Gül, konuşmasında gündemde tartışılan hemen tüm konulara değinirken aslında Hükümet ile de ters düştü. Gül’ün özellikle “Seçildikleri halde bu yasama yılında da Meclis’te olamayan milletvekillerinin bu tablo içinde bir noksanlık oluşturduğunu belirtmek isterim. Seçimlere yasal olarak katılmış, halkın oyunu almış, milletvekili sıfatını taşımaya hak kazanmış herkesin, haklarında kesin yargı kararları ortaya çıkana kadar yasama faaliyetine katılması gerektiğini düşünüyorum” diyerek ‘tutuklu vekillere’ destek vermesiBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan ’ın pek de hoşuna gitmedi. Erdoğan, Gül’ün konuşmasının ardından gazetecilerin sorularına “Sayın Cumhurbaşkanımızla bir polemiğin içerisine girmek istemem. Bizim bu düşünceyi paylaşmadığımız ortada zaten” diyerek yanıt verdi. Bu yanıt da kamouyu önünde zirvedeki “görüş ayrılığını” ilk kez bu kadar net ortaya koydu. 

Ancak Köşk ile Hükümet arasındaki ‘görüş ayrılığı’ sadece ‘tutuklu vekiller’ ile sınırlı değildi. Gül’ün ‘ basın özgürlüğü ’, ‘AK Parti kongresinde gazetecilere uygulanan akreditasyon yasağı’, ‘AB’ye uyum yasalarının önemine vurgusu’, ‘BaştaSuriye , İsrail , İran olmak üzere Ortadoğu ’da izlenen politika’ ve ‘ekonomideki uyarıları’ da hayli çarpıcıydı. Gül, ekonomideki gelişmeleri değerlendirirken, “Arzu ettiğimiz neticeler, talimatla değil, doğru politikalar izlemekle elde edilebilir” diyerek, kabine içinde yaşanan ‘gaz-fren-faiz’ tartışmalarına da değinmiş oldu ve adeta Başbakan YardımcısıAli Babacan ’dan yana tavır sergiledi. 

Gül, terörle mücadele konusunda BDP ’ye ‘milletvekili yeminini anımsatarak’ üstü kapalı uyarıda bulunmuş olsa da, BDP’li vekillerin dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda da Hükümet ile aynı düşünmediğini açıkça dile getirdi. Gül, “Ülkemiz ve milletimizin karşılaştığı bütün sorunların çözüm yeri Yüce Meclis’tir. Ülkemizdeki bütün fikir ve renklerin burada temsili önemlidir. Mühim olan bu yüce kurumun kapsayıcı olması ve çoğunluktan farklı düşünenlerin bu çatı altında kendilerine güvenli bir yer bulmasıdır. Meclis kompozisyonunda meydana gelebilecek her türlü noksanlık, geçmişte yapılanları tekrar etmekten ve çok ihtiyacımız olan çözümleri daha da ötelemekten başka bir işe yaramayacaktır” sözleriyle hem geçmişi anımsattı hem de BDP’lilere dokunmanın getireceği siyasi çalkantılara vurgu yaptı. 

Hem Gül hem de Erdoğan sık sık arkadaşlıklarına vurgu yapıp aralarını kimsenin açamayacağı mesajını veriyorlar ancak sorunlara bakış açılarındaki farklılık ilk kez bu kadar net olarak ortaya çıktı...( radikal .com.tr)