KADİR İNCESU

Ataol Behramoğlu, 50. sanat yılını 2015 yılı içerisinde çeşitli şehirlerde geniş katılımlı izlencelerle kutladı. İzlencelerde bestelenmiş şiirleri yorumlandı. Yaşamı ve şiir hakkında konuşmalar yapıldı. Behramoğlu da yorumladığı şiiriyle bir kez daha gönülleri fethetti. Kitaplarını Tekin Yayınevi tarafından yayımlanan Ataol Behramoğlu Ataşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 50. sanat yılı izlencesi sonrası sorularımızı yanıtladı.

Şiir hayatın neresinde?” sorusunun yanıtı dünyanın her yerinde aynı mıdır? Yanıtlarda, belirleyici olan unsurlar nelerdir?

Soru dünyanın her yerinde sorulması gereken sorudur. Çünkü egemen sistem (tüketim ekonomisi) şiiri her yerde dışlıyor. Bu işte kâr olmadığından… Başka sanat türlerinde piyasanın isteğine göre ürün verilebilir. Şiirde bu olmuyor, olamıyor. Yanıtlar neye göre mi verilir? Söz konusu olan ülke, toplum nere ise, onun şiir algısına ve şiire yaklaşımına göre. Örneğin bizde şiir okur indinde her şeye karşın sanatların en yücesidir. Bir şair olarak bunu ben çok sık yaşıyorum. Bilmem kaç bin roman vb. tirajları gelip geçicidir. Temelini dile atmış şair hep var olacaktır.

Yıllardır, yurtiçinde ve yurtdışında şiir festivallerine, okuma günlerine, söyleşilere katılıyorsunuz... İnsanların şiire bakışı nasıl? İnsanların düşüncelerinde hangi unsurların etkili olduğunu düşünüyorsunuz?

Samimiyeti seviyorlar. İnsan yüreğine dokunan, kişisel ve toplumsal karşılığı olan sözleri. Her yerde bu böyle. Fakat sahnede okunan şiirde az çok gösteri unsurlarının da bir yeri var. Duruş, telâffuz. Okurla iletişim kurma becerisi, vb…

Şairin ve şiirin ölümsüzlüğü üzerine neler söylemek istersiniz?

Ölümsüzlük diye bir şey yoktur.

Şiirin başka dillere çevrilmesiyle ilgili çok radikal düşünceleriniz olduğunu biliyoruz. Çeviride temel unsur ne olmalı?

Her iki dili, özellikle de çevirdiğiniz (hedef) dili çok iyi bilmek. Şairi iyi tanımak. Onu ve şiirini içselleştirmek. Eğreti durarak çeviri olmaz. Şiir çevirisi hiç olmaz. Gerçek şiirde şairinin yüreği atar. O kalp atışlarını duymuyorsanız çevirmeye kalkışmayın. Şiir çevirisi sözcüklerin bir başka dilde karşılıklarının, aslında nasılsa öyle yan yana getirmek değildir. Şiir çevirisi bir dildeki canlı bir organizmayı ses ve anlam özellikleriyle bir başka dilde yeniden yaratmaktır. Şiir çevirmenin ve yayıncının bu konuda büyük sorumluluğu vardır. İyi çeviriler bir ülkenin şiirini ne kadar olumlu yönde etkiliyorsa, kötü çeviriler için aynı şey tersine ve kat kat böyledir.

Rus edebiyatından yaptığınız çevirilerde Puşkin adı öne çıkıyor… Sizdeki etkisi nedir Puşkin’in?

Çevirdiğim ilk Rus şairi Mihail Lermontov’dur. Puşkin öncesinde Maksim Gorki’den öyküler Anton Çehov’dan oyunlar çevirmiştim. Aleksandr Puşkin’den ilk çevirilerim de şiirleri değil anlatı (öykü, roman) türünde yapıtlarıdır. Ölümsüzlüğe inanmadığımı söyledim ama, her türden ve bütün yapıtlarıyla çığır açıcı bir deha olan Puşkin Rus edebiyatı bakımından kuşkusuz ki ölümsüzdür… Fakat şiirde benim favorim, bazı şiirleriyle yine de Lermontov’dur.

Uzun yıllardır, şiir kitaplarının satmadığından, kitapçı vitrinlerine bile konmadığından söz edilir. İlginçtir, şiir her zaman konuşulur, şiir dergileri yayınlanır. Yayıncılığa gelince, sanki şiir hiç yokmuş gibi davranılır, şiir kitapları yayınlanmaz... Bu konularla ilgili görüşleriniz nedir?

Yukarıdaki sorulardan birine yanıtımda söylediğim gibi tüketim ekonomisinin sonucudur bu. İnsanların şiir kitabı alarak kafa yormaya fazla vakitleri yok. Çiklet gibi çiğneyip tükürecekleri şeylere koşulanmışlar. Öyle olmalı ki yenisi hemen piyasada yerini alsın.

Geçen günlerde kardeşiniz Nihat Behram ile olan mektuplaşmalarınız yeğeniniz Onur Behramoğlu tarafından kitaplaştırıldı. Yaşadıklarınıza, mektuplaşmalarınıza onca yıldan sonra baktığınızda ne düşündünüz?

60’lı yılların biri çiçeği burnunda o iki delikanlısına büyük saygı duydum… Nasıl bir adanmışlık, çalışkanlık, özveri ve kendini yeniden yaratma tutkusu… İnanılmaz, baş döndürücü bir şey…

Sanat yaşamınızda 50 yılı geride bıraktınız… Son olarak da Ataşehir Belediyesi sizin için 50. yıl kutlaması düzenledi. 50 yılı yalın ve öz olarak nasıl değerlendirirsiniz?

50.yıl geçen yılda kaldı… Ataşehir Belediyesi yine de bir kutlama yapmak isteyerek beni onurlandırdı. Biz de arkadaşlarla bambaşka, yepyeni bir şey yapmak istedik… 80’li yıllar Türkiye’siyle günümüz Türkiye’si arasındaki benzerlikleri, koşutlukları vurgulayan… Çok seçkin sanatçı dostlarımla kurguladığımız bu dinleti-gösteri, sanırım 2016’daki izlencelerimizin de başlangıcı, işaret fişeği olacak…

Kaynak: Birgun.net