SEMİH GÜVEN - [email protected] - @semihguven

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yıllardır dile getirdiği kadınların 3 çocuk doğurması isteğini geçen hafta sonu ileri bir boyuta taşıyarak, “Neslin artırılması gerekiyor. En az 3 çocuk diyorum. Bunu ben söylemiyorum yahu Rabbim söylüyor” açıklaması emperyalizmin Türkiye’ye dayattığı büyüme modelinin işleyişinin zora girdiğini gösteriyor. Dini referanslarla kadının eve kapatılmasının yanında Erdoğan’ın 3 çocukta işi ‘Rabbim öyle söylüyor’a taşımasını gerektirecek ekonomik koşullar şöyle:

YILLARDIR ARTMIYOR

1-Tayyip Erdoğan, ‘3 çocuk’ ısrarını ilk kez 2009 yılında kullandı. Buna rağmen kadınların 3 çocuk doğurması hedefinde ciddi bir yol alınamadı. 2009 yılında kadınların doğum oranı 2,09 iken bu oran 2015 yılında sadece 2,14’e gelebildi.

'BÜYÜYEMİYORSAK SEBEBİ VAR...'

2- Erdoğan 3 çocuk isteğini, “Nüfusumuz ne kadar artarsa o kadar güçlü olacağız, bundan emin olun” şeklinde gerekçelendirmiş, yüksek nüfusla yüksek büyüme hızı yakalayan Hindistan ve Çin’i örnek göstermişti. Türkiye ekonomisi ise 2011 yılından bu yana düşük büyüme sarmalından kurtulamadı. 2012 yılında sadece yüzde 2,2 büyüyen Türkiye ekonomisi ilerleyen yıllarda yıllık yüzde 4’ü aşamadı. Nüfus artış hızındaki yavaşlama, büyüyememenin gerekçesi olarak görüldü.

ÖİB'YE KÖLE LAZIM

3- Hindistan ve Çin gibi ülkelerde çalışma çağındaki genç nüfusun yoğunluğu ekonomik büyümeyi artırsa da çalışma çağındaki nüfusun artmasıyla düşen ücretler söz konusu ülkeleri ucuz işgücü cenneti haline getirdi. Ülkelerde gelir dağılımındaki uçurum büyüdü. AKP’nin ekonomi modeli de gelir bölüşümünü gözardı ederek uluslararası sermayeye Türkiye’yi genç ve ucuz işgücü ülkesi olarak pazarlama çabasından vazgeçmiyor. Emek örgütleri tarafından ‘kölelik yasası’ olarak adlandırılan Özel İstihdam Bürolarıyla (ÖİB) birlikte ortaya çıkacak olan genç kiralık işçilerin düşük ücretlerle kısa zamanlı ve güvencesiz çalıştırılması hedefleniyor.

DOĞSUN, TÜKETSİN, BORÇLANSIN

4- Üret(e)meyen Türkiye ekonomisinde büyüme tüketimle sağlanmaya çalışılıyor. Nüfus artışın tüketimi ve ekonomik aktiviteyi artırması umuluyor. Geliri giderinden düşük olan halk kredilerle borçlandırılıyor. (Dünyaya gelen her çocuk gözlerini 8 bin 717 liralık kamu borcuyla açıyor. Ortalama kamu borcu son 13 yılda yüzde 137,1 oranında arttı.)

ŞİRKETLERİN KASALARINI GENÇLER DOLDURUYOR

5-Küresel ekonomik durgunluk nedeniyle zor günler yaşayan ulusötesi şirketler için Türkiye kârlılıklarını artırma yolunda genç nüfusa sahip büyük bir pazar durumunda. Bu yüzden üretmeyen, tüketime dayalı politikalar neoliberal kuruluşlar olan IMF ve Dünya Bankası tarafından sürekli dayatılırken AKP bu politikaların yürütücülüğünü üstlenmiş durumda. Geçtiğimiz aylarda bir etkinlikte konuşan Samsung Türkiye Başkanı DaeHyun Kim, Türkiye’deki genç nüfusa olan övgüsünü şu sözlerle dile getiriyor: “Bu nesil yeni teknolojileri kullanmaya oldukça meraklı. Bu da teknoloji pazarları noktasında Türkiye’yi önemli bir ülke haline getiriyor.”

Kaynak: Birgun.net