Engin Altay tarafından da dile getirildi. Altay’ın açıklamaları şöyle: “(Varlık barışı) Hangi akla hizmet ettiklerini anlamak mümkün değil. Bunun geçmesi demek, dünyadaki tüm terör örgütlerinin finans merkezi Türkiye olur. Türkiye’ye bu kötülüğü yaptırmayız. Her zaman yaptıkları iş; bir kavanoz tatlı içinde bir fincan zehir... Bu AKP’nin alışkanlıklarından vazgeçmeyeceğinin de göstergesi.

(Yargıtay ve Danıştay atamaları) Liderler, Sayın Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında bu işleri ve Anayasa’yı konuşurken, eş zamanlı olarak, Yargıtay ve Danıştay’a apar topar üye atama yapılması da Hükümetin samimiyeti ve iyi niyetinin sorgulanmasını gerektirmektedir. Bu, Hükümet için kötü samimiyet sınavı olmuştur.”

‘’Geçmişlerini biliyoruz’’

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de AKP’nin uzlaşı söylemindeki samimiyet konusundaki kuşkularını dile getirerek şunları söyledi:
‘’Eğer bir uzlaşma olacaksa samimiyet olmadan olmaz. Samimiyet konusunda muhalefet kendini defalarca ispatladı. Geçmişteki yaşanmışlıklar AKP’nin gerçek niyeti ile bugün söylediği arasında açık bir makas olduğunu bize gösteriyor. Geçmiş pratiğimiz bize bunu hatırlatıyor. Kendini ispatlaması gereken iktidar partisi.


İçinde bulunulan özel şartlar nedeniyle uzlaşı arayışını dile getiren iktidar partisine düşer samimiyetini ispatlamak. Bundan önce sürekli tansiyonu yükselten, ‘’tek başına ben yönetirim’’ diyen, gücünü mutlaklaştırmaktan başka hesabı olmayan iktidar partisinin ne kadar samimi olduğuna ilişkin olumsuz yaşanmışlıklarımız var.

‘’Kendi iktidarını koruma refleksi’’

Bugüne kadar yaşanan en temel politik sorunun tutarsızlık olduğunu, atılan adımların doğru ya da yanlış olmasından daha çok bunun sorgulanması gerektiğini belirten HDP Sözcü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in değerlendirmeleri ise şöyle:

“Çelişkili yaklaşımlar aynı zamanda ilkesiz ve sürdürülebilir olmayan arayışları beraberinde getirir. Toplum çok kritik bir eşikten geçerken sadece kendi iktidarını koruma refleksinin ötesinde bir demokratikleşme adımına olan ihtiyacı görememek ve geçici ittifaklarla günü kurtarmaya kalkmak aynı zamanda önümüzdeki döneme dair başkanlık eksenli küçük hesapların da her şeyin üzerinde görüldüğünün göstergesidir. Demokratikleşme konusu sadece darbeye karşı sivil siyaseti savunuma konusu değildir. Toplumsal muhalefete tahammül, katılımcı karar süreçlerinin inşası ve hepsinden önemlisi demokratik taleplerin iktidarı pekiştirme aracı olması yerine toplumsal barışı inşa vesilesi kılınması gerekir.

Bir söylemin iyiniyet ve samimiyet ölçütü görünen boyutuyla tutarlılıktır, ölçülebilir boyutuyla çelişkilerini aşmış olmasıdır. Bugüne kadar ciddi güvensizliğe sebep olacak yaklaşımlar içine girildi. Darbeden hemen önce yapılan milletvekilleri ve yargıya yönelik hamleler ile askere yönelik özel düzenlemeler önümüzdeki döneme dair önemli göstergelerdir. Daha ilk günlerden HDP’yi dışlayan mesajlar verip ardından da demokratikleşme ve toplumsal barıştan söz etmenin inandırıcılığı olmayacaktır.

Kaynak: Birgun.net