RABİA YILMAZ [email protected]

''Afet Yasası'' kapsamında riskli alan ilan edilen Gaziosmanpaşa bu defa da acele kamulaştırma tehdidiyle karşı karşıya. Danıştay'ın riskli alan kararını iptal etmesinin ardından 10 Nisanda Bakanlar Kurulu'nun bölge için verdiği 'acele kamulaştırma' kararına yönelik bölge sakinlerinin tepkisi de mücadelesi de sürüyor.

Meclis'in aldığı bir savaş kararı olmamasına karşın, bölgedeki 10 bin hane için verilen acele kamulaştırma kararı 1939 yılında çıkarılan Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu ile gerekçelendirildi. Yaşam alanlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya olan mahalle sakinleri, sonuna kadar mücadeleye devam edeceklerini belirtti.

İstanbul'un en sağlam zeminlerinden
Riskli alan kararının gerçeği yansıtmadığını ve mücadelenin devam edeceğini belirten Pazariçi Mahallesi Kültür Derneği Başkanı Zafer Mertel, ''Japon Araştırma Enstitüsü'nün yaptığı çalışmalara göre, İstanbul'un en sağlam zeminlerinden biri olarak görülüyor. Belediye de bunun farkında, ama riskli alan kararı tamamen rantla ilgili verilen bir karar. Danıştay da bizi haklı buldu ve kararı iptal etti. Ancak saldırılar acele kamulaştırma kararı ile devam ediyor'' dedi.

Cerattepe'deki gibi dava açacağız
Gaziosmanpaşa Barınma Hakkı Meclisi Dönem Sözcüsü Korkmaz Aslan ise, kitlesel halk toplantılarına devam edildiğini ve dava açma hazırlıklarının hızlandığını belirterek şunları söyledi:
''Acele kamulaştırma kararı sonrası hızlıca bir değerlendirme yaptık ve planlama çıkardık. Şuanda geri dönüşleri toparlamaya çalışıyoruz. Mahalle bürolarımıza yurttaşlarımız dava dosyalarını bırakmaya başladı. Gaziosmanpaşa'da var olan hukukçular grubu da sürece dahil oldu. Birlikte bu süreci örgütlemeyi planlıyoruz. Cerattepe'deki gibi çok sayıda avukat ve vatandaşın dahil olduğu vekaletli ve toplu bir dava açacağız. Şu anda bize gelen geri dönüşler yüzlerce insanın davacı olacağı yönünde.''

Hak gaspı olarak görülüyor
Mahalle sakinlerinin bu kararları hak gaspı olarak gördüğünü belirten Karayolları Kentsel Gelişim Derneği'nden Cem Erdoğan ise, ''Amaçları kentsel dönüşüm, yurttaşların yaşam hakkı veya doğal afetlerde görecekleri zarar ziyan değil, ekonominin ana çarklarından olan inşaatlarını hayata geçirmek için arsa temin etmek. Bu arsalar da bugün alt sınıfın yaşadığı işçi ve emekçilerin barındığı mahalleler olarak göze çarpıyor. En kolay tasfiye edebileceklerini düşündükleri yerler buralar. Roman, Kürt ve Alevi yurttaşların yoğunluklu olarak yaşadığı mahalleler olarak, buralardaki yaşam tarzını da tasfiye etmeyi düşünüyorlar.''

Önceden mi satıldı mı?
Mahallelerin yurtdışındaki fuarlarda satıldığına ilişkin duyumlar aldıklarını belirten Erdoğan şunları söyledi: ''Aldığımız duyumlar çerçevesinde uluslararası emlak fuarlarında bizim mahallelerimizin projelendirilip satıldığını duyduk. Biz gidemiyoruz, ancak gidip gören ve bu bilgileri bize aktaran insanlar var. Ne acıdır ki; yurttaşlarının bütün haklarını hiçe sayıp uluslararası fuarlarda mahalleleri semtleri parsel parsel satmak. Oradaki insanları mağdur etmek, değersizce şehrin dışına atmaya çalışmak.''

Kaynak: Birgun.net