Raporda, çatışma alanlarından geçici veya kalıcı biçimde göç eden nüfusun şu anda 200 bine yakın olduğu belirtilerek, 'Hiç bir eşyasını dahi alamadan evlerinden göç ettirilen insanlar, kendi kentlerinde göçmen konumuna düşmüşlerdir. Yıkımın maddi ve manevi boyutu öngörülemeyecek kadar büyüktür' denildi.Merkezi Diyarbakır'da bulunan 102'si DBP'li olmak üzere 117 belediyenin üyesi olduğu GABB tarafından hazırlanan, 'GABB bölgesel Hasar Tespit Raporu'nda, 7 Haziran genel seçimleri sonrası bölgenin bir çok il ve ilçesinde kazılan hendeklerin kapatılması, barikatların kaldırılması için uygulanan sokağa çıkma yasaklarından sonra başlatılan operasyonların bilançosu yer aldı. Raporun çatışma olan ve sokağa çıkma yasağı bulunan ilçelerde hasar tespiti, ekolojik tahribatı, kadınların etkilenme düzeyi ile yaşam ve hak ihlallerini içerdiği savunuldu. 

Hasar tespit verilerinin elde edilmesini sağlayan saha çalışmalarının yapıldığı belirtilen raporda şöyle denildi:'11 Ocak 2016 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından verilen bilgilere göre; Şırnak'ın Cizre ve Silopi, Diyarbakır'ın Sur ve Mardin'in Nusaybin ilçelerinin toplam nüfusu olan 439 bin kişinin yüzde 50'si bölgedeki çatışmalardan etkilenmiştir. Etkilenen nüfus sayısı 220 bin 400 olarak açıklanmıştır. 4 ilçeden göç edenlerin sayısı ise 93 bin civarında olduğu belirtilmiştir. İç göç süreçlerinde kesin veriler ortaya koymanın pratik imkânsızları göz önünde bulundurulduğunda bu sayının belirtilenden daha fazla olması kuvvetle muhtemeldir. Yerel kaynaklardan alınan bilgilerin derlenmesi sonucunda, göç akışlarının şimdilik yakın kentsel ve kırsal alanlara doğru olduğunu söylemek mümkündür. Cizre ve Silopi'den Şırnak ili merkezine, Nusaybin'den Mardin ili merkeze Diyarbakır'da ise Silvan ve Sur ilçelerinden kent merkezindeki diğer ilçelere doğru bir göç akışının gerçekleştiği tespit edilmiştir. 

Belediyeler, milletvekilleri, ilgili yardım kuruluşları ile görüşerek elde ettiğimiz tahmini veriler toplandığında, hala devam etmekte olan göç dalgasının İç İşleri Bakanlığı tarafından ortaya konan bilançodan 2 katı büyüklüğünde olduğu ve artış trendinin devam ettiği görülmektedir.

''7 İLİN 20 İLÇESİNDE 56 KEZ SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI'

Raporda, ilk olarak 16 Ağustos'ta Muş'un Varto İlçesi'nde uygulamaya konulan sokağa çıkma yasağının bu güne kadar 7 ilin 20 ilçesinde onlarca mahalleyi kapsayacak şekilde 56 kez ilan edildiği belirtilerek, şöyle denildi:'Sokağa çıkma yasakları, toplamda 288 günü bulmuş durumdadır. 10 Ocak 2016 itibariyle, Cizre'de, 78, Silopi'de 39 ve Diyarbakır Sur'da toplam 20 sivil yaşamını yitirmiştir. Çatışmaların toplum bilançosunu bakıldığında 20 Temmuz 2015 - 10 Ocak 2016 arasında, toplamda, 56'sı çocuk ve 78'i kadın olmak üzere 397 sivil yaşamını yitirmiştir' denildi. Yaşanan çatışmalardan etkilenen nüfus ve yapılarında yer aldığı rapora göre, Mardin'in Dargeçit, Derik ve Nusaybin, Diyarbakır'ın Sur, Silvan ve Bismil, Hakkari'nin Yüksekova ve Şemdinli, Şırnak'ın Cizre ve Silopi ilçelerinde çatışmalı ortamdan 254 bin 240 kişi etkilendi. Yine çatışmalarda söz konusu yerlerim birimlerinde ev, işyeri ve resmi kurumlardan oluşan 2 bin 863 yapı hasar gördü.

'GABB raporunda, 10 Ocak 2016 tarihi itibariyle 9'u kadın toplam 18 eş Belediye başkanı ve 30 Belediye ile il genel meclisi üyesinin tutuklu bulunduğu belirtilerek, 'İçişleri Bakanlığı talimatıyla 25 eş başkan ve 23 Belediye Meclis ve İl Genel Meclisi üyesi görevden alındı. 7 Eş başkan ve 6 meclis üyesi hakkında da arama kararı var' denildi. Raporun sonuç bölümünde ise şöyle denildi:'GÖÇ EDEN NÜFUS 200 BİN CİVARINDA''Yasakların yarattığı ve yerel yönetimlerin yüz yüze kaldığı bir başka sorun ise göç olmuştur. Çatışma alanlarından geçici veya kalıcı biçimde göç eden nüfus şu anda 200.000 civarındadır. Hiçbir eşyasını dahi alamadan evlerinden göç ettirilen insanlar, kendi kentlerinde göçmen konumuna düşmüşlerdir. Ekonomik açıdan zaten ülkenin en geride bırakılmış kentlerinde yaşanan bu durum ve göç edenlerin de yoksul olması sorunu daha da büyütmüştür. Yerel yönetimler, şu anda göçleri tespit etmeye, sosyal hizmetler birimleri aracılığıyla ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır. Ancak, evleri yıkılan, sosyo-ekonomik düzenleri bozulan on binlerce insanın ihtiyaçlarını karşılamak ve her türlü desteği sunmak uzun bir süre gerektirecektir. Yıkımın maddi ve manevi boyutu öngörülemeyecek kadar büyüktür.'

Kaynak: DHA