Yeni Türk Ticaret Kanunu'nunun yürürlüğe girmesi için geri sayım başladı. Buna karşılık, temmuz ayında otomatikman yürürlüğe girecek olan yasanın bazı yönleri, ekonomi ve hukuk çevrelerinden tepki almaya devam ediyor.
Yeni Türk Ticaret Kanunu'nun "Şirketlerin yatak odasına girecek olması", "Şirket sahiplerine ve yöneticilerine ağır para ve hapis cezaları" konuları ise eleştirilerin odak noktasını oluşturuyor.

HABERTÜRK TV'de Ece Üner'in sorularını canlı yayında yanıtlayan vergi uzmanı Prof. Dr. Şükrü Kızılot, "Yasanın acilen geri çekilmesi ve değiştirilmesi" çağrısında bulundu. HABERTÜRK GAZETESİ Fatih Altaylı'nın dünkü yazısına da atıfta bulunan Kızılot, yasanın emsali görülmemiş ve çok ağır yaptırımlar içerdiği uyarısında bulundu.

İşte Kızılot'un açıklamaları...

"CEZADA TAVAN DA YOK TABAN DA"
"Sayın Fatih Altaylı, sade vatandaşın da anlayabileceği şekilde çok güzel özetlemiş.
Bu kanun uygulamaya girdiğinde eğer yasa maddelerinde olduğu gibi uygulanırsa, neredeyse hapse girmeyen bir şirket yöneticisi kalmaz. Şirket yöneticilerinin dışındaki gelişmelerden bile şirket yöneticilerinin sorumlu olması gibi bir durum var.

Örneğin şirketten para çekilmesi olayından söz ediyoruz. Paraya ihtiyacı var, kendi şirketinden para çekiyor. Bu normaldir. Ticari hayatın olağan akışına uygundur. Bununla ilgili Kurumlar Vergisi Kanunu'nda bir hüküm var. Diyor ki; bu paraya faiz işleteceksin. Deftere gelir yazacaksın. Şirkete ilave. Yani bir gelir kaybı olmayacak. Artı bir de KDV...
Bu varken bir de buna ilave olarak 300 günden başlayan bir adli para cezasından sözediliyor.
Ve taban da yok, tavan da yok. 1 lira ile 1 milyon lira aynı oluyor o zaman teorik olarak. Burada bir taban ve tavan olması lazım. Yıl içinde birkaç kez tekrarlanırsa ne olacak?
Sonra 300 günden başlayan deyince arkası açık. Kimi hakim veya inceleme elemanı daha fazla bir ceza takdir edecek. Ardından bir daha işlenirse ne olacak?
Diyelim ki para çekmeyi yasakladı. Gelecek inceleme elemanı ve diyecek ki, 'Siz cep telefonu parasını şirketten ödettiriyorsunuz, şahsi konuşmalarınız var. bunların parasını şirketten çekmiş oluyorsunuz. Veya şirketin aracına eşiniz binmiş, onun giderleri şirketten karşılanmış. Vefat ilanı vermişsiniz, şirketle ilgisi yok.'

"İYİNİYETLİ ŞİRKET YÖNETİCİLERİ HAPSE GİRME TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA"
Örnekleri uzatabiliriz. Dolayısıyla iyiniyetli olan çok sayıda şirket yöneticisi hapse girmek tehlikesiyle karşı karşıya. İnternet sitesine girince tamam genel bilgiler açıklansın ama çok güzel bir deyim kullandınız, "Yatak odasına girmek. "

Salona girsin de yatak odası mahrem, oraya girmesin. Benim hangi bankada ne kadar param var. Sokaktan geçen herhangi bir kimse öğrenebilecek bunu.

Şu anda şirketlerin büyük bir kısmı KOBİ şeklinde. Bunların da yüzde 90'ının internet sitesi yok. Bir de bu sitenin eksik olması da cezalandırılıyor. Yani kriterlerden herhangi birinin olmaması halinde hem para hem de hapis cezası. Olay sadece para çekmek ve internet sitesi oluşturmakla da sınırlı değil.

