HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin Anayasa değişikliği teklifini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 7 Haziran akşamı HDP'ye mesaj vermek için kasıtlı olarak onayladığını ileri sürerek "Verdiği bizlere karşı mesaj değildir. Kendisinin büyük korkusu karşısında rahatlama davranışıdır. Mezarlıktan geçerken ıslık çalma tavrıdır. 7 Haziran tarihinden öcüden korkar gibi korkuyor. Elinde gelse bütün insanların hafızasından silmek istiyor. 7 Haziran akşamı o korkuyu defetmek için bir yıl sonra 7 Haziran akşamı dokunulmazlık yasasını onayladınız" dedi.

"HDP'Yİ DÜŞMAN OLARAK GÖRÜYORLAR"

Yüksekdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İlk insanla başlayan bu mücadele kıyamete kadar sürecek" sözlerini eleştirdi. HDP'li Yüksekdağ, "Bütün yaşam sürecek dedikleri şey kendi şer iktidarladır.
Türkiye halklarının gözüne baka bakan her gün bir yerlerde bomba patlarken sivil, kadın, çocuk, asker, polis ölürken kıyamete kadar bu ölümler sürecek deme yüzsüzlüğünü sergiliyorsunuz. Göreviniz bu ölümler üzerinden siyaset yapmak mı? Söyledikleri sözler neyle siyaset yaptığını açık kanıtıdır.
Başka kanıta ihtiyaç yoktur. Ölüm olmadan siyaset yapamıyorlar, var olamıyorlar. Kıyamete kadar bu ölümler yaşansın bizler de var olalım diyorlar. Ama bizler onların ölüm siyaseti karşısında yaşam siyasetini savunduk. HDP'nin bu kadar hedef tahtasında olmasının sebebi budur. Bizler savaşa karşı barış ve çözüm istiyoruz. Bu nedenle bizleri HDP'yi düşman olarak görüyorlar. Bizler bu nefret karşısında büyük insanlığın demokrasi ve çözüm barışı var etme iradesini kuracağız" diye konuştu.

"KORKUYU DEFETMEK İÇİN 7 HAZİRAN AKŞAMI DOKUNULMAZLIK YASASINI ONAYLADINIZ"

Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin Anayasa değişikliği teklifini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kasıtlı olarak 7 Haziran akşamı onayladığını ileri süren Yüksekdağ, bu şekilde HDP'ye bir mesaj vermek istendiğini savunarak, şöyle konuştu: "Verdiği bizlere karşı mesaj değildir. Kendisinin büyük korkusu karşısında rahatlama davranışıdır. Mezarlıktan geçerken ıslık çalma tavrıdır.
7 Haziran tarihinden öcüden korkar gibi korkuyor. Elinde gelse bütün insanların hafızasından silmek istiyor. Çünkü 7 Haziran akşamı tek adam iktidarı yenilgiye uğradı, düştü. Biz düşmeyiz diyenler düştü. Ama ne yaparsa yapsın unutturamayacaksınız. 7 Haziran günü sizler yenildiniz. 7 Haziran akşamı o korkuyu defetmek için bir yıl sonra 7 Haziran akşamı dokunulmazlık yasasını onayladınız. Ama bizler bunun saraydakinin korkusu olduğunu çok iyi biliyoruz"

"ENKAZA BAYRAK ASARAK HAKARET EDENLER İKTİDARIN TETİKÇİLERİDİR"

HDP'li Yüksekdağ, operasyonların yapıldığı ilçelerden bir fotoğrafı kürsüden göstererek şöyle dedi: "Yıkılmış bir kent var taş üstünde ta kalmamış bir kent var bu fotoğrafta. Bu fotoğrafta acizlik, yıkım var. Bakın bu yıkılmış binaları şehrin üzerine bayrak asmışlar. Bunu asanlar hakkında bayrağa hakaretten soruşturma yok. Bayrağın kutsallığı, bir halkın iradesinin sembolü olması üzerine kimseye laf bırakmazlar ama böyle bir enkazın üzerine bayrak asarak bayrağa hakaret edenler iktidarın tetikçileridir. Bu bayrağı tanıyan Türkiye halklarına yapılmış hakaretin fotoğrafıdır bu"

"TÜRKİYE MGK TARAFINDAN YÖNETİLEN BİR ÜLKE HALİNE GELDİ"

 Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına eş zamanlı olarak güvenlik güçlerine dokunulmazlık verileceğini kaydeden Yüksekdağ, şöyle konuştu: "Güvenlik güçlerine, askere sınırsız güvenlik getiren yasa teklifi meclis gündemine getiriliyor.
Kendisi ve suç ortakları dışında kalan herkesin dokunulmazlığı kaldırılıyor. Asıl dokunulmazlığı olması gereken siyasetçilerin yok. Biz buna faşizm diyoruz. Sonuna kadar suç işleme özgürlüğü var demektir. Bu uygulamanın olduğu yer demokratik bir ülke değildir. Faşizm, diktatörlük, askeri vesayet vardır. Askeri vesayete son verdiğini iddia eden saray ve iktidar bugün militarist yapıyla bir koalisyon kurmuştur.
Sivil partilerin demokratik güçlerin meclis çatısı altında koalisyon kurulmasını istemediler. MGK yönetiyor Türkiye'yi. Bir darbe mekanizması eşliğinde MGK tarafından yönetilen bir ülke haline gelmiştir Türkiye. Bu memlekette keser döner, sap döner ve hesap döner. Bu hesabı yapanların hesabı dönecek. Savaş suçu işleyenler yargılanamama güvencesi verenlerde bu halkın karşısında yargılanacaklar. Bizler bu savaş suçlarını asla ve asla unutmayacağız. Affetmeyeceğiz"

