ZEYNEP YÜNCÜLER / [email protected]

Sokağa çıkma yasaklarının ve beraberinde gelişen operasyonların, çatışamaların yaşandığı bölgeler için alınan ‘acele kamulaştırma’ kararına karşı tepkiler büyüyor. Şırnak, Hakkari, Mardin ve Diyarbakır gibi büyük yıkımların yaşandığı yerler için söz konusu kararın en çok tartışıldı ilçe; Sur.

Sur için ve diğer bölgeler için 25 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanan ‘acele kamulaştırma’ kararı Bakanlar Kurulu kararı ile gerçekleştirildi. Riskli alanları düzenleyen yasayla ilgili Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bulunan torba yasaya konulan ek madde Genel Kurul’dan geçti. Bakanlar Kurulu kararına karşı Danıştay’a başvurarak yürütmenin durdurulmasını talep eden Diyarbakır Barosu’ndan Başkan Vekil Ahmet Özmen, söz konusu değişiklik ve ‘acele kamulaştırma’ süreci ile ilgili BirGün’e açıklamalarda bulundu.

Haklar kısıtlanıyor

Avukat Özmen, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bulunan torba yasaya getirilen ek maddenin Genel Kurul’dan geçmesiyle beraber, yurttaşın adalet mekanizmasına başvurma hakkının kısıtlanacağını belirtti. Kısıtlamayı, Av Özmen 2 maddede şöyle açıkladı: “Birincisi bu yasa yürütmeyi durdurma talebini ortadan kaldırıyor. Yani biz şimdi bugün bu davayı açmış olsaydık, yürütmeyi durdurma talebi isteyemeyecektik. “ İkinci sonucun ise, uygulama sorunlarına ilişkin dava açılmayacağı olmasını ifade eden Av. Özmen söz konusu sonucu bir örnek ile açıkladı: “Diyelim ki İstanbul’da A mahallesi’nde bir kamulaştırma kararı alındı. Vatandaş açıp resmi gazeteye bakmıyor, Bakanlar Kurulu ne kararı aldı, ne yasa çıktı, hatta bazen çoğu hukukçu da açıp bakamıyor. Ek maddenin genel kuruldan geçmesiyle, artık vatadandaş, Resmi Gazete’de yeni kararları görse bile, karadan sonra 30 gün içinde dava açma hakkını bile kullanamayacak. Vatandaş evinin kamulaştırma meselesinden, uygulama işlemleri başladığı zaman öğrenebilecek”

Gerekçe yok

‘Acele kamulaştırma’ kararının, yurt savunmasının gerektirdiği hallerde, özel kanunlarda yer alan olağanüstü durumlarda ve Bakanlar Kurulu tarafından aceleliğine karar verilen acil durumlarda gerçekleşebileceğini belirtti.

Her ne kadar, karar Bakanlar Kurulu tarafından gerçekleşse de, ortada sunulan bir gerekçe ve sebep olmadığı için dava açtıklarını belirten Av. Özmen şöyle devam ediyor: “16 Mart İmar ve Çevre Bakanlığı yazısı deniyor, o yazı nerede ulaşamadık, sunulan gerekçe ne, içerik ne, bir şey yok, bilmiyoruz. Bizim dava açmamızdaki temel argümanımız da bu. Kamu yararının ne olduğunu göremememiz ve kamulaştırmanın sebebinin açıklanmamış oluşu. Bunların sebebi hukuki açıdan ayrıntılı bir şekilde açıklanmak durumundadır.”

Antik kent mi olacak?

Sur için, kararın ekindeki parsel sayısının 180’nin üstünde olduğunu ve ilçe nüfusunun 19 mahallede 49 bin 711 olduğunu belirten Av Özmen, “Kararla beraber her yer kamulaştırıldığı taktirde bölge halkı orada yaşamaya devam mı edecek yoksa göçe mi zorlanarak, oradaki yaşam son mu bulacak. Bu soruların yanıtını bilmiyoruz. Ancak kamulaştırılan yer sayısına baktığımız zaman oradaki yaşam son bulacak gibi…” diye konuştu.

Muhtemel sonuçlara bakarak Sur için ‘Antik kent mi olacak?’ diyen Av. Özmen şöyle devam etti: “Sur’u Efes’ten, Palmira’dan, Persepolis’ten ayıran 7 bin yıllık geçmişine rağmen orada hala hayatın sürmesi, hala yaşanılır olması; ticaretin devam etmesi, sokaklarından çocuk seslerinin gelmesi. Eğer yüzde 90 oranında bir kamulaştırma gerçekleşirse, evlerin tamamı boşalırsa bir anlamda antik kente dönüştürülmüş olacak. Yani orada devam eden hayat, kültür ortadan kalkmış olacak. Bu can alıcı mesele bu. Sur esnaf lokantalarının olmadığı, demircililerin bakırcıların çekiç sesinin gelmediği, sebze yoğurt pazarında hayatın sürmediği, alışverişin olmadığı bir yere dönüşürse Diyarbakır için Sur’un bir anlamı kalmayacak, kentin ruhu yok olacak.”

Kaynak: Birgun.net