"FIKRA GİBİ ÖRNEK"
Örnek vereyim fıkra gibi. Diyor ki, 'Belgelerin fotokopisi ibraz edilmezse yine hapis cezasına varan bir cezalandırma var.' Belgenin aslı, faturası varken bunun bir fotokopisi olacak diye birini cezalandırmak hiçbir anlayışla bağdaşmaz.

Veya defterlerini ibraz etmezse, eksik ibraz ederse yine hapis cezasına varan bir ceza var. Yürürlükteki vergi usül kanunumuzda dfefterlerin ibrazı için en az 15 gün süre veriliyor. Verilen süreye rağmen haklı bir neden olmaksızın ibraz edilmezse, o zaman cezalandırmaya gidiliyor. Veya defterler yeterince işlenmemiş, kayıt yapılmamışsa...
Defterlere yapılan kayıtlarla ilgili olarak vergi usül kanununda 219'uncu maddede 45 güne kadar geciktirme, mazeretsiz olarak 15 güne kadar geciktirme hakkı var. Bunlar gözardı edilmiş. Örneğin 'defterlere yapılan kayıtlar şu kadardan fazla geciktirilirse veya defterler verilen süreye kadar ibraz edilirse' dememiş yeni TTK.

"HANİ EKONOMİK SUÇA EKONOMİK CEZA?"
Altını çizmek istediğim bir nokta var.
Adli pazara cezası uygulanır deniyor. 30 günde de ödemezse bu otomatikman hapse dönüşüyor. Hani ekonomik suça ekonomik ceza vardı? Olmadı. Önce para sonra hapis. Peki çek yasası neden değiştiriliyor. Bu nedenle değiştiriliyor. Avrupa Birliği sürecindeki uygulamayla uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bir taraftan çek yasasıyla borcunu ödemeyeni hapse atma olayına son veriyoruz. Ardından da irili ufaklı bütün şirketlere, küçük-büyük rakam demeden hemen önce yüklü bir para cezası. Bir de tabanı da yok, tavanı da yok.

"UYGULAMACILARIN İNİSİYATİFİNE BIRAKILIYOR"
Bir de yıl içinde birkaç kez olursa ne olacak? o da yok. Belirsizliklerle dolu bir yasayla karşı karşıyayız. Uygulamacıların inisiyatifine göre çok farklı yönlere çekilebilir ve işletmeler mağdur olabilir.

Türkiye'de istihdam yaratmak için, Türkiye'nin temel sorunu olan işsizliği önlemek için şirketleşmeyi teşvik etmemiz lazım. Yeni işyeri kurmayı teşvik etmemiz gerekiyor. Bu ve benzeri yasalar insanları yeni işyeri açmaktan, istihdam yaratmaktan uzaklaştırır. Acilen bu yasa yürürlüğe girmeden bu yasanın gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi gerek. Ardından da yürürlük tarihinin daha ileri bir tarihe atılması gerekir.

"BU OLAY LOBİ MESELESİ DEĞİL"
Zaman zaman basında okuyoruz. Diyorlar ki, 'Bir takım lobiler, bunu erteletmek istiyor. Bu olay lobi vesaire değil. Milyonlarca işadamı, yüzbinlerce şirket, milyonlarca vergi mükellefi, bunların hepsini ilgilendiren bir düzenlemeyi düğmeye basıp başlattığınızda, ki temmuzda otomatikman başlıyor, o zaman 'şurasını yapmamışım', 'burası eksik' olayından dolayı bırakın hapis cezasını, para cezası da ciddi bir rakam.

"EN AZ 6 BİN TEL CEZA"
300 günden başlıyor diyor. En az 300 günün yaptırımı günlük 20 TL-100 TL arasında adli para cezası gerektiriyor. Yani 6 bin TL ile 30 bin TL arasında değişiyor. Şimdi siz o şirkete en azını uyguladınız. 6 bin TL az bir para değil ki. Yıl içinde 5 defa çekerse ne olacak?
30 gün de süre vermiş. 30 gün içinde ödemezse otomatikman hapis cezasına dönecek. Bunlar çok ağır ve örneği görülmemiş yaptırımlar."