HÜSEYİN ŞİMŞEK [email protected]

100 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan 10 Ekim Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’nde IŞİD’in gerçekleştirdiği intihar saldırılarının dava dosyasına giren belgelerine göre, katliama doğrudan katılım sağladığı tespit edilen Alçay, Erdoğan’ın sözlerini kullanarak itiraz dilekçesi hazırlattı. Alçay’ın itirazını eşi Leyla Alçay yaptı. 18 Ekim’de tutuklanan eşinin tutukluluğuna 26 Ekim’de Ankara 3’üncü Sulh Ceza Hâkimliği’ne itiraz eden Leyla Alçay, Halil İbrahim Alçay’ın katliamda pay sahibi olmadığını ispatlamak için, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AKP’lilerin açıklamalarına atıfta bulundu. Alçay, dilekçesinin itiraza gerekçeler sıraladığı kısmında, “Sayın Cumhurbaşkanımız, 22 Ekim 2015 tarihli açıklamasında, ‘Bu tamamen bir kolektif terör eylemidir. Burada DAEŞ de var, burada PKK da var, burada El Muhaberat da var, burada Suriye’nin kuzeyindeki PYD terör örgütü de var dedi” ifadelerini kullanarak, eşinin ve uzak akrabalarının bu örgütle ilişkisinin bulunmadığını ve eşinin serbest kalması gerektiğini belirtti. Leyla Alçay ayrıca eşinin polis operasyonu ile iş yerinde yakalanmasının da tahliye gerekçesi olarak kabul edilmesini istedi. Leyla Alçay, ilgili itiraz kısmında, “Yakalanan bir şüpheli ile ilişkisi bulunan Yunus Durmaz, Halil İbrahim Durgun, Hasan Hüseyin Uğur, Abdülmuttalip Demir, Burak Ormanoğlu, Metin Akaltın, Mehmet Kadir Cebeal, Deniz Büyükçelebi ve Hacı Ali Durmaz kaçmıştır. Olayın içinde eşim olsaydı onun da kaçması veya en azından teşebbüs etmesi gerekirdi, oysa ki organizasyondan habersiz olduğundan iş yerinde yakalanarak göz altına alınmıştır” dedi. Leyla Alçay’ın itirazı reddedildi.

‘Cesaret verdi’
Dosyanın avukatlarından Seher Kırbaş Canikoğlu, Alçay’ın itirazına dikkat çekerek, “Soruşturmanın henüz başında ve hiçbir delil toplanmamışken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın saldırıyı kokteyl örgütün yapmış olduğunu söylemesi, faillerin çevresine cesaret vermiştir” diye konuştu. Katliama ilişkin adli makamlar tarafından herhangi bir tespit yapılmamışken ve araştırma aşaması sürerken Cumhurbaşkanı’nın sözüne dayanarak tahliye talep edilmesinin toplumda yargının bağımsız olmadığı ve muktedirlerin isteklerini yerine getirdiği şeklinde bir kabulü gösterdiğini kaydeden Canikoğlu, “Bu durum hukuk devleti olan bir ülke açısından ciddi sorunlar barındırmaktadır” diye konuştu.

Kaynak: Birgun.net