"BİZLER BU YARGILAMALARI TANIMIYORUZ"

Dokunulmazlıkların adaletin olmadığı yargı kurumlarında ele alınacağını savunan Yüksekdağ, şöyle konuştu: "Öncelikli ve esas olarak bugün adaletin olmadığı yargı kurumlarında gündeme alacaklar. Bizler tanımıyoruz bu yargılamaları. Saray tarafından belirlenmiş yargılar savcılar yürütecek operasyon darbe operasyonudur. Ve yakın zamanda ataması yapılan bizleri yargılamak içi talimat verilen yargıçlar şunu iyi bilsinler bugün bizleri yargılayanlar kendileri yargılanacaklar. Bizim veremeyeceğimiz hiçbir hesabımız yok. Saray darbesine ortak olan herkes hesap verecek bunun bedelini ağır ödeyecek"

"KAN TESTİ İSTEMEK VİCDANİ İNFİALE SEBEP OLMUYOR"

Figen Yüksekdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2013 yılında ırkçılığı eleştiren bir konuşmasıyla Almanya Parlamentosu'nun 1915 olaylarına ilişkin 'soykırım' kararı alması sonrasında yaptığı konuşmayı kürsüden izleterek şöyle devam etti: "Nereden nereye. Almanya'daki Türk Parlamenterlerden kan testi istiyor. Ve ne yazık ki bu sözler Türkiye'de. Vicdani infiale sebep olmuyor. Korkunç bir insanlık suçu bu. Ama bugün birilerini kınamak için söylediği sözlerin aynısını kendisi tekrar ediyor"

"TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ YERİNE TAYYİP STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ KURACAK"

HDP'li Yüksekdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kadınların nasıl kadın olması gerektiğini saraydaki zat test ediyor. Türk'ün nasıl Türk, Kürt'ün nasıl Kürt olması gerektiğini söylüyor. Türk Standartları Enstitüsü yerine Tayyip Standartları Enstitüsü kuracak yakında. varlığını test etmek toplumdaki ger kesimin artık bir saplantı haline dönüşmüş. bizlerin böyle bir saplantılı kişilikle uzlaşma gibi ihtimalimiz yoktur.
Ermeni halkına dönük soykırımla yüzleşmekten kaybedecekleri bir şey yoktur. Bu acılarla yüzleşmek bizleri eksiltmek fazlalaştırır. Bu felaketi tanımak görmek bizlere kaybettirmez kazandırır ama Erdoğan'ın anlayışı ırkçı kafatasçı kan testine sağlanıp kalmış siyasetin anlayışı, halkların acılarıyla yüzleşmek soykırım düşüncesiyle yüzleşmek gibi zihniyete sahip değil. Onlar soykırım fikriden kopamamışlar"

"KADINLARLA UĞRAŞMAK PATOLOJİK BİR SORUN HALİNE GELMİŞ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kadınlara ilişkin açıklamalarını eleştiren Yüksekdağ, şunları söyledi: "Kadınlarla uğraşımı özel uğraş haline getirmiş durumda. Bizde bu durumun onda patolojik bir sorun haline geldiğini uyandırıyor. Gerçekten patolojik bir sorun olmuş durumda. Kadına durmadan kadınlık dersi veriyor.
Ama biraz kadınlara kulak verse aslında kadınlar ona insanlık dersi veriyor anlamaya anlamayı bilene. Kadınları Cumhurbaşkanı tarafından kadınlık dersi almaya ihtiyacı yok ama saraydakinin kadınlardan insanlık dersi ama ihtiyacı var. Anne olmayan eksiktir diyor. Bu bütün kadınlara yapılmış hakarettir. Çocuğu olmayanlara yapılmış hakarettir.
AKP'li kadınlara da yapılmış hakarettir. Çünkü kadınların çocuğu olan ve olmayan diye ayrıştırıyor. Sen bizi bölemezsin biz senden daha bütünüz çünkü. Çeyrek iktidara çeyrek akla karşı mücadeleyi büyüteceğiz ki kadına karşı tek söz söyleme cesaretini kendilerinde bulamayacaklar.
Halkımıza annelik dersi veriyor. Çocuk doğurun diyor. Nüfusun çoğalması gerekiyormuş onun için kadınların çocuk doğurması lazımmış. Kadınlar talimatla saraya bağlı çocuk doğuran makinalar. Talimat veriyor.
3 güne bir kadınların kafasına vurarak 3 çocuk doğurun, doğurmazsanız şöylesiniz diyen bir zat var. Her gün kadınlara hakaret ediliyor. Bu kadar annenin bedduasını alıyor. Nüfusun çoğalmasını istiyorsanız öldürmeyin öldürtmeyin. Yarın öbür gün ölecek daha fazla çocuk doğurun diyor. Analar sizlerin savaşında ölsün diye çocuk doğurmak zorunda değil"

Kaynak: DHA